Spor

Arda Turan: Fatih Hoca'ya kırgınlığım geçti, Allah rızası için herkesi affettim

"Hak giderse babamı dahi tanımam"

18 Aralık 2016 11:52

Barcelonalı futbolcu Arda Turan, EURO 2016 sonrasında A Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim ile yaşanan problemin tamamen bittiğini yineleyerek "Fatih Hoca'ya kırgınlığım geçti, Allah rızası için herkesi affettim" dedi. "İnandığım doğruysa hiç kimseyi tanımam" diyen Turan "Hak giderse babamı dahi tanımam. Kellem gitse davamdan vazgeçmem" diye konuştu.

Hürriyet gazetesinden Gülben Ergen'in sorularını yanıtlayan Arda Turan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Geçen hafta 3 gol atıp bir de asist yaptın. Neymar’ın yerinde oynamanla mı yoksa genel performansınla mı ilgili bu başarı?


Orta saha ve forvet oyuncusu olarak oynarsan her zaman gole daha yakın olursun. Ben her pozisyonda oynayabilirim. Ama bu maçta oynadığım pozisyonda oynarsan gol atmaya daha yakın oluyorsun. 


Hoca beni nerede oynatırsa orada oynarım. Bu işlerde takım olgusunu yaratmak önemli. Takımın içinde hissetmek önemli. 
Bireysele düşersen takım sporunda kaybedersin. Uzun vadeli bakmalısın.


Kendini, futbolunu ve yaşamını en doğru ifade ettiğin takım hangisiydi?


-Her dönem daha çok olgunlaşıp, doğruya doğru gidiyorsun. Hatalarından arınıyorsun.  Galatasaray benim için inanılmazdı. Çünkü bir çocuğun hayattaki en büyük hayaliydi Galatasaray formasıyla maça çıkabilmek. 


O hâlâ benim hayattaki en güzel ve en büyük hayalim. O hiçbir zaman değişmeyecek. Ben her zaman Galatasaraylıyım. İnsan içindeki duyguyu atamaz, satamaz da. 


Galatasaray’da çocukluk ve gençlik dönemimde birçok şeyle yeniden tanıştım ve yeniden öğrenmeye başladım. 
Bir anda sokaktan çıkmış bir çocuğun cebinde 1 milyon dolar para oldu. 

Sokakta kavga etmiş, her şeyi futbol oynayarak kazanmış bir çocuktan ne beklersiniz?

Tabii ki aile terbiyem, devlete saygım var ama hırçın bir adamım ben.Hatalarla başladım.  Bu hataları aza indirgeye indirgeye futbolun en üst seviyesine gelirken hatalarından daha çok arınmış ama daha çok hata yapmak isteyen, bunu deneyen bir adamım ben. Hâlâ bana şunu yapalım mı desen yapalım derim. 

Sana karşı önyargısı olan insanlar için ne düşünüyorsun?

19 yaşında bir çocuk düşünün sadece inandığı doğru üzerine yaşıyor. Şartlar onun doğrularını değiştirmiyor. Bir gün sol fikrin bir gün sağ fikrin söylediğini kabul ediyor. Bir gün ekonomi ile ilgili bir fikri var.

Ben sadece birey olma hakkımı kullanıyorum. Hayatta çalıştığım, mücadele ettiğim hakkı kendi fikirlerimi söyleme özgürlüğü olarak kullanıyorum. Böyle bir durumum var. İnsanların bana karşı önyargılı olmaları çok normal. Dışarıdan biraz kibirli ya da egolu gözüküyor olabilirim.

Ama inandığın doğruları söylemek, inandığın şeylerin uğruna savaşmak ülkede pek alışılagelmiş bir şey değil. O yüzden bunlara karşı alışığım. Özel hayatımda da genelde bir polemik olduğu için dışarıdan bu şımarıklık olarak düşünülebilir.

Niye şımarıklık olsun. Dediğin gibi bu senin birey olma hakkın…

 Sen hak görebilirsin, başkası şımarıklık olarak görebilir. Bazen insanların söylediklerine katılmak da lazım ama kimse özel hayatında sütten çıkmış ak kaşık değil. İnsanların gizli gizli yaptığı şeyleri ben konumum ve işim gereği insanların ortasında yapmak zorunda kalıyorum. Bu da insanlara benim özel hayatımla ilgili konuşma hakkı veriyor. Ama hiçbir zaman benimle bir masaya oturup ilişkiler hakkında nasıl fikirler söylediğimi bilmiyorlar.

Bunlara da saygı duymak lazım. 100 yıllık tarihte yapılmamış işler yaptıysanız bu eleştirilere katlanmanız gerekli. Ben sadece karakteristik olanları kaldırmam. Sokaktayken kaldırmadığım hiçbir şeyi futbolcuyken, şöhretli bir adamken de kaldırmam.

Bir gün Galatasaray’a döner misin?

Mutlaka döneceğim. Ama ziyaretçi ama taraftar ama kulüp çalışanı olarak. Galatasaray benim evim. Oradan hiçbir zaman ayrılamam. Galatasaray’ı çok seviyorum ama bazen insan uzaktan da sever.

Kırgınlıklarını nasıl tamir edersin?

Allah bana yeter her konuda. Herhangi bir kırgınlığım olduğu zaman affediyorum ama unutmuyorum. Yapılan her şeyi hayatım boyunca hatırlıyorum. Sadece şunu söylüyorum. Ben hata yapıyorum, yarın da yapacağım ama dostlarıma yaptığım hiçbir yanlış yoktur.

Benim niyetim hep iyidir. Bilmeden sana karşı bir hata yapabilirim. Ama senin hakkında kötü düşünerek, fesatlık yaparak olmayan bir şeyi olmuş gibi göstermem. Ben dostum. Hayatım boyunca da böyle davrandım. Dostluk konusunda kendime çok güveniyorum. Etrafım, ailem bunun taahhüdüdür.

Başarı ve başarısızlık, karakter ve karaktersizlik anlamına gelmez

Bizim sanatçılardan ya da diğer ünlülerden farklı bir durumumuz var. Üç günde bir canlı galamız olur. Üç günde bir durum tamamen değişebilir. Bu hafta değiştiği gibi. El Clasico ve M’gladbach maçları gibi. Ben işler kötü gittiği zamanlarda çocuklara ve yaşlılara bakarım. Yaşlılar ve çocuklar dışındakilerin kalplerinde “Ben de orada olsaydım, onda var da bizde niye yok” gibi düşünceler olabilir. Ama çocuklar saftır. Yaşlılar hayattaki tecrübeleri kazanmışlar, unlarını eleyip asmışlardır. Bu çocuk iyi bir şeyler yapıyor gözüyle bakarlar. İkisi tamamsa işler yine tamamdır. Günlük performanslar değişebilir. Başarı ve başarısızlık, karakter ve karaktersizlik anlamına gelmez.

Alçakgönüllü olduğunu biliyorum. Bu aileden mi geliyor?

Biri sana misafir gelmişse onu başının üzerinde ağırlarsın. Biri seni arayıp bir şey rica ettiyse bunu yaparsın. Biri senden büyükse yaşına hürmeten saygı gösterirsin. Bir sanatçıyı bir yerde görürsen selam verirsin. Bazen genç oyuncular ve sanatçılarla bir yerlerde karşılaşıyoruz. Selam veriyorum ve şaşırıyorlar.

Halbuki gıyaben tanımak diye bir şey vardır. Ben alçakgönüllülüğe edep, örf, âdet ve aileden gelen terbiye diye bakıyorum. Necip Fazıl’ın dün bir sözünü okudum ve not aldım. Şöyle diyor: “Ne bilirsin diyorsa haddimi bilirim”. Hayatta her noktada had bilmek çok önemli. Ne istersin dersen de hakkımı isterim. Hakkım için savaşım çok sert olur. Ettiğim savaşlar da ortadadır. Hak Allah’ın hakkıdır. O yüzden mücadele etmek zorundayım.

Çocuklara büyük bir zaafın var. Tanıdık tanımadık hiç fark etmiyor. Bunu çocukluğundaki bir yarayı mı anlatır bize?


Çocukluğum muhteşem geçti. Hiçbir yaram yok. Sadece saf ve temiz olan şeylere karşı bir zaafım var. Çocuklar senin yanına gelince önce utanır. Ben o duyguyu çok iyi biliyorum. Galatasaray altyapısındayken büyüklere baktığımda öyle utanırdım. 17 yaşında A takıma çıktım. 5 metre ötede soyunma odası vardı. Hava çok soğuktu. Soyunma odasına gidip oradan eşofman altı alamadım, şortla çıktım kış günü antrenmana. Bülent Korkmaz ve diğer efsane oyunculardan utandığım ve heyecanlandığım için. O anda eridim. O duygu paha biçilmez. Şan şöhret çok önemli ama bana yaşattığı manevi duygular hiçbir zenginlikle kıyaslanamaz. O yönden çok zengin bir adamım. Kendi kariyerinizle ilgili ne hayal ettiyseniz ben hepsini yaşıyorum. Çok şükür. Allah’ın bana verdiği akılla Allah’ın bana yaşattıklarını hayal edemedim.
 

Seni en çok ne hırçınlaştırır?


Hak giderse babamı dahi tanımam. Kellem gitse davamdan vazgeçmem. İnandığım doğruysa hiç kimseyi tanımam. Tabii saygı çerçevesinde.

Çok cazip bir teklif gelse Barcelona’yı bırakır mısın?


Barcelona’da 33 yaşıma kadar kontratım var ve kontratım bitene kadar burada kalmayı düşünüyorum. Bu hayali sonuna kadar yaşamayı istiyorum. Hayat ne getirir bilinmez ama burada çok mutluyum. 


Barcelona’da antrenmana çıkmak için dünyaları verebilecek birçok önemli futbolcu var. O yüzden bunun kıymetini bilip bu keyfi yaşamalı insan. Futbolu burada bırakmak isterim.


El-Clasico’da yaptığın faul, Real Madrid’e gol kazandırdı ve İspanyol basını seni çok eleştirdi. Ne diyorsun bu eleştirilere?


Üç gol attığım geçen haftaki maçta Arda Turan diye bağırıyordu taraftar. Beni alkışlayarak gönderdiler. Bizim basın Twitter’da yazan 2-3 şeyi alıp manşet yapıyor. Orada kötü bir şey bile yazsa alıp manşete taşımamalı. Değerini korumalı. Milliyetçi olmalı. Twitter’da herkes her şeyi yazıyor. 

O zaman herkes hakkında böyle manşet atsınlar. Adam maça sinirlenip küfretmiş, hemen alıp “Barcelona taraftarı Arda’yı istemiyor” diye haber yapıyorlar. Burada bir haber çıkıyor. Ne benim ne de kulübün, kimsenin haberi yok. Alıp bizde manşet yapıyorlar. 


Beni böyle düşüremezler. Düşüremediler de. Üzerimden prim yapıyorlar ona da varım ama ben böyle düşmem. Ben kimlerle mücadele ettim. Ben Atletico Madrid’e geldiğimde kasığımda pubis varken onlar mı vardı? Sosyal medya mı vardı? 8 ay oynamadım. 

İspanyolca dersi alıyor musun?

Almıyorum. Atletico Madrid’e geldiğimde biraz almıştım. Dersten sıkılıyorum. Dil konusunda sıkıntı çekmiyorum. İspanyolca ve biraz İngilizce konuşuyorum. 

Messi, Neymar, Suarez gibi futbolculara baktığında onların hayatlarıyla kendi hayatında benzerlikler kuruyor musun?


Hepimizin yolculukları benzer. 

Onlar da havyar yiyerek büyümemişler değil mi?

Kimse havyarla büyümemiş. Hepimizin hikayesinde benzerlikler var. Herkesin ama iyi bir özelliği var. Biri inatçı, biri çalışmayı çok seviyor, Biri inanılmaz lider, birinin konsantrasyonu çok iyi. Mutlaka çok iyi bir özellikleri var. Sahada insani özellikleri yaşatır zaten. Futbol hayat gibidir. Maç başlar. Yere düşersin, geriye düşersin, sarı kart görürsün, canın yanar. 

Kaybetmeme duygusu, hırs… Dışarıda ortaya çıkartamadığın özelliklerini sahada ortaya çıkartırsın. Neden? Çünkü kazanmak uğruna olduğu zaman haklı bir sebebi olur. Hayatta belki birini itmek istemezsin ya da istersin ama uygulayamazsın. Ama sahada rakibi itersin. 

Normalde iyi, güzel bir şeyi ben alayım dersin. Sen bir kadın olarak en iyi çantayı ben takayım demez misin. İtmez misin öteki kadını. İtersin. Saha işte topu kazanmak için bunu aleni yaparsın. İnsani duyguları sahada yaşayabilirsin. Arkadaşlarla tavla ya da kağıt oynarken mesela puan kağıdı hep bende durur. En hırslı benimdir ama asla adaletsizlik yapmam.

Arkadaşlarımın hiçbiri oyun oynarken yanlış bir şey yapmazlar. Play Station oynarken bile haksızlık, adaletsizlik olmaz. Evimde öyle biri olsa küserim konuşmam.

Türk futbolcularla yabancı futbolcuları karşılaştırdığında başarıyı sindirme açısından farklılıklar var mı?


Halklar arasındaki sindirilmişlik sıkıntılı. Burada halk futbolcularına sporcu olarak bakıyor. Bizim halkımız sporcuya topçu, görmemiş gözüyle bakıyor. Ülkemizde oyuncu para kazanınca “ne kadar iyi” oluyor, futbolcu kazanınca görmemişlik oluyor. “Topçu Ferrari almış” diyorlar. Alacak tabii. Niye almasın? Parayı o kazanıyor. Holding sahibi değil, sokaktan gelmiş ve ailesine bakıyor. Ama gidip milyonlarca taraftarı olan kulübün 15 senelik oyuncusuna, mesela Sabri’ye (Sarıoğlu) laf ediyorsun. 15 senedir orada oynuyor, kimse demiyor Sabri orada nasıl oynuyor diye.

Sabri’nin yaptığını hayatta 5 kişi yapmış. Sen bir bakacaksın Sabri bunu nasıl yapmış. Futbol dediğin şey neredeyse siyasetten daha fazla insanı etkiler hale geldi. Bizim sporcularımızın da zaman zaman hatası oluyordur ama burada önce sıkıntı halkta. Mesela programlardaki eleştiri seviyeleri de öyle. Sahadaki performansta bir sıkıntı olduğu zaman bütün dışarıdaki etkenleri çıkarıyorlar ortaya. Herkesin karısıyla kavgası olabilir, herkes sevgilisinden ayrılabilir. Bunlar çok doğal. Ama bunları bir problemmiş gibi taraftarın önüne atıyorlar.


Danışmanının olduğunu söylemişsin… 


Bir danışmanlık şirketi ile çalışıyoruz. Giyim, basın, yaşam ve birçok konuya bakıyorlar. İyi bir proje hazırlığındayız. Ünlü insanlara ve sporculara danışmanlık vermek gibi bir hayalimiz var. Mesela ünlü bir tarihçi ile anlaşacağız, o tarihçi gelecek, futbolculara ve sanatçılara ofiste Yakın Türkiye Tarihi anlatacak. Sen sanatçı ya da futbolcu olarak yakın tarihi bileceksin. 

Danışmanların her dediğini yapıyor musun? Nasıl dengeliyorsunuz?


Kendi özünden kaybetmiyorsun. Onların sana verdiği notları okuyup kendin gibi davranıyorsun. Sen, sen olmazsan starlığın kalmaz.

Danışman sana şöyle yaparsan şöyle, böyle yaparsan böyle der. Bunun kararını kendin verirsin. Danışman senin karar mekanizman değildir. Onların önerdikleri bazı şeyleri yapıyorum bazılarını yapmıyorum. Ben böyleyim diyorum.

Fatih Hoca ile mesele bitti mi?

Fatih Hoca ile ilgili konuda yanlış bir polemiğin içine girmiyorum. Ülkemizin milli takımının hocasıdır. Başımızın üzerinde yeri vardır. O görev verdiği sürece elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Herhangi bir kırgınlığım ya da öyle bir düşüncem yok. Hepsi geçmişte kaldı. Kırgınlıklarım geçti. Bir ayet var. Affederseniz affedilirsiniz diyor. Allah rızası için herkesi affettim. Zor ama böyle. Kuran’daki bazı ayetleri biliyorum ve okuyorum hepsini. Onları uygulayabildiğim kadar uyguluyorum. Günümüzdeki her Müslüman gibi. Dinle ilgili asla bir şov yapma halinde değilim. Kalplerdekini Allah bilir.

İnsanlar beni seviyor bana saygı duyuyor. Bu saygınlığı kaybetmenin hiçbir maddi değeri yok hayatta. Beni Fenerbahçelisi de Beşiktaşlısı da Trabzonsporlusu da çok seviyor. Ama benim camiam Galatasaraylı. Ben Galatasaraylı Arda’yım.

İçeride her türlü rekabete varım ama dışarıda gider Beşiktaş’ı da desteklerim Fenerbahçe’yi de. Fenerbahçe’yi Madrid’deki kamplarında ziyaret ettim, Fenerbahçe TV’ye çıktım. Benim inandığım bir doğru varsa bunu uygularım. Ben iyi bir Galatasaraylıyım ve Fenerbahçe TV’de iyi bir Galatasaraylı olarak konuşabilirim. Fenerbahçe’de de çok sevdiğim dostlarım ve arkadaşlarım var.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın