Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan'ın Türkiye-Ermenistan arasında 6 yıl önce imzalanan protokolleri Ermenistan Parlamentosu'ndan geri çekmesiyle Türkiye-Ermenistan arasındaki yakınlaşma çabaları bir kez daha donmuş oldu. İki komşu ülke arasındaki normalleşmenin yakın zamanda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını dile getiren uzmanlar, Ermenistan'ın Rusya ile Türkiye'nin ise Azerbaycan ile yakın ilişkilerinin çözümün önündeki en büyük engeller olduğu görüşünde.
Ankara ve Erivan arasındaki ilişkiler, bir kez daha tamamen durma noktasına geldi. İki ülke arasındaki sorunların ortadan kaldırılması ve ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla 2007 yılında İsviçre'nin arabuluculuğu ile başlatılan süreç, 10 Ekim 2009'da “Diplomatik İlişkilerin Tesisi Protokolü” ile “İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Protokolü”nün imzalanması ile yeni bir aşamaya girmişti.
Sarkisyan protokolleri geri çekti
Bu protokol ile iki ülke arasında "ortak sınırların açılması", "iki ülkenin dışişleri bakanları başkanlığında, hükümetler arası komisyon ve alt komisyonlarının çalışma kurallarını hazırlamak üzere bir çalışma grubunun oluşturulması" ve "hükümetler arası komisyonun ilk toplantılarının düzenlenmesi" kararlaştırılmıştı. Ancak geçen süre zarfında her iki ülkenin tutumu, protokollerin 2010 itibariyle dondurulmasına neden olmuştu.
'Ermeni soykırımı' tartışmaları devam ederken 1915 olaylarının 100'üncü yılına denk gelen 2015, iki ülke ilişkilerinin daha da sertleşmeye başladığı bir yıl oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Nisan'da Çanakkale Savaşları'nın 100'üncü yıldönümü dolayısıyla düzenlenecek törenlere Ermenistan'ı da davet etmiş, ancak Sarkisyan'dan olumsuz yanıt almıştı. Ermenistan'ın dondurulmuş bulunan protokolleri ulusal meclisinden geri çekmesi ile de iki ülke arasındaki çözüm umudu bir kez daha rafa kalkmış oldu.
“Protokoller ölmüştü, şimdi gömüldü”
Deutsche Welle Türkçe'ye konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Aktar, protokollerin ne Türkiye ne de Ermenistan için anlamı kaldığını belirterek, “Protokoller çoktan ölmüştü. Şimdi gömülmüş oldu” diyor. Ermenistan'ın üzerindeki Rusya etkisinin neredeyse hukuki bir hal aldığını dile getiren Aktar, “Rusya şu anda Türk-Ermeni ilişkilerin gelişmesi konusunda herhangi bir girişimde bulunmuyor. Ermeni tarafı da Türkiye'den 2015 dolayısıyla daha mutedil bir açıklama gelmeyeceğine karar verdi. Erdoğan'ın 24 Nisan daveti de rencide edici bulundu” diye konuşuyor.
Türkiye'nin ise seçim ortamı nedeniyle iç politikada Ermenistan ile ilgili yumuşak bir adım atmaktan çekindiğini ifade eden Aktar, “Öte yandan Azerbaycan'ın sert tavrı da Türkiye'yi Ermenistan'la ilişki kurmaktan alıkoyan bir faktör. Önümüzdeki 10 yıl boyunca radikal bir değişiklik olmadıkça, Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinde bir ilerleme olmayacak” değerlendirmesinde bulunuyor.
“İki tarafın da kaybettiği oyun”
Her iki tarafın da ilişkilerin geliştirilmesi için bazı önerilerde bulunduğunu ancak bu önerilerin ilişkilerde iyileşmeden çok gerilimi artırdığını öne süren Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu da “Ermenistan kendi söylemini uluslararası siyasette dinamik tutmak isterken, Türkiye de hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı
tercih ediyor” yorumu yapıyor.
Türkiye'nin Ermenistan'a yönelik somut adımlar atmamasının arkasında Azerbaycan ile kurduğu güçlü ilişkilerin olduğuna dikkat çeken Dedeoğlu, “Öte yandan bölgede Rusya'nın dahil olmadığı bir yakınlaşmaktan söz etmek mümkün değil. Taraflar jest olarak değerlendirilebilecek küçük adımlar bile atmıyor. Örneğin karşılıklı acıların paylaşılması veya ticaret kanallarının açılmasına dönük adımlar atılabilir. Ama her iki taraf da bu yakınlaşmanın siyasi sonuçlarından çekiniyor. Bu, iki tarafın da kaybettiği bir oyun” diye konuşuyor.
Dedeoğlu'na göre, mevcut durumda Türkiye dış politikada Ermeni sorunu üzerinden baskı görmeye, Ermenistan ise Rusya'nın güdümünde kalmaya devam edecek.
“Azerbaycan ile ticari ilişkiler belirleyici”
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mensur Akgün ise küresel güçlerin Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasına ilgisiz davrandığına dikkat çekiyor. ABD, Avrupa Birliği ve Rusya'nın iki ülkenin yakınlaşması için herhangi bir girişimde bulunmadığına işaret eden Akgün, “Şu anda tüm güçlerin farklı ajandaları var. Açıkçası Türk-Ermeni ilişkilerini gündemine alan herhangi bir ülke yok” diyor.
Tarafların yakınlaşmasındaki en kritik ülkenin Azerbaycan olduğunun altını çizen Akgün, “Azerbaycan ile duygusallığın ötesinde çok büyük finansal ve ticari ilişkiler var ve bu ilişki her geçen gün gelişiyor. Oysa Ermenistan ile ilişkilerin ticari açıdan da kayda değer bir getirisi olmayacak Türkiye için. Azerbaycan doğalgaz ve petrol kaynakları ile yatırım iklimi ile Türkiye açısından çok daha önemli” diye konuşuyor.
Avrupa ülkelerinin de Azerbaycan ile ticari açıdan güçlü bağları olduğunu hatırlatan Akgün, “Dolayısıyla protokollerin gündemden düşmesi ya da 1915'in yüzüncü yılında herhangi bir yakınlaşmanın sağlanmaması, kimseyi çok fazla rahatsız etmiyor. Şu aşamada tüm girişimler durdurulmuş gözüküyor. Kimse Azerbaycan'a rağmen bir çözümü zorlamak istemiyor” değerlendirmesi yapıyor. Türkiye'nin 7 Haziran seçimleri sonrasında Ermenistan'a yönelik yeni bir olumlu hava yakalayabileceğini ifade eden Akgün, “Tüm sıkıntılara rağmen Türkiye'de artık Ermeni soykırımı bir tabu olmaktan çıktı. Bu konuda tartışmalar yapılabiliyor. Bir normalleşme var. Ama yine de iki ülkenin ilişkileri açısından yakın zamanda bir mucize beklememek gerekiyor” diyor.