T24 - Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri hakkındaki yeni kanun tasarısı TBMM'ye gönderildi. Tasarıda köklü değişiklikler var. Anayasa değişikliğine ilişkin iptal istemleri sadece 'şekil' yönünden incelenebilecek. Böylece esasa ilişkin başvuruların önü kesilecek.
12 Eylül referandumuyla yapısı değiştirilen, 2 bölümden ve 17 üyeden oluşması düzenlenen Anayasa Mahkemesi’nin çalışma usullerine ilişkin hazırlanan kanun tasarısından, tartışma yaratacak düzenlemeler çıktı. Tasarı yasalaşırsa, bireysel başvuruları karara bağlama yetkisi tanınan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay dahil tüm yargı kararlarını iptal edebilecek, idari kararların yok sayılmasına hükmedebilecek.
Milliyet gazetesinden Gökçer Tahincioğlu imzalı habere göre, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın, mahkemenin personel politikası konusunda geniş yetkilerle donatıldığı tasarıda, mahkeme üyeleri hakkındaki soruşturmalarda telefon dinleme yetkisinin kullanılabileceği de belirtildi. Tasarıya göre, mahkeme üyelerinin göreve başlarken ettikleri yemine “etki ve kaygı altında karar vermeyeceği” ifadesi ekleniyor. TBMM’ye sevk edilen tasarıdaki önemli bazı düzenlemeler şöyle:
- Anayasa değişikliği uyarınca, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile Jandarma Genel Komutanı görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanacak.
- 12 yıllık görev süresini tamamlayan ancak emeklilik şartlarını taşımayan başkan ve üyelere gelir getirici faaliyette bulunmamak kaydıyla emekliye ayrılmadaki yaş ve hizmet süresine ilişkin asgari koşullara ulaşıncaya kadar son aylıklarının net tutarının üçte ikisi tazminat olarak mahkeme bütçesinden ödenecek.
Kurula dinleme yetkisi
- Üyelerin görevleri sırasında işledikleri suçlarda, yakalama ve tutuklama gibi koruma tedbirleri uygulanamayacak. Bu yetkiyi sadece Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu kullanabilecek.
- Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından, üyenin soruşturulması için oluşturulan soruşturma kurulu, CMK’daki telefon dinleme yetkisini kullanabilecek. Aynı yetki disiplin soruşturmalarında bile kullanılabilecek.
- Mahkeme iki bölüme ayrılacak. Bölümlerden biri bireysel başvuruları karara bağlayacak.
- Herkes, anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, AİHS, Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecek.
Yargı yolları tükenmiş olmalı
- İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ya da yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekecek.
- Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacak.
- Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamayacak. Bireysel başvuruyu ancak hakkı ihlal edilen yapabilecek.
- Yabancılar da Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili başvuru yapayacak.
- Mahkeme, ihlale konu mahkeme kararının veya idari işlemin iptaline karar verebilecek. Kararın iptali kendiliğinden ihlali kaldırmazsa yargılamanın yeniden yapılmasına hükmedilebilecek. Buna göre, Yargıtay ve Danıştay kararları dahil tüm mahkeme kararlarını iptal yetkisi Anayasa Mahkemesi’nde olacak.
- Mahkeme tazminat ödenmesi kararı verebilecek.
Başkan istediği ismi görevlendirecek
- Kararlar bağlayıcı olacak.
- Anayasa Mahkemesi’ne gitmeden AİHM’ye gidilemeyecek. Anayasa Mahkemesi’ne başvuru için de diğer hukuk yollarının tamamen bitmesi gerekecek.
- Anayasa Mahkemesi, gerekirse tutuklunun tahliyesine ve beraatine karar verebilecek. Bu karar üzerine yeni bir yargılama da yapılamayacak.
- Mahkemenin bütün idari kadrolarında çalışanların görevleri, yasa yürürlüğe girince sona erecek. Anayasa Mahkemesi Başkanı, bu kadrolardan istediklerine aynı isimleri görevlendirebilecek. Kalan kadrolara da dışarıdan atama yapılabilecek.
Tasarıya tepkiler
Mustafa Birden (Danıştay Başkanı): Böyle bir şey olamaz. Avrupa’nın hiçbir ülkesinde yok. Çok kötü sonuçlar doğurur. Düşünebiliyor musunuz, anayasa hükmü var ama onu da değiştirecekler. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı var, bu iptal edilecek. Çıkmasını düşünemem ama artık bir şey de söyleyemiyorum. Hukuk kurumu olarak böyle şeylerden son anda haberimiz oluyor. Yüzyıllardır devam eden hukuki düzenlemeler bir kalemde nasıl silinir aklım almıyor. İlk çıkacağı zaman söyledik, bunlar düşünülmüyor demişti ama demek böyle görünüp böyle şeyler yapılabiliyor. Umarım komisyonlarda tartışılıp bundan vazgeçilir. AİHM bile yargı kararını ortadan kaldıramıyor. Anayasa Mahkemesi soyut denetim yapan bir organdır. Hiçbir şekilde uygulama yapamaz. Yargıtay’ı, Danıştay’ı, adli yargıyı, idari yargıyı yok farz edip yapılması, çok yanlış şey olur.
Rıza Türmen (Eski AİHM Yargıcı): Eğer Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun konusu AİHM’ye gelebilecek insan hakları ihlalleri ise bu ihlaller ya mahkeme kararından ya idarenin tasarrufundan kaynaklanır. İhlalin kaynağı bakımından mahkeme kararlarının gösterilmesi yanlış değil ama iptal yetkisi farklı. AİHM, iptal edemez kararları. Yerel mahkemenin kararlarını iptal edip onun yerine karar vermez. AİHM’de olmayan bir yetki Anayasa Mahkemesi’ne tanınıyor. İptal yetkisi sadece anayasaya aykırı yasalarla ilgilidir.
Yeminden "Türk milleti" ve Türk evlatları çıkarıldı
Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi Yasası’nda önemli bir değişikliğe giderek, yemin metninde yer alan “Türk milleti” ve “Türk evlatları” ifadelerini çıkardı. TBMM Başkanlığı’na sunulan Anayasa Mahkemesi’nin yapısına ilişkin uyum yasa tasarısında, üyelerin göreve başlarken söylediği yemin metninde değişiklik yapıldı.
Daha önce üyeler göreve başlarken şu yemin metnini okuyordu: “Türk milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı koruyacağıma; görevimi doğruluk, tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde sadece vicdanımın emrine uyarak yapacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Üyeler bu kez şu yemini edecek: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı koruyacağıma; görevimi doğruluk, tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde, her türlü etki ve kaygıdan uzak olarak Anayasa’nın dayandığı temel ilkelere uygun hukuk anlayışı içinde, sadece vicdanımın emrine uyarak yerine getireceğime namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”