16 Ağustos 2011 03:00
T24 - WikiLeaks ile işbirliği yapan Taraf gazetesi bir süre ara verdiği kriptoları yayımlamaya yeniden başladı. Belgelere göre, Türkiye, ABD'den 5 yıl önce PKK lideri Murat Karayılan'ı istedi.
Taraf gazetesinde "Ankara Karayılan'ı 5 yıl önce istedi" başlığı ile yayımlanan (16 Ağustos 2011) Wikileaks kriptosu ve öncesinde Taraf'ın yaptığı sunum şöyle:
Taraf, genel seçimler ve YAŞ toplantısının gündeme hâkim olması nedeniyle uzunca bir ara verdiği “WikiLeaks Türkiye Belgeleri” dosyasının yayınına yeniden başlıyor.
Elimizdeki, büyük çoğunluğu 2000’li yıllara ait olan 11 binden fazla Amerikan diplomatik telgrafında Kürt meselesi, tahmin edileceği üzere, hem güvenlik hem demokrasi boyutuyla çok geniş bir yer tutuyor. Bu kapsamda, “Kürt açılımı” ve genel olarak eşit vatandaşlık temelinde bir çözüm arayışına ilişkin Amerikan politikalarını ve eylemlerini yansıtan telgraflara önümüzdeki günlerde yer vereceğiz. Ancak Ankara-Washington diyalogunun, daha ziyade “PKK’ya karşı önlemler” üzerinde yoğunlaştığı da bir gerçek. Bugün, bu konudaki telgrafları okumaya başlıyoruz.
Cemil Bayık’ı ateşkese Barzani ikna etmiş
Son zamanlarda, bazı köşe yazarlarının PKK’ya karşı önlemler arasında şu ana dek başvurulmayan “lider infazlarını” gündeme getirip, devleti Kandil’deki örgüt liderlerini “nokta hedef” yapmaya teşvik ettiğini görüyoruz. Örneğin, Yeni Şafak gazetesinden Abdülkadir Selvi geçen hafta isim de vererek, “Kandil’deki Cemil Bayık’ı ya da Murat Karasu’yu binlerce askerle bir operasyon yaparak alamayız. Nokta operasyonlarla bunu pekâlâ başarabiliriz” diye yazdı. Ardından Bugün gazetesi, Kandil’deki örgüt liderlerinin hedef alınmasını öneren bazı isimsiz uzmanların görüşlerine itibar eden, tahrik dozu yüksek bir manşet yayımladı. Ve mâlum, haftasonunu PKK’nın iki numarası Murat Karayılan’ın İran’ın istihbarat güçlerince yakalandığı yönündeki haberlerle geçirdik. Şu an itibariyle, bu haberlerin “asılsız” olduğu söyleniyor ancak İran’ın PJAK operasyonu kapsamında, bir PKK yöneticisini elinde tutuyor olması halen ihtimal dahilinde.
Biz bugün, özü itibariyle bir “infaz” çağrısı olan “Kandil’deki liderleri vurun” önerisine itirazımızı kayda geçirerek, elimizdeki WikiLeaks belgelerini PKK’nın dağ kadrosundan isimler bazında gözden geçireceğiz. Öncelikle şunu vurgulayalım: PKK’nın dağ kadrolarını doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren yüzlerce “GİZLİ” yazışma arasında Kandil’deki liderlerin “nokta hedef” seçilmesine dönük bir Türk-Amerikan işbirliğinin ya da diyalogunun işaretlerine rastlamadık. Buna karşın, bu liderlerin yakalanıp teslim edilmesi konusunun, Türkiye tarafından ABD’nin ve Irak’ın gündemine getirildiği kriptolara yansımış. Ayrıca Ankara, Kandil’deki liderlerle doğrudan diyalog kurmasa bile, özellikle Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin PKK ile olan diyalogundan haberdar olmuş ve bu diyalogun sonuçlarından yararlanmış.
10 Ekim 2006 tarihinde, ABD’nin o dönemki Bağdat Büyükelçisi Zalmay Khalilzad’ın kaleme aldığı “KİŞİYE ÖZEL” telgrafta, bu konuda bazı ipuçları var. Khalilzad, Irak’ın Ulusal Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı Şirvan Waili ile yaptığı görüşmeyi, ABD’deki muhataplarına aktarırken, bu görüşmenin Irak’taki Amerikan askerî varlığı ve bu varlığa direnen silahlı güçlerin yanı sıra PKK’yı da ilgilendirdiğini dile getiriyor.
Waili, görüşmede, Khalilzad’a Irak hükümetinin PKK’nın buradaki bürolarını kapatmaya kararlı olduğu güvencesini verirken, “Bağdat’ta bile büroları var” demekten de geri durmamış. Telgrafın sonraki bölümü, “ZAMANLAMAYI DOĞRU YAPMAK” başlığını taşıyor ve izleyen paragraflar, ABD’nin PKK meselesine ve muhtemel çözüme nasıl baktığını da yansıtıyor:
Büyükelçi (Khalilzad kendisini kastediyor), Waili’ye, kısa süre önce Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ne gittiğini ve kendisine, şimdi sorunu (Türkiye’nin Kürt meselesi kastediliyor) çözmek için bir fırsat penceresi olduğunu söyleyen Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı (Mesud) Barzani’yle görüştüğünü aktardı. Barzani, Büyükelçi’ye (Khalilzad), PKK lideri Cemil Bayık’la görüştüğünü ve Bayık’ı ateşkes ilan etmeye zorladığını, PKK’nın da bunu yaptığını anlattı.
Burada sözü edilen, PKK’nın 1 Ekim 2006 tarihinde ilan ettiği ateşkestir. Başbakan Tayyip Erdoğan, o tarihten kısa bir süre sonra ABD’de konuşurken, örgütün ateşkesi sürdürmesi ihtimaline üstü kapalı biçimde değinerek, ordunun da “durup dururken operasyon yapmayacağını” söylemiş ve bu sözleriyle, Meclis’teki muhalefetin büyük tepkisini çekmişti. Aynı dönemde, Türkiye’nin PKK ile görüşerek, ateşkes ve silah bıraktırma yönünde bastırması talebiyle, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye de başvurduğu basına yansımıştı. Talabani’nin PKK ile görüştüklerini ve silahların susacağını açıklaması, Türkiye’de bazı çevrelerin “PKK nasıl muhatap alınır” diye tepki göstermesine yol açınca, Irak Kürdistan Yurtsever Birliği’nin Ankara Temsicisi Bahros Galali, 30 Eylül 2006’da şunları söyledi: “PKK ile görüşmemizi Türk hükümeti istedi. Talabani’nin hiçbir şeyi yalnız başına yapması söz konusu değildir. Bizim PKK ile masaya oturmamızı isteyen Türk yetkililer şimdi ağızlarını açmıyorlar. Hatta dahası sayın Talabani’ye saldırıyorlar. Çıkıp her şeyi ve herkesi isim isim açıklayacağım. PKK ateşkes kararını ilan edecek. Her şey Türk yetkililerle kararlaştırıldığı gibi ilerliyor. Bu durumda Talabani’ye yönelik saldırılar da neyin nesi oluyor.” Galali’nin bu açıklamasının ertesi günü, PKK ateşkes kararını duyurdu. Ve 1 Ekim 2006 tarihli bu Amerikan kriptosundan görüyoruz ki, ateşkesin perde arkasında sadece Talabani’nin PKK ile temasının değil, Barzani’nin bizzat Bayık’la görüşmesinin de payı vardı. Kriptonun devamında Khalilzad şöyle yazmış:
Barzani’ye göre, Türk tarafında bir “esneklik” olması durumunda, PKK kalıcı olarak silah bırakmaya hazır. PKK, Türkiye’nin güneydoğusunda “federal” bir yapı, kültürel ve siyasi haklar, ve Türk hükümetiyle olan anlaşmazlığının barışçı bir çözüme kavuşturulmasını istiyor. Büyükelçi (Khalilzad yine kendini kastediyor) Türk Genelkurmay Başkanı (Yaşar) Büyükanıt’ın bu sorunun salt bir askerî çözümü olmadığını daha önce söylediğini kaydetti; Büyükanıt Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde hizmet vermişti ve meseleleri anlıyordu.
Büyükelçi (Khalilzad) Waili’ye, esas zorluğun tarafları atılacak adımların sıralamasında uzlaştırmak olduğunu söyledi; Waili de hemfikir oldu. Büyükelçi, bütün tarafların neler yapabileceğini ve bunları ne zaman yapabileceğini belirleyen iç siyasi nedenler olduğunu kaydetti. ABD, bu sürece yardımcı olmak için ne yapabilirse yapmaya hazırdı.
Bu son ifadeler, PKK’ya silah bıraktırmaya yönelik arayışlar konusunda, ABD yönetiminin, 2006 sonu itibariyle Türkiye’yi ve PKK’yı “sorunun iki tarafı” olarak kabul ettiğini ve bunu dış diplomatik temaslarda ifade ettiğini ortaya koyuyor.
Barzani PKK’ya af istedi, ABD karşı çıktı
Yukarıdaki kriptodan üç ay sonra, 1 Şubat 2007’de ABD’nin o günkü Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’ın kaleme aldığı “GİZLİ” kodlu telgrafın başlığı: “TÜRK HÜKÜMETİ ÖZEL TEMSİLCİ RALSTON’A PKK’YA KARŞI SOMUT EYLEM GEREKTİĞİNİ YENİDEN HATIRLATIYOR.”
ABD’nin eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı olan ve emekliye ayrıldıktan sonra Washington’ın “PKK’ya Karşı Özel Temsilcisi” olarak görevlendirilen Joseph Ralston’ın Kuzey Irak’ta, Mahmur Kampı’nı da kapsayan incelemeler yaptıktan sonra, Ankara’da dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Ralston’ın o günkü Türk muadili emekli Orgeneral Edip Başer’e verdiği brifingi konu alan telgrafta, Ralston’ın Mesud Barzani ile görüşmesine ilişkin Türk tarafına ilettiği bilgi iki cümlede özetlenmiş:
Barzani, Türkiye’nin PKK savaşçılarına af çıkarması için ısrarcı oldu; Ralston ise bunun gerçekçi olmadığı cevabını verdi. Ralston, Başer’e, PKK’nın Kürdistan Bölgesel Hükümeti için bir mükefelliyet haline geldiğini Barzani’nin de anlamaya başladığını söyledi.
Aynı kriptoda, Mahmur Kampı’nın kapatılmasına yönelik pazarlıklara da değinilmiş. Bu konuyu ileride ele alacağız ama Büyükelçi Wilson’ın telgrafında bizim bugün alıntı yapacağımız ve tam metninin orijinalini Taraf’ın internet sitesinde bulabileceğiniz bölüm, Türkiye’nin ABD’ye sunduğu resmî bir talep metni. Bu metin, Ankara’nın sadece Washington’dan değil, Bağdat ve Erbil’deki Iraklı yetkililerden beklentilerini de ortaya koyuyor.
Söz konusu beklentiler, 10 Ocak 2007 tarihinde Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği tarafından Ralston’a yazılı olarak sunulmuş ve Ankara’daki Ralston-Başer görüşmesinde ele alınmış. Metindeki taleplerin ilk yazılı ifadesini ise, Türkiye’nin daha önce, 1 Ağustos 2006 tarihinde ABD’ye sunduğu bir belgede bulduğu anlaşılıyor.
“KUZEY IRAK’TAKİ PKK/KONGRA-GEL TEHDİDİNE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER” başlıklı metnin giriş bölümü şöyle:
PKK/KONGRA-GEL teröristleri Kuzey Irak’ta konuşlanmıştır. Teröristler Kuzey Irak’taki kamplarda barınmakta ve lojistik ihtiyaçlarını, silah ve cephanelerini buradan sağlamakta, kendilerine finansal destek yaratmakta ve bu bölgede hiç zorlukla karşılaşmaksızın propaganda yapma fırsatı bulmaktadırlar. Türkiye’ye karşı terör tehdidi, Kuzey Irak’taki PKK varlığı sona erdirilmedikçe ortadan kaldırılamaz.
Türkiye ve ABD bu konuda atılacak adımları iki ayrı ikili toplantıda ele almışlardır, ayrıca Irak’ın da katılımıyla iki kez üçlü toplantı yapılmıştır, ancak hiçbir sonuç elde edilememiştir.
Türkiye, PKK’ya karşı Türk-Amerikan işbirliği ve “üçlü mekanizma” diye ifade edilen süreçle ilgili hayal kırıklığını böyle ifade ettikten sonra, talepler faslına geçiyor. Bu fasılda, PKK’nın Irak hükümeti tarafından “terörist” ilan edilmesi ve örgütün bu ülke topraklarındaki varlığına son verilmesi beklentileri dile getiriliyor. “Askerî seçeneğin” en azından söylem düzeyinde dışlanması gereği de ayrı bir maddede ifadesini bulmuş:
ABD ve Iraklı yetkililer, PKK/KONGRA-GEL’in Irak’taki mevcudiyetine karşı atılması düşünülen adımlardan kamuoyu önünde söz ederken, askerî önlemleri dışlayan bir söylemden uzak durmalıdırlar.
'Kandil’deki liderleri yakalayıp, bize verin'
Metnin devamında, PKK’nın Kuzey Irak’taki mevcudiyetine karşı somut önlemlerin alınması isteniyor ve bu önlemler tek tek sıralanıyor. Bunlar arasında, “askerî” nitelik taşıyan belli başlıları şunlar:
» Sinath-Haftanin bölgesinden başlayarak, Batı’dan Doğu’ya doğru Türkiye-Irak sınırına yakın alanlardaki PKK/KONGRA-GEL kamplarının tasfiyesi ve ardından bu keyfiyetin ortak biçimde teyit edilmesi,
» PKK/KONGRA-GEL’in patlayıcı malzemeleri temin ettiği Mergaşiş ve Nazdur kamplarındaki cephane depolama tesislerinin tahrip edilmesi,
» Kuzey Irak’taki PKK liderlerinin, özellikle de haklarında Iraklı yetkililere ayrıntılı malumat ve İNTERPOL yakalama emirlerinin birer kopyası iletilen Murat Karayılan, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Cemil Bayık ve Fehman Hüseyin’in yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmesi,
» PKK kamplarına erişimi olan bütün yolların Irak güvenlik güçlerince denetlenmesi,
» ABD ve Iraklı yetkililerin zamanında ve geçerli istihbarat paylaşımında bulunması,
» PKK’ya katılmak üzere, yasal ya da yasadışı yollardan Irak’a giriş yapan şahısların gözaltına alınması ve PKK unsurlarının Irak’tan Avrupa’ya ve Avrupa’dan Irak’a seyahatinin engellenmesi için sıkı sınır denetimi önlemlerinin uygulanması.
Karayılan-Bayık ateşkes gerginliği
Türkiye’nin beş yıl önce ABD’ye resmen ilettiği ve son yıllarda da düzenli aralıklarla yinelediği bu taleplerin, Washington, Bağdat ve Erbil tarafından karşılanmadığı ortada. “PKK liderlerinin ya da örgüt mensuplarının imhası” talebinin ise —WikiLeaks kapsamındaki Amerikan kriptolarına yansıdığı kadarıyla –gündeme hiç getirilmemiş olması dikkat çekici.
ABD’nin Kuzey Irak’taki PKK varlığına ilişkin kriptolarını yayımlamayı sürdüreceğiz. Bugünlük, ABD’nin Ankara’daki Büyükelçiliği’nin iki numarası olan Nancy McEldowney’nin yukarıdaki telgraftan üç ay sonra, 16 Mayıs 2007’de kaleme aldığı “GİZLİ” ibareli telgrafta, PKK’nın tek taraflı ateşkesinin devamı için gösterilen çabadan söz ederken, örgütün iki liderinin isimlerini zikrettiği paragrafı aktararak bitirelim. Zira bu paragraf da, PKK’nın Kandil’deki liderleriyle dolaylı da olsa bir diyalogun işlevselliğine işaret ediyor:
KYB’nin (Kürdistan Yurtsever Birliği) Ankara Temsilcisi Bahros Galali 16 Mayısta bize, kendisinin ve Kürt yandaşı Demokratik Toplum Partisi (DTP) lideri Ahmet Türk’ün kısa süre önce Süleymaniye’de Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile görüştüklerini ve Talabani’nin de ateşkesi sürdürmesi için PKK’yı ikna etmeye razı olduğunu söyledi. Türk, Kuzey Irak’taki PKK lideri Murat Karayılan’la (gizlice) görüşme talebinde bulundu ama sadece aracılar yoluyla mesaj göndermesi mümkün oldu. Galali, ateşkes konusunda Karayılan ile ateşkesin sürmesinden yana olan diğer üst düzey PKK lideri Cemil Bayık arasındaki gerginliğin yüksek olduğunu bize aktardı. Galali, Türk ordusunun Başbakan Erdoğan’ı bir sınırötesi operasyona teşvik etmek için PKK’nın verdirdiği kayıpları kullanmasından endişe duyuyordu.
© Tüm hakları saklıdır.