Dünya

'Arap Baharı' neden demokrasi getirmedi?

Orta Doğu uzmanı Gerald Butt: Arap Baharı çok şey vaad etti, ama şu ana kadar çok azını başardı

02 Haziran 2014 19:59

Arap Baharı’nın yaşandığı Orta Doğu ülkelerinin geçirdikleri süreçleri ve neden demokratikleşemediklerini Orta Doğu uzmanı Gerald Butt değerlendirdi. Butt, Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde birer birer seçimlerin yapıldığını belirtirken, “Fakat görünüşler aldatıcı olabilir. Gerçekte ise Arap demokrasisi on yıllar süren otokratik yönetimlerin yarattığı liderlik kalıplarını yıkmak konusunda bugüne kadar çok az ilerleme kaydetti. Arap Baharı çok şey vaad etti, ama şu ana kadar çok azını başardı” dedi.

Orta Doğu uzmanı Gerald Butt’un BBC Türkçe’deki değerlendirmesi şöyle:

Salı günü milyonlarca Suriyeli başkanlık seçimlerinde oy kullanacak. Mısırlılar daha yeni devlet başkanlarını seçtiler ve yakın gelecekte de milletvekillerini seçecekler. Bu yılın daha erken zamanlarında Irak ve Cezayir'de de seçimler vardı. Kuveytliler gelecek haftalarda ara seçimde oy kullanacak ve Tunuslular da bu yılın sonu gelmeden sandık başında olacak. Fakat görünüşler aldatıcı olabilir. Gerçekte ise Arap demokrasisi on yıllar süren otokratik yönetimlerin yarattığı liderlik kalıplarını yıkmak konusunda bugüne kadar çok az ilerleme kaydetti. Arap Baharı çok şey vaad etti, ama şu ana kadar çok azını başardı.

 

Mısır örneği

 

Mısır bu konuda örnek teşkil ediyor. 2011 yılında Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in koltuğundan indirilmesinden sonra Mısırlılar iki cumhurbaşkanlığı seçiminde, hem meclis hem Şura konseyinde ve de üç ayrı referandumda oy kullandı.

Tüm bu demokrasi gösterisine rağmen ordu ve güvenlik teşkilatları perde arkasında iktidarını korumaya devam etti. En son yapılan anayasa, askeri mahkemelerin sivilleri yargılama hakkını korurken, yeni bir kanun protesto gösterileri üzerine sıkı kısıtlamalar getirdi. Bunlar demokrasinin temeli olmaktan uzak.

Eski genelkurmay başkanı Abdülfettah el Sisi yeni yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikna edici bir şekilde kazananı olabilir. Fakat İslamcılarla (özellikle de eski hükümet partisi olan ve şimdi yasaklanan Müslüman Kardeşler değil) Laikler arasında kutuplaşmış bir ülkenin başına geldi.

Müslüman Kardeşleri destekleyenlerin çoğu ve birçok liberal Mısırlı sandığı boykot ederek şu anki durumdan duydukları memnuniyetsizliği göstermiş oldular. Suriye'deki başkanlık seçimleri ise savaşla yıkıma uğramış bir ülkede gerçekleşiyor. Hükümet kontrolünde olan bölgelerde durum 2011 öncesindekinden farklı değil. Bu tek parti devletinde özgürce bir tartışma ortamının ya da Beşar el Esad'a karşı güçlü bir rakibin yokluğunda son seçimler, Suriye'nin yakın tarihinindeki diğerleri gibi sadece bir formaliteden ibaret.

Libya'da Muammer Kaddafi'nin koltuğunda indirilmesini takiben 2012 yılında ülkenin ilk serbest seçimleri gerçekleşti. Bu, yeni bir dönemin başlangıcı gibi görünüyordu. Fakat o zamandan bu yana, merkezi otoriteler ve ulusal kurumlar milis gruplarına direnmek konusunda yeterince güçlü olamadı. Kapsayıcı bir demokratik sistemin öngörülebilir bir gelecekte kök salması olasılığı pek de yakın görünmüyor.

 

Tunus, tek başarılı örnek

 

Arap Baharı ayaklanmalarından etkilenen tüm ülkelerin içinde Tunus - ki ayaklanmaların başladığı ülkedir - tek başarı öyküsü. Ordu çeperde kalırken, farklı siyasi gruplar ise tavizler vererek toplumun birçok kesiminin ihtiyaçlarını karşılayan bir anayasa konusunda anlaşmayı başardı.Tunus demokrasisi zorluklarla karşılaşıyor, fakat ülkenin sivil kurumlarının sağlamlığı o kurumlara karşı direniş gösterecek olanlardan çok daha iyi konumlandıkları anlamına geliyor.

Ayaklanmalardan etkilenmeyen iki Arap ülkesinde, Irak ve Lübnan'da, yıllar boyunca demokratik süreçler mezhepçilikle zarar gördü. Her iki ülkede de seçmenler tek tek grupların değil ulusun tamamının iyiliğini gözeten adayları seçme şansından mahrum kaldı. Cezayir'de demokrasi ordunun ve iktidar elitinin çıkarlarının gölgesi altında uygulanırken, Ürdün ve Fas'ta diğer ülkelerdeki karışıklıklar nedeniyle yapılan anayasal değişiklikler bu ülkelerin monarşilerinin siyasi hayat üzerindeki kontrolünü çok az gevşetebildi.

Bu arada, Körfez ülkelerinin çoğu, halkın açık konseylerden oluşan geleneksel meclis sistemi aracılığı ile isteklerini ya da şilkayetlerini kendilerini yönetenlere iletebildikleri ülkelerde batı tarzı demokrasinin gereksiz olduğunu iddia ediyor.

 

Sorgulamayı öğreten eğitim sistemi

 

Arap ülkelerindeki otokratik liderlik kalıplarını ortadan kaldırmak uzun ve zorlu bir süreç olacak. Ezberciliğin yerine sorgulama ve analiz etmeyi öğretecek şekilde eğitim sisteminde yapılacak reformlar açık ve rasyonel bir kamusal tartışma için atılacak adım olacaktır.

Arap uydu kanallarında yapılan siyasi tartışmalar her zaman öfkeli atışmalarla sonuçlanıyor. Anlaşmazlığa düşülebileceği konusunda anlaşmak ve karşıtınızın öne sürdüğü noktalardan bazılarının haklılığını teslim etmek demokrasinin henüz dikilmesi gereken temel taşlarından bazıları. Şu anda Arap ülkeleri demokrasiyi farklı yöntemlerle ve farklı derecelerde uyguluyor.

Fakat hayati önemde bir unsur eksik - en geniş anlamı ile siyaset. Sadece ulus için en iyi olanı değil, fakat aynı zmanda halkın ekonomikl ve sosyal ihtiyaçlarını da gözeten farklı siyasi vizyonlara ihtiyaç var.

Arap Orta Doğu'usundaki sandık tarihleri ancak seçimler birbiri ile rekabet halinde olan siyasi vizyonlar arasında bir yarışa dönüştüğü zaman anlamlı olacak.