Spor

Anti-Hiddink cephesi suspus!

Yeni gelenden yeni şeyler öğrenmek yerine ‘mucize beklemek’ haniyse gelenekselleşmiştir bizim topraklarda. Biri gelecek ve hayatımızı değiştirecek! Sisli puslu hayatımızı gü

03 Haziran 2011 03:00


Yeni gelenden yeni şeyler öğrenmek yerine ‘mucize beklemek’ haniyse gelenekselleşmiştir bizim topraklarda. Biri gelecek ve hayatımızı değiştirecek! Sisli puslu hayatımızı güneşli günlere çıkaracak!

Hiddink’ten de beklenen buydu; ‘mucize.’ Biliyoruz, ama sürekli de ‘unutuyoruz’, hayatın değirmenini ‘mucize’ değil çalışma, yöntem, değişim döndürür.

Dikkat ediyorsanız Hiddink’ten ‘mucize’ bekleyenler şimdilerde suspus. Önceleri “Emeklilik için gelmiş. Takımla ilgilenmiyor. Oyuncu tercihleri yanlış. Türkiye’deki oyuncuları izlemiyor” diyenler hocanın adı sıkça Chelsea’yle anılınca derin sessizliğe gömüldü. Çünkü hocanın çapına dair yapılan ‘çapsız eleştiriler’ hayatın değirmeni içinde un ufak oldu.

Ben, hocanın, bizim milli takım ve Chelsea’yi aynı anda çalıştırabilme ihtimalini heyecan verici bulan cephedenim. Böylesi bir ihtimalin bu ülkede yaşayanların futbol algısının değişmesine çok önemli katkılar yapacağını düşünüyorum.

‘İki takım’lı Hiddink sayesinde kafamızı kaldırıp “Dünyada neler oluyor”a bir başka gözle bakabiliriz...


Tekaüt adayı cenneti

Transfer haberlerini mutlaka okuyorsunuzdur. ‘Olası bomba transfer’lerin çoğunun 30 yaşın üzerinde olduğu dikkatinizden kaçmamıştır. Bu ‘yaş ortalaması’ bizim ülkede futbolu yönetenlerin ufkunu da apaçık gösteriyor kanımca.

“Kısa yoldan hedefe varma, çalışmadan iş bitirme“ diye özetlenebilecek bu tutum hâkim oldukça elbette adından söz ettiğimiz ‘bizim çocuklar’ hep ‘gurbet kökenli’ olacaktır. “Hadi dişe dokunur üç beş futbolcu ismi sayın” desek sayılacak isimlerin tamamına yakınının ‘gurbet trenleri’nden inmiş olduğuna bir kez daha ayacağız hep birlikte.

Ne var ki, ‘piyasa’nın para iştahı bize ait olan oyunun da eğlencenin de önüne geçiyor. Biz de ağzımız açık olan biteni izliyoruz. İzliyoruz ki, paralar saçtığımız tekaüt adayı yabancı topçular ‘mucizeler yaratarak’ tuttuğumuz takıma kupalar kazandırsın!

Oysa... Uzun vadeli planlama, sabır, gayret, neşe ve eğlence ile zor görüneni aşmak için tahammül göstererek hayatımızı da oyunu da daha oynanır, daha yaşanır kılabiliriz.

Fakat işte bu yeni bilgiye ulaşmak için niyetimiz daha da önemlisi takatimiz var mı, işte o şüpheli...  


İki aşka iki farklı ahlâk

Barcelona’nın kupa şampiyonluğu gecesinde sevgilisi Shakira’ya sarılan Pique hem içimizdeki romantik yanımızı harlandırdı hem ‘ikiyüzlü ahlak’ımızı yüzümüze vurdu.
Shakira ve Pigue’nin verdiği fotoğrafa hayranlık besleyenler arasında bulunan hatırı sayılır bir kalabalık kısa süre önce Sinem Kobal-Arda Turan ikilisini tutucu bir magazin dile hapsetmişti. İki insanın varlıklarını ve duygularını hiçe sayan o acımasız dilin sahipleri şimdi bir beden olmuş Shakira-Pigue fotoğrafına baktıktan sonra gidip bir de aynaya bakmış mıdır, merak ediyorum.
Biri bizden biri ötelerden iki ‘aşk’a dair tutumumuz ‘ahlak’ ile ‘ahlakçılık’ arasındaki farkı bir kez daha ve yine ayan beyan ortaya koydu


Eyvallah!

Hepimizin hayatı yolculuklar ve ayrılıklarla doludur. Bugün o günlerden biri benim için... Gülay’ın pırıl sesiyle söylediği gibi “Vakti geldi ayrılığın/Yol mu kalır gerisi”ne...
Sağ olsun dostum, arkadaşım Cem Şengül, “Artık bize yaz” diyerek tembel ötesi tembel bedenimi ayaklandırdı da, Milliyet Spor’daki yazılar sayesinde yeni dostlarla tanıştım. Hep kalabalık bir çevrem oldu ya Milliyet Spor sayesinde dâhil olduğum kalabalığım biraz daha büyüdü, genişledi.
Hep şanslı biri oldum. Şanslıydım, bana çok şey öğreten iyi insanlarla, akıllı, hünerli insanlarla çalıştım Milliyet’te.
Bu köşede yazarken ara ara ayarı kaçırmış, haksızlık etmişsem birilerine bu benim yetersizliğimdendir. Yeterince okumadığım, yeterince izlemediğim, yeterince dinlemediğimdendir. Böyle biri/birileri varsa şu hayatta, kaçırdığım ayar için beni bağışlasın ne olur!
Karadenizliyim ben, yalı boyu çocuğuyum. Denizde taş yüzdürmek, suya dalan karabatağın nereden çıkacağını tahmin etmek gibi oyunlarla büyüdüm.
Şimdi bir kez daha batıyorum denize, doğrusu ben de merak ediyorum nereden çıkacağımı...
Noktayı koyarken, memleketin en iyi ‘türkü gitarcılarından’ Şeyhmus Fidan, bir yerinde “Hem severim hem düşlerim” diyen Elazığ türküsü “Al eyvanda han kalmadı/Beylikte sultan kalmadı”yı söylüyor usul usul. Yerinde bir veda türküsü oldu hepimiz için... Dinleyin, iyi gelecek. Eyvallah!


Milliyet/ Cem Dizdar/ 3 Haziran 2011