10 Temmuz 2017 19:21
Ankara Garı'nda 10 Ekim 2015'te IŞİD tarafından gerçekleştirilen terör saldırısının dördüncü duruşmasında müştekiler ile sanıklar arasında gerginlik yaşandı. Duruşmada, yaralılara müdahale eden taksi şoförünün tanık yemini sırasında ayağa kalkmayan bazı sanıklarla müşteki avukatları arasındaki tartışmada su şişeleri fırlatıldı. Olaya jandarma müdahalede bulundu.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya müştekiler, yakınları, tutuklu sanıklar ve avukatları ile çok sayıda müşteki avukatı katıldı. Duruşmayı CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan da takip etti.
Duruşmada ilk olarak müştekiler Hamit Kurt, Suna Korkmaz, Özgür Benol, Yahya Hayta, Uğur Gümüşkaya, Murat Budak, Mürvet Akalın ve Berra Sancay'ın beyanları alındı. Müştekiler, sanıklar ile olayda ihmali, güvenlik tedbirlerinde kusuru olduğunu iddia ettikleri kamu görevlilerinden şikayetçi olduklarını söyledi. Bazı müştekiler terör saldırısının yaşandığı dönemde Başbakanlık görevini yürüten AKP Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu'ndan da şikayetçi oldu.
Bombacıları Ankara’ya taşıyan Halil İbrahim Durgun’un eşi Esin Altıntuğ’un evinde saklandığı ve sanık ifadelerinde “Tavukçu Cuma” diye anılan Cuma Dabanıyassı, Antep’ten SEGBİS yoluyla mahkemede tanık olarak dinlendi. İfadesi sırasında Cuma Dabanıyassı’nın Durgun’un eşi Altıntuğ’un ifadesinden sonra tutuklandığı, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde IŞİD davasından yargılandığı, 2 yıl 1 ay ceza aldığı ortaya çıktı. 4 ay 4 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest kalan Dabanıyassı hakkında 10 Ekim davası dosyasına hiçbir bilgi ve belge yer almaması, soruşturma sırasında da ifadesinin alınmaması dikkat çekti. Mağdurların avukatları da 10 Ekim Katliamıyla bağlantılı olması dolayısıyla Cuma Dabanıyassı’nın duruşmada sanık sıfatıyla yer alması gerektiğini belirttiler. Avukatlar, Dabalıyassı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istediler. Savcı ise Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazının cevabından sonra suç duyurusunda bulunması yönünde mütalaa verdi. Mahkeme, suç duyurusu talebini tanığın mevcut dosyaları incelendikten sonra değerlendirme kararı verdi.
Evrensel'e konuşan avukat Eylem Sarıoğlu, Dabanıyassı’nın yargılandığını ve ceza aldığını duruşma sırasında öğrendiklerini belirterek, “Dabanıyassı Altıntuğ’un ifadesi nedeniyle ceza almış. Daha sonra serbest bırakılmış. Bu isim hakkında bizim dosyamızda hiçbir belgenin bulunmaması büyük bir eksikliktir. Üstelik 10 Ekim katliamı sanıklarından kritik isimlerle adının geçmesine rağmen katliamı soruşturan savcılık Dabanıyassı’nın ifadesine bile başvurmamış” dedi.
Cuma Dabanıyassı duruşmada verdiği ifadede, Gaziantep’te polis baskını sırasında kendini patlattığı ileri sürülen Halil İbrahim Durgun’un eşi Esin Altıntuğ’u tanımadığını iddia etti. Ancak Dabanıyassı ifadesinin ilerleyen bölümünde, Altıntuğ’un bir gece evlerinde kaldığını belirterek, şunları söyledi: “Geldi zor durumda olduğunu, perişan olduğunu söyledi. Sırf Allah rızası için evime aldım. Sabah da gitti. Halil İbrahim Durgun’u tanımıyorum. Mehmet Korkmaz komşum olur. Önce oraya gitmiş, sonra bize gelmiş. ‘Kocam evde yok, çocuğum korkuyor’ dedi. Ben de evime aldım. Kendisi sonradan başkalarının vasıtasıyla eşine ulaşmış” dedi.
Kızının Kur’an kursunda eğitim verdiği yönündeki Esin Altıntuğ’un ifadeleri sorulan Dabanıyassı, kendisinin Kur’an’ı bile doğru düzgün okuyamadığını söyledi. Dabanıyassı, sanıkları tanımadığını, sadece tutukluyken Metin Akaltın’la aynı koğuşta kaldığını, Burak Ormanoğlu ile de cezaevinde tanıştığını dile getirdi. Tanık olarak dinlenmesi istenen ama eksik adres bildirildiği için SEGBİS bağlantısına getirilmeyen Deniz Duman ile de cezaevinde tanıştığını ifade eden Dabanıyassıs, Deniz Duman’ın cezaevinde kendine Hali İbrahim Durgun ile çocukluk arkadaşı olduklarını, Duman’ın Durgun’dan aldığı mesajı Esin Altıntuğ’a ilettiğini kendisine cezaevinde anlattığını söyledi.
Müşteki avukatların sorularını yanıtlayan Dabanıyassı, çelişkili ifadeler verdi. Kızı Rümeysa Dabanıyassı’nın Ahmet Çelebi Kur’an Kursu kermesinde Esin Altıntuğ ile tanıştığını, eşinin ise Esin Altıntuğ’u tanımadığı iddia eden Dabanıyassı, kızının Altıntuğ ile kermeste karşılaştıklarını, bu sırada belki numaralarını almış olabileceklerini söyledi. Avukat Eylem Sarıoğlu’nun “Esin niye sana iftira ediyor? Evinizi nereden biliyor?” soruları üzerine Dabanıyassı, “Bilmiyorum. Daha önce kermeste görmüşler oradan biliyor. Ben oraya gider gelirim demiş. Kadınlar kendi aralarında konuşmuşlar demek ki. Kermes ile evimiz uzak değil” dedi. Antep’ten gelen birçok müşteki ise o sırada iki adres arasında en az 7-8 km olduğunu söylediler. Dabanıyassı, avukatın “Mehmet Korkmaz’ın evine Esin’i siz göndermişsiniz?” sorusuna ise “Mehmet Korkmaz’a benden önce gidip geliyormuş” dedi. Dabanıyassı, oğlunun sınıra gittiği sorusuna da “Oğlum uyuşturucu bağımlısı bizden ayrı yaşıyor. Şu an cezaevinde kendisi. Uyuşturucu kullanırken sınırda yakalanmış” demesi dikkat çekti.
Duruşma sırasında tanıklığına başvurulan taksici Nihat Özdemir, katliam sanıklarından Yakup Şahin tarafından tehdit edildi. Müşteki avukatları bunun üzerine Özdemir ile görüştü. Özdemir, “Hiçbir şeyden korkum yok. Bildiğim herşeyi anlatacağım” dedi.
10 Ekim bombacılarını saldırının geçekleştiği yer olan Ankara Tren Garı’ne götüren taksici Nihat Azer tanık olarak alınan ifadesinde, “Bana Sıhhıye’ye gideceklerini söylediler, ‘orası kapalı’ deyince gara gitmek istediler” dedi.
Bombacıları patlamanın gerçekleştiği Ankara Tren Garı’na getiren taksici Nihat Azer ifadesinde, Meclis kavşağında iki kişi aldığını, yanında oturanın mont giydiğini ve önün kapalı olduğunu söyledi. “onlara Ayrancı’nın içerisinden tren garına götürdüm. Tandoğan'da istikametinden tren garına giderek kendi istekleriyle indiler. Polislerin beklediği yerde içeri girmek istemişlerdi. Bana sadece mitinge gittiklerini söylediler, birbirleriyle hiç konuşmadılar” dedi. Azer taksisine binenler indikten 15 dakika sonra gara yakın yerde benzin alırken patlamayı duyduğunu belirtti. Azer bombacılara tren garı yakınlarına bıraktığı yerde yol kontrolü olmadığının ifade ederek, “Onlara gara götürürken hiçbir yol kontrolü yoktu. Polis noktasına 30 metre ilerde indirdim. İndirdiğim yerde polisler de vardı ve kalabalıktı” dedi. Azer’e sanıkların fotoğrafları gösterildi, fotoğraftakileri teşhis edemedi. Avukat Murat Kemal Gündüz’ün soruların yanıtlayan Azer, “Şahıslar bana Sıhhıye köprüsü altına gideceklerini söylediler, ‘orası kapalı’ deyince gara bırakmamı istediler.” dedi.
Bombacıların saldırı günü ilk bindiği taksici Mert Taşkın ifadesinde, “Onları aldığımda sabah saatleriydi. 8- 9 gibiydi. Binenlerin ikisi de Türkçe biliyordu. Kişileri Balgat’ta yol kenarından aldım. Bana sadece Kızılay’a gideceklerini, yolda bir arkadaşlarını alacaklarını söylediler ancak Meclis kavşağında birden indiler. Birinde sırt çantası vardı” diye belirtti. Gündüz’e sanıkların fotoğrafları gösterildi, hiçbirisini teşhis edemedi.
Bombacılar Ankara’ya geldikten sonra onları taşıyan taksici Nihat Özdemin’in tanık sıfatıyla dinlendi. Özdemir ifadesinde, aracına Ulus’tan bir yolcu aldığını onu Gölbaşı’na saat 18.20’de bıraktığını söyledi. Özdemir, binen kişinin kendisini 2. sınıf öğrencisi olduğunu söylediğin aktardı. Hakim Özdemir’e “sanıklar arasında tanıdığın var mı” diye sordu. Özdemir, sanıklara bakarak “hiç birini tanımıyorum” dedi. Özdemir’e dava dosyasında yer alan sanıkların fotoğrafları teker teker gösterildi. Özdemir, gösterilen fotoğraflara bakarak, sanıklardan Mehmedin Baraç’ı fotoğrafta tanıdı ancak mahkeme salonunda Mehmedin Baraç gösterildiğinde “bu değildi” dedi. Müşteki avukatlarından Murat Kemal Gündüz, Gölbaşı’na gidiş istikametini sordu, Özdemir istikameti anlattı. Avukat Gündüz’ün sorularını yanıtlayan Özdemir, polisin kendisini kamera kayıtlarından bulduğunu belirtti. Gölbaşı’na giderken polis çevirmesinden geçmediklerini dile getiren Özdemir, “Kişi arkadaşıyla buluşacağını söyledi ve indi” dedi.
10 Ekim katliamı sanıklarından çıkan dijital materyalleri inceleyen bilirkişilerin, bazı materyalleri “şarjı yok”, “kırık” diyerek incelemediği ortaya çıktı. 10 Ekim davasına ilişkin duruşmada, duruma dikkat çeken avukatlar, mahkemeden bilirkişilerin uyarılması ve incelemesi yapılmayan materyallerin yeniden incelenmesi talebinde bulundu.
Ankara Garı önünde gerçekleşen katliamın 4. Duruşmasına verilen aranın ardından tanık ifadeleriyle devam edildi. Mahkeme başkanı gelen giden belgeleri okuduktan sonra 10 Ekim ailelerinin dosyaya ilişkin taleplerini aldı. Avukat Sevinç Hocaoğulları, dosyada bulunan ifadelerde Suriye’ye illegal yollardan giriş çıkış yapıldığını, Suriyeli örgüt üyelerinin Hatay Yayladağ’daki Nusra vb. cihatçı örgütler üzerinden Suriyeye geçtiğinin anlatıldığını anlattıklarını hatırlattı. Sanıkların Suriye’ye geçişlerle ilgili sürekli İHH’nın ismini zikrettiklerine dikkat çeken Hocaoğulları, “Bu sanıklar neden ısrarla bunların isimlerini veriyor. İktidarın destek verdiği örgütleri söylerlerse yargılanmaktan kurtulucağını düşünüyorlar” dedi. Soruşturma aşamasında toplanması gereken delillerin toplanmadığını, sanıkların birbirleri ile bağlarının ortaya koyulduğu delilerin dosyaya konulmamış olduğunu belirten Hocaoğulları, “Biz örgüt üyeliğinden yargılanan bazı sanıkların katliamdaki rolünü ortaya çıkarmak ile yükümlüyüz. Soruşturmanın genişletilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Avukat Özcan Karakoç da sanıklardan ele geçirilen ve bilirkişi incelemesinden geçen dijital materyaller hakkında değerlendirmede bulunarak, “Bilirkişi raporlarında çok eksik var. Farklı formatlardaki dosyalar açılamıyor, silinmiş verileri kurtarmamışlar. Sanıkların telefonundan çıkanların listesini, girdikleri internet sitesinin linkini vermiş ancak içerikleri hakkında bilgi vermemiş. Bazı materyaller “şarjı yok”, “materyal kırılmış” denilerek inceleme yapmamış. Bu gerekçeler ironik. Şarjı yoksa yazı yazılır, hazine şarj aletini karşılar ve şarj aleti alınır” dedi. Karakoç, maddi gerçeği ulaşmak için dijital verilerin önemli olduğunu belirterek, “Bilirkişiler kendilerinden istenen sorumlulukları yerine getirmiyorlar. Materyallerdeki içeriklerin tümünü döksünler. Silinen dosyalar diye incelemedikleri var, bunlar silinen dosyaları geri getirmek zorundalar, bu yüzden kendileri bilirkişi” diye vurguladı.
Avukat İlke Işık da bilirkişi raporları hakkında söz alarak, “Bilirkişiler sanıklarla ilgili çok sayıda görüntü olması gerekirken sadece bir iki görüntü koymuşlar. Düzgün ve yargılamaya katkı sağlayacak şekilde uyarılmaları için ara karar alınmasını istiyoruz” dedi. Işık, katliam iddianamesinin hazırlanma sürecinde yürütülen soruşturma hakkında da konuşarak, “Bu dosyada onlarca X, Y olarak işaretlendirilmiş isim var. Bunlar kimdir diye soruşturma yapılmamış. Bunlar bomba depolarına, hücre evlerine girin kişiler. Hala bunların tespit edilemiyor olması kabul edilebilir değil. X ve Y diye tanımlanan kişile elini kolunu sallayarak geziyor, belki başka bir katliam örgütleyecekler. Bu kişilerin yüz tanıma sistemiyle kimliklerin tespit edilmesinin istiyoruz . Bu sistem darbe girişiminden sonra darbecilerin tespitinde kullanıldı. Biz X ve Y diye geçen kişilerin de bu yöntemle tespitini istiyoruz” diye belirtti.
Avukat Senem Doğanoğlu, bombacıların Suriye’den Türkiye’ye nasıl girdiğinin soruşturulmadığına dikkat çekti. “Ankara bombacısı ve Suruç bombacısı Türkiye’ye nasıl girmiş. Buna cevap yok” diyen Doğanoğlu, canlı bombalardan birinin kimliğinin hala tespit edilmemiş olmasının eleştirdi. Doğanoğlu, soruşturmanın en büyük eksikliklerin birisinin bu olduğunu dile getirdi.
Avukat Ahmet Özdel, daha önce SEGBİS ile tanık olarak dinlenen polis memuru ve Emniyet görevlilerinin mahkeme huzurunda dinlenmesini talep etti. Başka dosyalarda bu konu ile ilgili sanık olan kişilerin tanık olamayacağını vurgulayan Özdel, tanık ve sanıkların yüzleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Avukatların taleplerini dinleyen mahkeme heyeti, duruşmaya yarın sabah 10.00’da devam etmek üzere ara verdi.
10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Adliye çıkışında basın açıklaması yaptı. “10 Ekim’i unutma, unutturma” sloganları atıldı.
Burada konuşan Dernek Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, “Biz bu dosyanın hem mağdurları, yaralıları, hem de süreci bir noktaya getirmeye çalışanlarıyız. Ancak katliam, bilerek iki caninin kendini patlatmış gibi gösteriliyor. Bunun aynı zamanda bizim öfkemizi de perçinlediğini söyleyebiliriz. Biz bu mücadeleyi inat ve kararlılıkla sürdürürsek sonuç alacağız. Sanıkların pervasızlığı ve avukatlara saygısızlığı bizim için de kolay değil. Bu davanın adalet isteyenleri biziz. Yarın da bugünkü kadar sağduyumuz ve yürekliliğimizle burada olacağız" dedi.
© Tüm hakları saklıdır.