Dünya

Antropologlardan yeni araştırma: Artık akıllı telefonlarımızda yaşıyoruz

10 Mayıs 2021 12:04

Antropologlar, yapılan yeni bir araştırmada akıllı telefon kullanıcılarının cihazları hayatlarının ne kadar önemli bir parçası olarak gördüklerini gözler önüne serdi.

The Guardian'ın haberine göre, UCL'den bir antropolog ekibi, İrlanda'dan Kamerun'a kadar dünyanın dört bir yanındaki dokuz ülkede akıllı telefon kullanımını belgelemek için bir yıldan fazla zaman harcadı ve cihazların insanlar için önemsiz oyuncaklardan ziyade 'evleri gibi' olduğunu keşfetti.

Çalışmayı yöneten Prof. Daniel Miller, "Akıllı telefon artık sadece kullandığımız bir cihaz değil, yaşadığımız yer haline geldi" dedi. Profesör, "İnsan ilişkileri açısından bunun önemli bir diğer tarafı, ister bir yemek, ister bir toplantı veya başka bir ortak etkinlik sırasında olsun, birlikte olduğumuz bir kişinin akıllı telefonuna gömülmesi ve sanki eve gitmiş gibi ortadan kaybolması oluyor'' diye ekledi.

Miller, yüz yüze etkileşim söz konusu olduğunda akıllı telefonların "yakınlığın ölümüne" yol açtığını söyledi. Profesör, ''Fiziksel olarak birlikte olsak bile sosyal, duygusal veya profesyonel olarak yalnız olabileceğimiz tehlikesiyle yaşamayı öğreniyoruz. " diye ekledi.

Bu dönüşümün belirli bir nedeni varsa, araştırmacılar bunun "akıllı telefonun kalbi" dedikleri WhatsApp gibi sohbet uygulamaları olabileceğini öne sürüyor. Araştırmacılar,  "Çoğu bölgedeki birçok kullanıcı için artık tek bir uygulama, akıllı telefonun kendileri için yaptığı en önemli şeyi temsil ediyor" değerlendirmesinde bulundu ve bu uygulamalara örnek olarak Japonya'da LINE, Çin'de WeChat ve Brezilya'da WhatsApp'ı öne sürdü. Araştırmacılar şu değerlendirmede bulundu:

“Bu uygulamalar, kardeşlerin yaşlı ebeveynlere bakmak için bir araya geldiği, gururlu ebeveynlerin bebeklerinin sonsuz fotoğraflarını gönderdiği ve göçmenlerin ailelerle yeniden bağlandıkları platformlar; başka bir ülkede yaşıyor olsanız bile hala büyükanne / büyükbaba olabilmenizi sağlayan araçlardır. "

Akıllı telefon kullanımıyla ilgili birçok araştırmanın aksine, çalışma özellikle "yaşlı yetişkinlere", yani "kendilerini ne genç ne de yaşlı olarak görenler" üzerine odaklandı.

Araştırmacılar, "İlk başta yaşlı insanlara vurgu yapmak tuhaf görünebilir, çünkü bir zamanlar akıllı telefonların doğal kullanıcıları olarak düşünülen gençlere odaklanmaya çok alıştık," dediler, ancak daha sonra, "Yaşlı insanlara odaklanmak farklı demografik yapıları bir bütün olarak incelememizi sağladı'' diye eklediler.

Bu farklı bakış açısıyla bile antropologlar, akıllı telefonların 'dünya çapında temel ihtiyaç haline geldiğini' gördüler. Araştırmacılar, “Akıllı telefon, belki de uyanıkken içinde yaşadığımız süre açısından evin kendisine ve muhtemelen işyerine meydan okuyan ilk nesne oldu,” cümlelerini kullanarak etkiyi tanımlamak için “ulaşım evi” terimini türettiler. Antropologlar daha sonra, "Akıllı telefonumuzla her zaman evdeyiz, evimizi cebimizde taşıyan insan salyangozları olduk.'' dediler.

Araştırmacılar ayrıca, bu “evin” nasıl bir mola yeri olmaktan uzak olabileceğini, iş iletişimi ve sosyal medyanın birbirine karışma potansiyeline sahip olduğunu anlattılar.

Gözlemlerin üzerine araştırmacılar, “Başka durumlarda, akıllı telefon ev deneyimini azaltabilir. Çalışanların artık işyerinden ayrıldıktan sonra bile işleriyle iletişim halinde kalmaları beklenebilir. Okulda diğer öğrenciler tarafından zorbalığa maruz kalan bir çocuk, artık akıllı telefonuna gömülerek evine geri dönebilir." cümlelerini kullandılar.

Ancak Miller, aşırı olumsuz görüşlere karşı uyarıda bulundu, "Akıllı telefon, geniş ailelerin yeniden kurulmasından sağlık hizmetleri ve siyasi tartışmalar için yeni alanlar yaratmaya kadar çok çeşitli yararlı şeyler yaratmamıza yardımcı oluyor" dedi.