Gündem

Anayasa’ya uygun hafıza kaybı!

Ergenekon'da tutuklanan Susurluk hükümlüsü Şahin’in affedilmesine neden olan 'hafıza kaybı' çelişkilerle dolu

15 Ocak 2009 02:00

Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Adli Tıp’ın İbrahim Şahin raporları, Anayasa’nın 104 / b maddesindeki koşulları taşıyacak şekilde düzenlenmiş.
İki raporda da İbrahim Şahin’in ‘travmaya bağlı yakın ve uzak hafıza kaybı’na uğradığı belirtilerek, ‘Hastanın hastalıkları kalıcıdır. Düzelme göstermez’ deniliyor

Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Susurluk hükümlüsü, Özel Harekâtçı İbrahim Şahin’in Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedilmesine neden olan “hafıza kaybı”nın öyküsü ciddi çelişkiler taşıyor.
İbrahim Şahin’in, Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’ndan aldığı iki rapor, “yakın ve uzak hafıza” kaybına uğradığını saptıyor. Cumhurbaşkanı Sezer de Anayasa’nın 104/b maddesindeki hüküm koşullarına uyduğu gereçesiyle Şahin’i affediyor.

Hastalık kalıcı mı?

Şahin’in cezası, sağlık sorunları nedeniyle iki kez erteleniyor. Şahin, erteleme süresi bitmeden önce affa esas olacak rapor için Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvuruyor.
Hastanede 6 uzman doktorun muayenesinden sonra 12.06.2003 tarihli heyet raporu düzenleniyor. Raporda, Şahin’e travmaya bağlı yakın ve uzak hafıza kaybı ve çok ileri derecede işitme kaybı teşhisi konuluyor.
Aynı raporda, Şahin’in için, “Hastanın hastalıkları kalıcıdır. Düzelme göstermez” teşhisi de yer alıyor.
Bu raporun altında şu uzman doktorların imzası bulunuyor:
Dahiliye uzmanı Dr. Ali Yayla, Cerrahi uzmanı Dr. Necmi Kurt, Nöroloji uzmanı Dr. Ülkü Türk, Göz Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Kamil Doğan, KBB uzmanı Dr. Şeref Ünver, Psikiyatri uzmanı Dr. Ayşe Lale Cığsar. Rapor Baştabip Selami Albayrak’ın da imzasını taşıyor.
Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Şahin’in “kalıcı ve düzelmeyecek” hastalıkları olduğunu heyet raporuyla saptadıktan sonra, Şahin, bu kez prosedür gereği Adli Tıp Kurumu’na başvuruyor.

Bu da Adli Tıp’ın teşhisi

Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu da Şahin’in durumunu inceliyor ve 27.6.2003 tarihinde teşhisini şöyle koyuyor:
“Osman oğlu 1956 doğumlu İbrahim Şahin’de mevcut post kontüzyonel sendrom sonucu oluşmuş demans arızasının; T.C. Anayasası’nın 104/b maddesinde sözü geçen sürekli hastalık kapsamında olduğu oybirliği ile mütalaa olunur.”
Konulan teşhis, travmaya bağlı bunama-hafıza kaybı anlamına geliyor.
Bu teşhisin altında da şu doktorların imzası bulunuyor:
Kurul başkanı Uzman Dr. Nur Birgen, Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Op. Dr. M. Oktan Aktürk, Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Can Ö. Gökdoğan, Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Hayrünnisa Denktaş, İç Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Öztürk, Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Sema Umut. Rapor Adli Tıp Kurumu Başkanı uzman Dr. Keramettin Kurt imzasıyla Pendik Cumhuriyet Savcılığı’na, oradan da Adalet Bakanlığı eliyle Cumhurbaşkanlığı’na gönderiliyor.

Kayıp hafızayla dilekçe!

Kalıcı ve düzelme göstermez biçimde bunama-hafıza kaybı teşhisi konulan İbrahim Şahin, bu “hafızayla” Cumhurbaşkanlığı’na tarihsiz bir dilekçe yazıyor. Dilekçede durumunu, hafızasını kaybetmiş biri için çok iyi sayılabilecek ifadelerle anlatıyor ve affedilmesini talep ediyor. Şahin durumunu özetledikten sonra dilekçenin son paragrafında şöyle yazıyor:
“Sağlığımın sürekli bozukluğunu kanıtlayan raporlarım Pendik savcılığının 2002/218 D-İŞ sayılı dosyasında bulunmaktadır. Gerekirse bu raporların asılları mahallinden celp edilerek sürekli hastalığım sebebiyle kalan cezamın Zat-ı Alinizce Anayasamızın 104’ncü maddesi 2. fıkrası ve b bendi gereğince AFFEDİLMESİNE, emir ve müsaadelerinizi en derin saygılarımla arz ve istirham ederim.”

Sosyal hafıza yerinde

Cumhurbaşkanı Sezer, söz konusu rapor gerekçesiyle Şahin’in cezasını affediyor.
Şahin ise “kalıcı-düzelme göstermez” denilen kayıp hafızasıyla çalışmalarını sürdürüyor. Ergenekon soruşturmasında kendi ifadesine göre, istihbarat toplamayı sürdürüyor. Aktütün Karakolu’na saldırı yapılacağını “sosyal ortam”daki arkadaşlıkları vasıtasıyla MİT’e bildiriyor. DTP’deki Ermeni vatandaşlarımız hakkında bilgi topluyor.
Evinde silahlar, krokiler, suikast ve eylem planları çıkıyor. Krokiye göre, Gölbaşı’nda yapılan kazıda cephanelik bulunuyor.
Bu hafızayla, bu işleri nasıl yapıyor sorusu ise yanıtsız kalıyor!