T24- Bütün ailesi Van’da yaşayan Hüseyin Çelik, depremden bu yana ağabeyinin otomobil bayiinde yatıp kalkıyor. ‘Bu depremde 20 önlemden 19’u saat gibi işledi, çadır hariç’ dedi ve ekledi: “Herkese çadırın ulaştığını söylersem inandırıcılığımı kaybederim. Annem bile benden çadır istedi. Dedim ki ‘Mahallede tek çadır kurulmamış, ben size çadır verdiremem. TOKİ Van’ı ihya edecek...”
Milliyet'in haberine göre, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ağabeyi Ramazan Çelik’in otomobil bayiinde geceliyor. Sadece o değil, 60 kişi yerlere atılan şiltelerde yatıyor üç gecedir. Hüseyin Çelik’in bütün ailesi Van’da yaşıyor. Hem devleti temsilen hem de hemşehri olarak burada. İşler yoluna girene kadar da -Ankara’ya gidip gelse de- Van’da kalacağını söylüyor
Özeleştiri yapmak zorundayız
- Şu anda Van’da en büyük sorun çadır yetersizliği. Kızılay Başkanı eleştirinize içerlemiş.
Benim söylediğim ilk 24 saat için geçerliydi. Hâlâ sıkıntı var mı? Var. Ben halkın gözünün içine baka baka “Herkese çadır ulaştı” dersem inandırıcılığımı yitiririm. Amacım Sayın Kızılay başkanını rencide etmek, onları eleştirmiş olmak değil. Mevlana der ki, “İyi bir dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur.”
Bu depremde 20 önlemden 19’u saat gibi işledi, çadır hariç. Sağlık, gıda yardımı, sıcak yemek hepsi tamam.
- Depremin üzerinden 48 saat geçmişti ve köylere yemek, sağlık ekibi gitmemişti.
Ben bütün köyleri Sayın Bayraktar’la beraber dolaştım. Niye iki saat sonra çadır gelmedi demiyorum. Kardeşim, 10 saat sonra gelebilirdi. Mesela Alaköy, Mollakasım, Özyurt, Güvençli, Gedikbulak... Çok tahribat var, köyler yerle bir olmuş. TIR'ı alırım, Alaköy’de indiririm. Bu yapılabilirdi. Bu özeleştirimizi yapmak zorundayız.
115 bin çadır gerekiyor
- Kim çözecek bu sorunu?
Şu anda çözüldü. Van’da depremden etkilenen nüfus 700 bin kişi. 115 bin adet çadır gerekiyor. Benim annem, babamın da evleri yıkılmadı. Çatlaklar var, beşik gibi de sallanıyor. İnsanlar içeri girmeye korkuyor, çadır istiyorlar. Çadırkentleri de vatandaş haklı olarak tercih etmiyor. Çadırı evinin önüne kurmak istiyor.
- Kış bastırmak üzere, orta vadede nasıl bir çözüm bulacaksınız?
Binlerce konteynır getireceğiz buraya. Eksi 50 dereceye dayanıklı, çelik konteynırlar. İki oda, bir salon, bir mutfak ve banyo. Hazır değil bunlar, imal edilecek. Bir ay içinde tamamlanacağını düşünüyoruz. Arkasından da kalıcı konutları yapacağız. Köyleri yeniden inşa edeceğiz. Hayvan barınaklarına kadar yeniden yapacağız. Çevre düzeni dahil. En fazla bir yıl sonra bunlar bitmiş olacak, bütün vatandaşlar kalıcı evlerine yerleşmiş olacak.
Yazlıklar tahsis edilebilir
- Bir de gazeteci Ahmet Tezcan önderliğinde başlatılan “Evim Evindir Van” kampanyası var. Böyle kampanyaları destekliyor musunuz?
Tabii ki destekliyorum. Türkiye’de binlerce ikinci evi olan insan var. Bodrum’daki yazlıklarını Mayıs’a kadar Vanlı bir aileye tahsis edecekler mesela. Kardeşlik varda değil darda belli olur.
- Sosyal medyayı takip ediyor musunuz?
Promete ateşi getirmeseydi yeryüzünde medeniyet olmazdı derler ya, ateş olmazsa olmazdır. Ama Ahmet’in, Mehmet’in evini yakarsan ateş felaket olur. Sosyal medya da böyledir. Adı üzerinde sosyaliteye yol açar, iyi sonuçlar doğurur. Ama birileri oradan kanalizasyon akıtmaya devam ettiğinde işin şekli değişir.
Bugün hesap günü değil
- Twitter’dan en çok dolaşan soruyu sorayım size o zaman: Deprem vergileri nerede?
Marmara depreminin bir maliyeti var. Yeni bir Düzce, yeni bir Sakarya ortaya çıktı. Marmara depreminde devlet çuvalladı, ayrı bir olay. Üç gün sonra ulaşıldı vatandaşa. Kocaeli, Yalova, o bölge neredeyse yeniden yapıldı. Bunların hesabını tabii maliyecilere sormak lazım, ben deprem vergileri nereye gitti santim santim bilmiyorum. Ama bugün, o hesabı yapacak gün değil.
- Bundan vergilerin bölgeyi yeniden inşa etmekte kullanılacağını mı anlamalıyız?
Biz yıkılan yerleri tepeden tırnağa yeniden inşa etme kudretine sahibiz. Maliye Bakanımız beni aradı, “Ben ne yapabilirim?” dedi. Dedim ki “Mehmetçiğim, senin yapabileceğin şey, kesenin ağzını açmaktır.”
- Marmara depreminde devlet çuvalladı dediniz. Bu depremde hükümetinizin notu ne sizce?
Çadırın dışında hiçbir problem görmüyorum. Devlet bütünüyle teyakkuz halinde ve burada.
Çadır ve prefabriklere evet
- Dışarıdan gelen yardımları kabul etmekte gecikmediniz mi?
Kabul etmediğimiz sadece arama kurtarma yardımlarıydı. Bizim ona ihtiyacımız yoktu. Ama şimdi 29 ülke ile NATO, BM ve AB “Biz varız” dedi. Türkiye de onlara şu mesajı verdi; “Çadır ve prefabrik yapı stokunuz varsa kabul ederiz” dedik. Onu bekliyoruz. Dünyada çadır stoku en fazla olan ülke İran’mış, 70-80 bin çadırı varmış. Bizim Kızılay’ın elinde toplam 50 bin çadır var. Dolayısıyla kısa vadede her isteyene çadır verilmesi mümkün değil.
- Mevcut çadırların adil olarak dağıtıldığından emin misiniz?
Böyle zamanlarda bunun milimetrik yapılabildiğini düşünmüyorum. Biz de yapamayız, başkası da yapamaz. Erciş’te muhtarlara teslim ettiler, bu sefer de muhtar akrabalarına veriyor bize vermiyor kavgası başladı. Kısacası zor, zor, zor...
‘Bakan Bey çare bulsun’
- Siz Vanlısınız, eşiniz dostunuz burada. Sizden çadır torpili isteyen olmuyor mu?
O kadar çok arıyorlar ki. “Sayın Bakanım bize çare.” Sabah abim fırına ekmek almaya gitmiş, “Ekmek ne zaman çıkacak?” diyor, cevap “Bakan beye söyleyin bize çare bulsun.” Başka tek laf etmemiş fırıncı.
Annem bile benden çadır istedi. Dedim ki “Mahallede bir tek çadır kurulmamış, ben size çadır verdiremem.” İsteyince oluyormuş derler. Annemi babamı Ankara’ya götürmek istiyorum ama “Çocuklarım burada, gelemem” diyor. Ama bir şekilde ikna edip götüreceğiz.
‘BDP’li belediyeyi davul zurnayla çağıracak değiliz’
- İhtiyacı olmadan çadırları alıp satanların, yağmacıların haberleri geliyor sürekli. Nasıl önlem alıyorsunuz?
Dünyanın her yerinde en hayırlı işlerde bile istismar olur. Fazla çadır alıp sonra bunu satan azınlığın azınlığı. Vatandaş panik halindeyken TIR’ların önünü kesip şoförü döven, malları yağmalayanlar oldu. Bunlar marjinal gruplardır. Bir de ideolojik olarak bunu yapanlar da var. Mesela dün bir anons yapıldı, “Deprem olacak, herkes evinden çıksın.” Bütün amaç, şehirde kaos yaratıp bundan nemalanmak.
- Kim yaptı?
Belediye. Binlerce insan buna tanık oldu. Vatandaş ne kadar rahatsız olursa devlete, hükümete o kadar tepki olur. Bu işlerine geliyor.
- Van’ın BDP’li belediye başkanı yardım çabalarını hükümetin engellendiğini söyledi.
Ülkenin başbakanı depremden hemen sonra Van’a geliyor. Efendim başbakan neden belediye başkanını ziyaret etmemiş, geçmiş olsun dememiş? Ben geldiğimden beri, ki bugün dördüncü gün, daha belediye başkanını görmedim.
- Koşulları düşünürsek, siz bir çağrı yapsanız? Gelin beraber çalışalım deseniz?
“Gelin beraber çalışalım” denmiş zaten. Ama bandoyla, davul zurnayla çağıracak değiliz. Böyle zamanlarda davet gerekir mi? Diyelim gelmedi, bunu da anladık. Anons yapıp halkı sokağa dökmek ne demek? TOKİ’nin konutlarında tek çizik yok, kapı kapı dolaşıp çıkın deprem olacak demişler. Yahu Japonya bilmiyor deprem olacağını, siz nereden biliyorsunuz? Bugün Ak Partililik, CHP’lilik, MHP’lilik, BDP’lilik yapma günü değil. Yardım eli uzatma günü.
‘İstanbul hazır değil’
- Van yine o meşum soruyu gündeme getirdi: İstanbul depreme hazır mı?
Başbakan “İki yeni şehir kuracağız” dedi, hatırlar mısınız? Bakıyorsun 70’inde biri estetik yapıyor. Tutmaz kardeşim. O saatten sonra istediğin kadar botoks yap, bir şey ifade etmez. İstanbul da böyle. Bağcılar’ı, Sultanbeyli’yi modern şehre nasıl dönüştüreceğiz? Katrilyonlar harcasınız olmaz. O zaman uydukentler oluşturup insanların oraya gelmesini sağlayacağız.
- Bir daha sorayım, İstanbul hazır mı?
Sence hazır mıyız?
- Kesinlikle hayır.
İşte, görünen köy kılavuz istemez. Vatandaş hep kamu binalarını sorguluyor. Benim bakanlığım döneminde okulların yüzde 95’i depreme karşı güçlendirildi. Vatandaşın öyle evi var ki, omuz vursan yıkılacak. Kardeşim çocuk okulda 6 saat geçiriyor. Kalan 18 saat evde. Bunu hiç sorgulamıyorsun. Bu topyekûn bilinçlendirme gerektirir ve sabahtan akşama omaz.