Ankara'ya gelen Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, "Gülen hareketi ve bu devlet darbesi yapmak isteyen asker içerisindeki bir kanattan bahsetti Sayın Yıldırım. Çok teşekkür etmek istiyorum zira bu konuyu bu kapsamla bilmiyorduk. Gerekli tepkiyi veremedik" dedi.
Martin Schulz ile Binali Yıldırım Ankara'da ortak basın toplantısı düzenledi.
Ankara'ya gelen Martin Schulz'un açıklamaları şöyle:
Gülen hareketi ve bu devlet darbesi yapmak isteyen asker içerisindeki bir kanattan bahsetti Sayın Yıldırım. Çok teşekkür etmek istiyorum zira bu konuyu bu kapsamla bilmiyorduk. Gerekli tepkiyi veremedik. Bugünden baktığımızda, AB – Türkiye ilişkilerinin istikrar içinde kalmasına çalışmalıyız. AB ile Türkiye arasındaki güvenlik anlaşması da gündeme geldi. Şunun altını çizmek istiyorum. Türk tarafının şu soruyu sorması çok doğal. Siz bizim güvenliğimiz içinde nasıl bir konum içindesiniz.
Tutuklu gazeteciler
Soru - cevap
Binali Yıldırım: Önce bu gazeteciler meselesi çok konuşuluyor. Bu bahsettiğimiz FETÖ örgütü hayatın bütün alanlarına sızmış durumda, polis asker, devlet dairelerinde ve medya sektöründe geniş varlığı var. Gazetecilerin, medya mensuplarının içeri alındığı yönünde sık sık AB’den tenkitler duyuyoruz. Hiçbir gazeteci terör örgütüne destek olmaz. Eğer bunları yapmıyorsa o gazetecidir, hiçbir endişeye kapılmasına gerek yok. Bizdekilerin durumu farklı. Gazetecilik, kağıdını alır bölücü terör örgütüne ve FETÖ’ye destek oluyor. Sadece övmüyor, lojistik hizmetlerini de yerine getiriyor. Terör örgütüyle iç içe olmuş kanlı bir örgütün mensubuna elinde gazeteci kimliği var diye “hoş geldin” mi diyeceksiniz? Kimse bizden beklemesin, gazetecilik saygın bir iştir. Gazetecilik kılığı altında terör faaliyetleri yapmak ayrı bir iştir.
Daha önce AB ve Türkiye kamuoyuna açıklanan bir şey var. Geri Kabul Anlaşması ve vize serbestisi beraber yürüyecek. Karşılıklı olarak bu sözlerin bir kısmı yerine geldi, bir kısmı gelmedi. Bizim de yerine getirmediğimiz var AB’nin de var. Bunları yerine getirmek için imkanımız var. Bir istisnası var. Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirilmesi. Bunu bir kez daha söyledik, içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı Terörle Mücadele Yasası’nda iyileştirme yapamayız. Bu bizim ölüm kalım meselemiz. Bunu bir kenara bırakırsak diğer bütün konuların çözüme kavuşturulmasında bir sorun görmüyor.
Martin Schulz: Bu konuyu tartışmalı bir şekilde ele aldık. Yani, basın ve fikir özgürlüğü konusunda Türkiye ile bizim basın özgürlüğü altında anladığımız şeyde fark var. Türkiye perspektifiyle yola çıkarak böyle bir şey söyledi sayın Başbakan. Tam da bu nedenle ifade özgürlüğü konusunda çalışmamız gerekiyor. Ben, bir demokrasinin seviyesini ve kalitesini gösteren birincil faktörlerden birisinin basın ve ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyorum. Türkiye, gazetecilerde söz konusu olduğunda her vakaya münferit olarak bakması gerekiyor. AİHS’nde belirlenmiş olan koşullara göre yargılanmalı. AP’nin üyesi olan Türkiye bunları biliyor. Zanlıların temel hakları gözetilerek yargılama yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Her konuda anlaşamadığımızı söylemiştim.
Yıldırım: Türkiye, bir hukuk devleti. Türkiye’deki yargı ile ilgili işler hukuk devleti ilkesi çerçevesinde kuvvetler ayrılığı prensibine göre yürümektedir. Savcı, basın mensubu, terör zanlısını mahkemeye sevk ederken bizden izin almadığı gibi yargılanmasını engellemek gibi bir görev ve yetkimiz yok. Bu konudaki anlayış farkı olabilir ama önemli olan algıdan ziyade olgu nedir onun üzerinde çalışmamız lazım. AB fasıllarla ilgili konular görüşülürken basın faslında ele alınır, fikir farklılığı varsa bunları da gidermek mümkündür. Karanlığa taş atarak bu işin üstesinden gelemeyiz.
Salih Müslim’in Brüksel gezisi
Schulz: Bahsettiğiniz beyefendinin AP’de olduğu bilgisini burada aldım. Şahsi bir ziyarettir, parlamentonun bir temsilcisi, bir üyesi bu beyfendiyi davet etmiş, herhangi bir şekilde benim çalıştığım kurumu bağlayıcı nitelikte değildir. Hiçbir şeye mecbur bırakmaz AP’yi. Ben şaşırdım, kendisini davet etmezdim ben. AP’de ifade ettiği görüşleri de kendi özel görüşleridir. Beni temsil ettiğini düşünmüyorum.
15 Temmuz darbe girişimi
Schulz: Bir sorum var demiştiniz. Öyle anladım başta ama üç soru sordunuz. Ben, darbenin boyutlarını göremedik, bilmiyorduk demedik. Gördük, biliyoruz. Burada tutuklamaların ve darbeyi desteklemiş sözde desteklediği ileri sürülen insanların bu kadar çabuk tespit edildiği bizi düşündürdü. Şiddetle dolu darbe denemesinin üzerinden 48 saat geçtiğinde binlerce insanın tutuklandığını bizleri şaşırttı. Bu kadar büyük bir ülkede gazeteciler, valiler, savcılar, hakimler nasıl oldu da bu darbeyi desteklediler gibi sorular sordu. O zamandan daha iyi cevaplandırıldı bugün. Darbenin boyutuna gelirsek, ben ve birçok meslektaşım en katı biçimde kınadık. Bunu da tekrarlamak istiyorum, kendi halkına ateş eden bir orduyu sadece aşağılayabilirsiniz.
Bunu izleyen günlerde son derece katı ve organize bir şekilde bir soruşturma başlatılması bizim kafamızda soru işaretleri oluşturdu. Ona cevaplar aradık, yeniden sordum ve belli oranda cevaplarını aldım.
Türkiye ile AB arasında göçmen sorununun halledilmesi için anlaşma imzalandı. AB’nin yapması gereken destekler yapılıyor. 3 milyar Euro’dan 720 milyon Euro’luk bir kısmın aktarıldığını ifade etti ve Türkiye’de göçmenlerle ilgili çalışma yapan kurumların son derece koordine bir şekilde çalıştığını görüyorum.
AB - Türkiye ilişkileri
Schulz: Şu anda Türkiye ile AB arasındaki farklılıklar nedeniyle bu konuda karşılıklı olarak ne yapabiliriz ki yeniden bu süreç harekete geçirilsin. Çok temel bir kriter, terörle mücadele yasasının reformu gerçekleştirilmediği için bir adım atılamıyor ama son söz bu olmak zorunda değil.
Yıldırım: Bir kez daha net görüşümüzü beyan ettik. Terörle mücadele konusunda herhangi bir esneme, geri adım içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı söz konusu değildir. Ancak AB Türkiye ilişkilerinin tıkanması için görmek de bir sebep de değildir. AB’li dostlarımızın anladığını düşünüyoruz.
Schulz: Bu konuda henüz bir yargılama süreci sonuçlanmış değil. Benim kastettiğim şuydu, darbe denemesi yapıldı. Herkesi şoke etti, üniformalı silahlı insanlar, insanların üzerine ateş ediyor. Bir cumhurbaşkanı halkına çağrıda bulunuyor ve saatler içerisinde sokağa dökülüyor. Akabinde hükümet devreye giriyor, ülkeye kontrol altına alıyor. 48 ya da 72 saat içerisinde binlerce insan tutuklanıyor. Bizi şaşırtan şey bu. Bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar çok insan. Bir hükümet, bir darbeye ne kadar kişinin nerelerden ne şekilde katıldığını bu kadar kısa süre içerisinde öğrenir? Şunu net bir şekilde ifade ettik. Bu dehşet verici eylem darbe eylemine rağmen demokratik hukuk devleti her davaya münferit bir şekilde bakmalı.
Yıldırım: Hiçbir tereddüt yok. Adalet, kanunlar ne diyorsa onun gereğini yapıyoruz. Tabii bu darbe olduğu zaman darbeye karışanlar olduğu zaman dökümanlar elimize geçti. Sorgulananların ve diğer ilgili olanlar var. Çorap söküğü gibi, bu işe kim katılmış bifiil ortaya çıktı. Yargılama devam ediyor, sonucunu göreceğiz.