Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Rusya'nın dün hava harekâtı düzenlediği Suriye'nin İdlib kenti için "Ankara'nın eli yüreğinde" yorumunu yaptı. "Daha önce askeri sonuçları ile bakılan İdlib operasyonunun büyük bir göç dalgası, terör ve dolardaki yükseliş olarak Türkiye’yi vurmasından korkuluyor" diyen Selvi, "Zaten ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğimiz bir sırada, sınırlarımıza yüzbinlerce mültecinin yığılması en kötü senaryo olarak görülüyor" diye yazdı.
Selvi'nin "İdlib’de Türkiye’nin tecrübesine bakın" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Trump ile Putin başka bir dilden konuşuyorlar.
Trump, gece 01.20’de İdlib operasyonu için, “Yüzbinlerce insan ölebilir” diye tweet attı. Putin de bu tweete karşılık öğle saatlerinde İdlib’i vurdu. Böylece iki lider birbirlerine mesaj vermiş oldular.
Suriye rejimi ve Rusya’nın İdlib operasyonu bekleniyordu. Hatta 30 Ağustos Perşembe günü operasyonun 72 saat içinde başlayacağı söyleniyordu. Pazar günü operasyon gerçekleşmeyince beklentiler 7 Eylül’de İran’da yapılacak olan Putin-Erdoğan-Ruhani görüşmesinden sonraya bırakılmıştı.
Ama Putin sağ gösterdi, sol vurdu. Bir yandan Trump’a tweetlerine bombalarla yanıt verdi, diğer yandan İran’da masaya oturmadan önce elini yükseltmiş oldu.
İdlib’de herkesin hesabı farklı.
İdlib operasyonunda ilginç bir şekilde Çin’de Rusya ile birlikte hareket ediyor. Rusya, El Kaide’den ayrılan Çeçenlerin, Çin ise Uygur kökenlilerin ülkelerine dönüp, eylem yapmaması için İdlib’de yok edilmelerini istiyor.
Rejim, son kale olarak gördüğü İdlib’i ele geçirmek bu arada yüzbinlerce sivil insanı sınırlarımıza yığarak Türkiye’ye darbe vurmayı amaçlıyor.
ABD ise radarlarla hava güvenliğini tahkim ettiği Fırat’ın doğusundaki PKK-PYD bölgesini korumak, kimyasal silah kullanıldı gerekçesiyle Şam’ı vurarak,
Rusya ile rejimin alanını sınırlamak istiyor.
Suriye’de karadaki varlığını pekiştiren Rusya ise Akdeniz’deki varlığını sağlama almaya çalışıyor.
Tüm bu hesapların içinde İdlib’de yaşayan siviller yok. Kimse sivillerin ölümünü, yaşanacak büyük mülteci göçünü düşünmüyor.
Türkiye'nin İdlib kaygısı
Türkiye bu denklemin dışında. Bizim önceliğimiz sivillerin zarar görmemesi. Bunun yolu da var. İdlib’de binlerce insan ölüp, yüz binlercesi mülteci duruma düştükten sonra teröristlerin, açılan bir koridordan şehri terk etmesi sağlanacak. Peki insani dramlar yaşanmadan bu başarılamaz mı?
Fırat Kalkanı ile Cerablus’ta,El Bab’da DEAŞ’ı, Zeytin dalı operasyonu ile Afrin’de PKK-YPG’yi başarısızlığa uğratan Türkiye, aylarca süren operasyonlara rağmen tek bir sivilin burnu kanamadan başarılı oldu. İstendiği taktirde Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanarak, benzer bir operasyon İdlib’de gerçekleştirilebilir.
Ankara’da iki şey dikkatle izleniyor.
1-Dolardaki yükseliş.
2-İdlib operasyonu.
Ankara’nın eli yüreğinde. Daha önce askeri sonuçları ile bakılan İdlib operasyonunun büyük bir göç dalgası, terör ve dolardaki yükseliş olarak Türkiye’yi vurmasından korkuluyor.
Zaten ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğimiz bir sırada, sınırlarımıza yüzbinlerce mültecinin yığılması en kötü senaryo olarak görülüyor. Türkiye bu kez göçe karşı açık sınır politikası uygulamak yerine Suriye toprakları içinde tutmayı hedefliyor. Ama ne kadar başarabilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve bölgemiz açısından tehlikeli sonuçlar doğuracak İdlib operasyonunu önlemek için 7 Eylül’de İran’da Putin ve Ruhani’yle masaya oturacak.