Gündem

Apo: Türkiye’ye gelin

PKK lideri Öcalan, Avrupa ve Kuzey Irak’taki dağ kadrosuna çağrı yaptı: Türkiye'ye gelin.

16 Ekim 2009 03:00

PKK lideri Öcalan, Avrupa ve Kuzey Irak’taki dağ kadrosuna çağrı yaptı: Kürtler’in demokratik hak ve özgürlüklerine ilişkin temel isteklerini tartışmak üzere Türkiye’ye gelin, herkesle buluşun, vekillerle konuşun. Demokratik siyasette ciddi bir tıkanma olduğunu belirten Abdullah Öcalan, 1999’da iki PKK grubunu Türkiye’ye getirten çağrısını tekrarladı. Öcalan, Avrupa ve Mahmur Kampı dahil Kuzey Irak’tan gelecek kişilerin, başta Meclis olmak üzere Türkiye’deki tüm çevrelerle görüşmesini önerdi: Birlikte yaşama koşulları aransın

Demokratik açılım tartışmaları çerçevesinde Türkiye, Suriye ve Irak’la diplomatik temaslarını yoğunlaştırırken, Taraf gazetesinin haberine göre PKK lideri Abdullah Öcalan, 1999’da iki PKK grubunu Türkiye’ye getirten çağrısını tekrarladı. Öcalan, biri Avrupa, diğeri Kuzey Irak’tan olmak üzere iki grubun “Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerine ilişkin temel isteklerini tartışmak üzere” Türkiye’ye gelmesini istedi.

Öcalan, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, siyasette bir tıkanma yaşandığını, bunu aşmak için de iki önerisinin olduğunu ifade etti. Öcalan’ın açıklaması şöyle: “Demokratik siyasette ciddi bir tıkanma yaşanmaktadır. Bu durum beraberinde hukuki, sosyal, kültürel ve askerî alanları da tıkamaktadır. Kürt Sorunu’na ilişkin yaşanan tıkanmışlığı aşmak; çözümün, demokratik siyasetin önünü açmak gerekiyor. Bunun için önerim; daha önce gelen Barış grupları benzeri, Avrupa’dan ve yine içerisinde Mahmur’dan halkımızın da bulunduğu Güney’den (Kuzey Irak’ı kast ediyor) olmak üzere iki grubun; Kürtlerin bu ülkede nasıl yaşayacaklarını, birlikte yaşayabilmenin zorunlu prensiplerini ortaya koymak, Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerine ilişkin temel isteklerini tartışmak üzere Türkiye’ye gelmesidir. Bu gruplar başta TBMM olmak üzere Türkiye’deki tüm çevrelere giderek, iki halkın birlikte yürümesi için olmazsa olmaz niteliğindeki temel talepleri dile getirmelidirler.

Türkiye’nin tüm aydınlarını, sivil toplum örgütlerini, siyasi partileri, barıştan yana tüm kesimleri de demokratik siyasetin ve müzakerenin başarıya ulaşması için katkı sunmaya davet ediyorum. 15.10.2009”


İki ‘barış grubu’ gelmişti

Öcalan, Kenya’dan Türkiye’ye getirildikten sonra 2 Ağustos 1999 tarihinde PKK’ya “Kürt sorununa demokratik çözüme katkı için güçlerini sınırdışına çekme çağrısı” yaptı. Öcalan’a 4 ağustosta yanıt veren PKK, 1 Eylül 1999 tarihinden sonra güçlerini sınırdışına çekme kararı aldığını açıklarken, 1 ekimde de “1. Barış ve Demokratik Çözüm Grubu” denen sekiz kişilik silahlı elemanını Türkiye’ye gönderdi. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi Geli Şin köyünden Türkiye’ye giriş yapmıştı.

PKK lideri Öcalan, aynı amaçla, bu kez Avrupa’dan bir grubun gönderilmesini istedi. Bu çağrıya yanıt olarak da “2. Barış ve Demokratik Çözüm Grubu”, 29 Ekim 1999’da Avusturya’nın başkenti Viyana’dan havayoluyla Türkiye’ye geldi. Her iki grup üyeleri tutuklanarak cezaevine konuldu, bir kısmı bir süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi.


Fırat: Ben de karşılamaya giderim

Türkiye’ye 10 yıl önce “1. Barış Grubu” içinde yer alarak gelen Seydi Fırat, Öcalan’ın çağrısını olumlu olarak değerlenirdi.

Fırat, Türkiye’ye geldikten sonra tutuklandıklarını ve yargılama sonucu 10-15 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldıklarını hatırlattı. “Adeta bize kıydılar. Ben ceza indirimi yasasıyla 5.5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra çıktım. İki kişi hâlâ içerde, cezaevinde hayatını kaybeden arkadaşlarımız oldu” diyen Seydi Fırat’ın görüşü, geçmişteki fırsatın değerlendirilmediği yönünde.


Hükümet bu iyi niyeti görmeli

Türkiye Barış Meclisi oluşumunun içinde yer alan Seydi Fırat’ın değerlendirmesi şöyle: “Geçmişte bu fırsat değerlendirilmedi ve bu, Türkiye için büyük bir kayıp oldu.

Kanlı bir dönem yeniden yaşandı. Yeniden böyle bir sürece olumlu bakıyorum. Aynı şekilde sonuçlanması Türkiye için büyük talihsizlik olur. Öcalan sağduyusunu ve iyi niyetini gösteriyor. Barış grupları gelirse ben de karşılamak için giderim. Öcalan’ın çağrısının sağduyu içerisinde değerlendirilmesini istiyorum. Bu konjonktürde iyimser olmak istiyoruz ancak nasıl karşılanacağını kestirmek de güç. Fakat barışın geleceği için, kardeşliğin geleceği için, buna bir zorunluluk olarak bakmak lazım. Hükümet bunda iyi niyetini göstermeli.”


Yeni dönem için fırsat yaratabilir

Abdullah Öcalan’ın çağrısını değerlendiren aydınlar, Türkiye’nin 1999 yılına göre değiştiğini ve çağrının yeni bir dönem için bir fırsat olacağı görüşünde birleşti.

Cevat Öneş: Bu tür şeylerin hepsi bir çözüm arayışının sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bunlar bir güven yaratma, barış konusunda istekli olduğunun beyanı gibi adımlardır. Tek başına değil ancak silahların şartsız bir şekilde bıraktırılmasının ön adımı olarak dikkate alınabilecektir. Suça bulaşmamışlarsa zaten hiçbir tutuklanmaya maruz kalmadan evlerine dönebilir. Daha önce örnekleri yaşandı. Barış adımları içerisinde olması gerekenler, beklenen adımlar olarak bakmak lazım.

Ümit Fırat: Ben bir süredir Öcalan’ın yol haritasında ne çıkacak diye beklerken bu ihtimali düşünüyordum. Ben Türkiye’nin 1999 koşullarına nazaran çok daha yol alabilecek durumda olduğunu söylüyorum. Eğer Öcalan o tarihte bir jest yapıp savaşı durdurup iki grubu getirip adım attıysa bugün 1999 şartlarından daha olumlu bir noktadayız. Öcalan, öncelikle 1999 koşullarına yeniden dönüp örgütü de yeniden buna ikna edebilir. Devlet de buna sıcak bakabilir. PKK hükümetin elinin güçlenmesine yardımcı olmalıdır. Aklın yolu birdir. Bence Öcalan böyle bir çağrı yaparsa, karşılık bulur. Hükümet daha cesur ve pozitif süreç başlatabilir. Kürt kamuoyu dışında kalan kesimler de bu süreçte olumlu bir düşünceye girebilir, yumuşayabilir. Gayrî resmî bazı görüşmeler olmalı.

Şerafettin Elçi: Gelecek grupların barış için ne kadar yararlı olacağını, nasıl karşılanacağını bilemem. Ama geçmişte gelenler tutuklandı, yeni gelenler hakkında da soruşturma açılabilir, tutuklanabilirler de. Türkiye’de barış çağrısı yeterince yapılıyor, önemli olan karşılığının olması.