T24 - TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi'nin (YİK) 2010 yılı ilk toplantısı İstanbul Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Ağırlıklı olarak son dönemde artan 'terör' olaylarının konuşulduğu toplantıdan önemli mesajlar çıktı.
Milliyet gazetesi Ekonomi Servisi Müdürü Murat Sabuncu'nun, YİK'ten izlenimlerini aktardığı yazısı şöyle:
TÜSİAD toplantısı. Yoğun bir katılım var. Öncesi ve sonrasında Türkiye’nin önde gelen işadamlarıyla konuşuyorum. Mustafa Koç’un ve Ümit Boyner’in konuşmalarını dinliyorum. Ana gündem maddesi artan terör. Sonra basına kapalı kısım. Bu bölüm biter bitmez telefonlar çalışıyor. Hem ben arıyorum perde arkasını öğrenmek için iki de telefon alıyorum. Perde arkasında önemli konuşmalar yapılmış. Ağırlığını Kürt konusunun oluşturduğu konuşmalarda hükümetin İsrail gerginliği de masaya yatırılmış. İsraille uzlaşmayı dile getirenlerden biri “hükümete yakın” olarak tanınan Boydak Grubu. Gelin size “kelime kelime içeride konuşulanları aktarayım:
En çarpıcı konuşmayı işadamı Sedat Aloğlu yaptı. Bir dönem DYP’den milletvekilliği de yapan İKV eski başkanı şunları söyledi:
“Yıllar önceydi. Kürt konusunu toplantılarda dile getirdiğimde bu konuyu tartışalım dediğimde beni Kürtçülükle suçladılar. Ben en milliyetçi insanlardan biriyim. Ama bazı gerçekleri görmek lazım. Ben Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu konuya el atmasından memnunum. Kendisi sabırlı ve sağduyulu bir kişi. O yüzden katkısının olumlu olacağını düşünüyorum. Bir de anlayamadığım bir şey var. ABD’yle bilgi paylaşımı deniyor ya bölgeden gelen saldırılar konusunda. Türkiye’ye iki saat ötedeki kamplar için niçin bizim ABD’nin katkısına bu kadar ihtiyacımız olsun? Bir de şunu söylemek istiyorum. Artık hoşlanmadığımız bir takım şeyleri duymaya alışmamız lazım.
Bakın birkaç tane sayayım:
1Çözüm aşamasında İmralı’nın görüşmelere katılması.
2Anayasa’ya “bu ülkeyi Türkler ve Kürtler kurdu” maddesinin eklenmesi tartışmaları.
3Bölgesel özerklik. Bunların kusulması lazım ki pislikler temizlensin. Kabullenilmesi zor olan konuşmalar yapılmalı.
Gül’ün adı öne çıkıyor
Bu konuda diğer konuşan isimler de önemli noktaları işaret ettiler. Mehmet Şuhubi, “Neden İspanya ve İngiltere’deki çözümlere bakılmıyor. AB ile bir şey olmuyor, bunu gördük. Yalnız bir ülkeyiz, dostumuz yok. Hükümetle muhalefet mutabakatı olmalı” dedi mesela.
Esin Güral, “Demokratik açılıma sivil toplum örgütleri olarak bizler sahip çıkmalıyız. Bunun için yol haritasını bizler hazırlayalım. Bu konuda yarın (bugün) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapılacak toplantı çok önemli” dedi.
Zeynep Silahtaroğlu. Kendisi önemli bir turizm grubunun yöneticisi. Etkilenmeye başladıklarını anlatıyor. “Terörün negatif etkilerini hemen görmeye başladık” diyor.
Aynur Bektaş “Doğu’ya hep beraber yatırıma gidelim” çağrısı yapıyor. Barajın yüzde 5’e düşmesi gerektiği gibi siyasi konuların da altını çiziyor.
Cem Boyner: Halkın diliyle konuşulmalı
Yıllardır Kürtlerle ilgili problemleri en cesaretle dile getiren isimdir Cem Boyner. Gerek işadamıyken gerek YDH’yı kurduğunda politikada. Dün o da söz aldı. İşte konuşması:
“Biliyor musunuz Kürtler 30 yıl boyunca hiç Türk demediler. Muhatap olarak hükümetleri gördükleri için TC deyimini kullandılar. Oysaki Türkler hep Kürt dediler. Kürtler sadece politikaları dikkate aldığı için savaş ve uyuşturucu baronları kazandı hep. İki halkın birbiriyle problemi yok. Taşeron işine hiç girmeyeceğim. Açık yaraya sinek konar. Ancak bugünkü Milliyet’teki rakamlar çok önemliydi. (Nedim Şener’in 26 yılın kanlı bilançosu haberi. Bu süreçte 42 bin insanın öldüğü yazıldı. MS) Bir de geçen gün Egemen Bağış’ın söyledikleri. Hani geçen gün ölenleri Türk-Kürt ayrımı yapmadan ölü sayısını toplu veren. Bu çok önemliydi. Artık halkın diliyle konuşmanın zamanı geldi, askerin ve hükümetin diliyle değil.”
Hükümete yakın gruptan İsrail çıkışı
Boydak ailesi. Kayseri merkezli Türkiye’nin mobilya ile başlayan lojistikten finansa hemen her alanda hızlı büyüyen devi. “Hükümete yakın” olarak tanımlanıyor. Ama bakın grubun en önemli ismi Mustafa Boydak neler söylüyor:
“Ekonomide büyüme var. İhracatın üç dört katı cari açığı da unutmamak lazım tabii. Yabancı yatırımlar azaldı. 20-22 milyar dolarlık yatırımları özledik. Dış ilişkilerde İsrail ile ilgili istenmeyen bir olay yaşandı. Benim de İsrail ile iş ilişkilerim var. Yıllardır sürdürüyorum. Bu ülke ile ilişkiler onarılmalı. Buna TÜSİAD öncülük yapsın.”
Boydak’ın bu konuşmasından sonra Mustafa Koç “yapıcı” tutumundan dolayı Boydak’ı kutladı ve iki ülkenin “demokratik laik yapısına” dikkat çekti.
Bu bölümde söz alan Erdal Aksoy “ dünyada en önemli lobi güçlerinden birinin Yunan-Rum lobisi olduğunu” hatırlatarak kimi durumlarda onlardan destek istenebileceğini belirtti.
Başbakan’dan randevu bekliyor
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner geçen hafta ABD’yi ziyaret etti. Bu ziyarette Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile de görüştü. Basına kapalı bölümde Boyner bu temaslarla ilgili bilgi verdi:
“Clinton ile görüşmeye giderken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan brifing aldım. Dönünce de orada gördüklerimi anlatmak için Başbakan’dan randevu istedim ama henüz gelmedi. Orada Clinton’a, “İsrail’in gemiye (Mavi Marmara MS) yaptığı saldırıdan dolayı özür dilemesi gerektiğini söyledim. Türkiye’nin İran konusundaki (BM’deki hayır oyu MS) tavrı yüzünden ABD’yi bu konuda çalışmaya çok hevesli görmedim. Türkiye’nin gittiği yön ve üslubu konusunda tereddütleri var. Bana ‘bu konularda halk ne düşünüyor STK’lar ne düşünüyor?’ soruları sordular.”
‘Bizim cemaatimiz toplumun tümüdür’
Ümit Boyner’in “kamuoyuna açık” konuşmasından beni en çarpan bölüm. Son dönemde Türkiye’de özellikle belli bir grubu tarif etmek için kullanılan kelimeye “yeni bir anlam” yüklediği satırlar oldu. Boyner aynen şöyle konuştu: “Bizim cemaatimiz toplumun tümüdür.”
Sözlük anlamı Arapça ‘topluluk” olan kelimeyi “tesadüfen kullanmadığına” eminim. Şunu da ekleyeyim bu konuyu “yakınlarındaki bir isimle de“ konuştum. Boyner ardından “Neden sadece ekonomi konuşmuyorsunuz?” diyenlere de önemli bir cevap verdi:
“Türkiye’de kamu dışı üretimin yüzde 65’ini bizim üyelerimiz gerçekleştirir. Kayıtlı istihdamın yüzde 50’si TÜSİAD şirketlerindedir. Enerji dışındaki ithalat ve ihracat hacminde üyelerimizin payı
yüzde 85’tir. Kurumlar vergisinin yüzde 90’ını üyelerimiz ödüyor.”