Dünya
Deutsche Welle

Ankara sığınmacılar için seferber

IŞİD'in Suriye'nin kuzeyinde ilerlemesiyle yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya kalan Türkiye, Batılı ülkelerden daha çok yardım bekliyor. Ankara devletin tüm kurumlarını seferber etmiş durumda.

22 Eylül 2014 18:59


IŞİD'in Suriye ve Irak'taki ilerleyişi Türkiye'ye 'dalga dalga göç' şeklinde yansıyor. Hem sığınmacıları hem de sınıra yakın bölgelerdeki yerel halkı korumak için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile birlikte çalışan Türk hükümeti, IŞİD saldırıları sürdükçe sığınmacılar için 'açık kapı politikası'nı sürdürecek. Bu süreçte Batılı müttefiklerden daha çok yardım bekleyen Ankara, yaklaşan kış koşullarına karşı devletin tüm kurumlarını seferber etti.

Çalışmalarını bütünüyle sınır bölgesine çeviren Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay, IŞİD saldırılarından kaçarak Türkiye'ye giriş yapanların sayısının 130 bini bulduğunu açıkladı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği de göç dalgasının ne kadar önemli bir boyutta olduğunu açıklamak için ilk 24 saat içinde Türkiye'ye geçiş yapanların sayısının 70 bini bulduğuna dikkat çekmişti. Gelenlerin sayısı şu anda 130 bini geçmiş durumda. 2011'den beri Türkiye'de Suriyeli sığınmacıları ağırlayan Ankara, yeni sığınmacıların yeni kamplara yerleştirilmesi için hızlı hareket ediyor.

"Her dakika artıyor"

Deutsche Welle'ye bilgi veren AFAD yetkilileri, sınırların açıldığı 19 Eylül'den bugüne Türkiye'ye göçün her dakika daha da arttığını belirtirken, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine kurulan 4 bin kişilik çadırkentin ardından yeni çadırkentlerin de oluşturulmaya başlandığını söylüyor. AFAD için önemli olan; göç sürdükçe, 'sığınmacıları bekletmeden' onları en uygun yerlere yerleştirmek. Bu noktada; sınır bölgelerinde alınan kararlar, Ankara'nın onayının ardından 'hemen' uygulamaya geçiriliyor. AFAD yetkilileri, "Kış yaklaşıyor, endişelerimiz artıyor ama Türkiye, elinden geleni yapacak ve sığınmacıları koruma politikasını sonuna kadar kararlılıkla uygulayacak" diyor. Aynı yetkililer BM'den gelen yardımların da 'dikkate değer' olduğunu kaydediyor.

AFAD Başkanı Fuat Oktay son açıklamasında sınırda yaşanan dramı hafifletmek için çalıştıklarını belirtirken, "Türkiye olarak yeni göç dalgalarına karşı hazırlık yapıyoruz. En iyiden, en kötü senaryoya kadar hazırlığımız var" dedi. Oktay, Türkiye sınırının öteki yakasındaki çatışmaların bir an önce bitmesini istediklerini belirtirken, devletin tüm kurumlarının göç dalgası konusunda hazırlıklı olduğunu kaydetti. Oktay, sınırdan geçiş yapanların nasıl karşılandığını da şöyle anlattı:

"Güvenli bir noktadan alınıyor. Acil durumdakiler hemen ambulanslarla sağlık kuruluşlarına götürülüyor. Güvenli alanda acil ihtiyaçlar karşılandıktan sonra sığınmacıları belli yerlere gönderiyoruz. Her türlü ihtiyaçlarıyla ilgileniyoruz. Sağlık Bakanlığı, Kızılay, İçişleri Bakanlığı, valilikler ve AFAD ekipleri kesintisiz çalışıyor. Sığınmacıların sahip oldukları büyükbaş hayvanlara da çok dikkatli bakılıyor. Araçları almayı uygun görmediğimiz için araçların geçişine izin vermiyoruz."

Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği yetkilileri de sığınmacılara yardımın 'çok acil' olduğuna dikkat çekiyor. Türk yetkililere sığınmacılara verdiği destekten ötürü özel teşekkürlerini açıklayan Komiser Antonio Guteres, Ankara ile işbirliğinin süreceğini Türkiye-Suriye-Irak sınırının BM'nin özel korumasında olduğunu duyurdu. Birleşmiş Milletler yetkilileri, Türkiye'ye gelenlerin sayısının hızla arttığına dikkat çekerken önümüzdeki iki gün içinde Türkiye'ye gelenlerin sayısının 200 bine ulaşacağına dikkat çekiyor.

"Sığınmacılar kalıcı statüde olabilmeli"

Peki Türkiye'nin sığınmacılar için uyguladığı 'açık kapı politikası' ne zamana kadar etkin olabilir? Sığınmacıları Türkiye'de neler bekliyor? Deutsche Welle'nin sorularını yanıtlayan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Metin Çorabatır, Türkiye'nin uyguladığı 'açık kapı politikası'nın kesintisiz sürdürülmesinin, çatışma bölgelerinden kaçan insanların korumaya ulaşması açısından 'sevindirici' olduğunu belirtirken, Türk hükümetinin 'daha ciddi adımlar' atması gerektiğini söylüyor ve bunun nasıl olacağını şöyle anlatıyor:

"Türkiye'de 2011'den beri Suriyeli sığınmacılar yaşıyor. BM rakamlarına göre bunların sayısı 1.5 milyonu geçti. Suriye'deki çatışma ortamının ne kadar süreceğini kimse bilmiyor. Sınırdan geçişlerde zaman zaman gerginlikler yaşanıyor ve bu gerginliklerin giderilmesi gerekiyor. Türkiye bu gerginliği gidermek için hem sınırı geçenlere koruma sağlamayı sürdürmeli hem de Türkiye'de son 4 yıldır yaşayan Suriyeli sığınmacıların topluma entegrasyonuna dönük çalışmalarını artırmalıdır."

Türkiye'de yaşayan sığınmacıların 'kayıp nesil' olarak görülmemesi, yaşadıkları işsizlik yüzünden Türk vatandaşlarıyla hırsızlık gibi gerilim yaşamamaları konularının acil olarak ele alınmasını isteyen Çorabatır, "Eğitimden, sağlığa tüm alanlarda sığınmacılara iyi hizmet için yeni projeler geliştirilmeli. Bu da onların 'geçici' değil 'kalıcı' statüde görülmesini gerekli kılıyor. 1,5 milyon insanı sığınmacı gibi görmek yanlış. Sığınmacıların Türkiye'ye yeni bir hayat kurmalarına da izin vermeliyiz" diyor.

Sivil topluma çağrı

Türkiye-Irak Dostluk Derneği Başkanı Mehmet Kapkiç de Deutsche Welle'ye "Çatışmalardan kaçan insanlar, yeni çatışmaların merkezine düşmemeli. İnsanlar, güvenli bir bölgeye girdiklerini hissetmeli" derken, sınırdaki çatışmaların uzun sürmemesini istediklerini söylüyor. Suriye'de ve Irak'ta çatışmalar sürdükçe yeni göç dalgalarının yaşanmasının normal olduğunu anlatan Kapkiç, BM'den 'teşekkür' alan Türkiye'nin sığınmacılara yardım konusunda 'iyi bir sınav verdiği'ni söylüyor.

"Hep birlikte daha fazla ne yapabiliriz bunu düşünelim. Türkiye, iyi komşuluk ilişkileri sayesinde sınırda yaşanan tüm sorunları çözecek" diyen Kapkiç, sığınmacıların kışı iyi atlatması için özellikle sivil toplum örgütlerinin daha çok birlikte hareket etmesi gerektiğine vurgu yapıyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle