T24 - Anayasa Mahkemesi, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılması istemiyle açılan davayı esastan görüşmeye başladı. Anayasa Mahkemesi Heyeti, saat 09.30'da davayı görüşmek üzere toplandı.Anayasa’ya göre DTP’nin kapatılmasına karar verilebilmesi için Anayasa Mahkemesi’nin 11 asıl üyesinin en az 7’sinin oyu gerekecek.
Son iki yıl olacak mı?
Anayasa Mahkemesi, DTP ile ilgili kararını verirken Yargıtay Başsavcılığı’nın iddianamesi ile bağlı olacağı için iddianamenin verildiği tarihten sonraki olayları dikkate almayacak. Bu durumda çok tartışmalı olayların olduğu son 2 yılda yaşananlar bu davada dikkate alınmayacak.
Hazine yardımı kesilir mi?
DTP’ye, AKP’ye uygulanan Hazine yardımının kesilmesi cezasının uygulanması ise düşük ihtimal olarak görülüyor. Anayasa Mahkemesi’nin TKP davasında, ihtar kararlarına uymayan partilere Hazine yardımının kesilmesi cezası verileceğine ilişkin Siyasi Partiler Kanunu hükmünü iptal ederken ileri sürdüğü gerekçeler bu görüşün en önemli dayanağını oluşturuyor. Yüksek Mahkeme bu kararında “Devlet yardımı almayan siyasi partiler açısından bu cezanın infaz kabiliyetinin olmadığını” belirtmişti.
Kimlere yasak istendi?
Mahkeme, kapatma kararı vermesi halinde 8 milletvekilinin (DTP Eş Başkanı Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Osman Özçelik, İbrahim Binici, Selahattin Demirtaş, Sevahir Bayındır ve Fatma Kurtulan) de aralarında olduğu 219 parti üyesi hakkında da siyasi yasak verilip verilmeyeceğine karar verecek. Siyasi yasak istenenler arasında eski DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, DTP üyesi eski DEP’li milletvekilleri Leyla Zana, Mehmet Hatip Dicle, Selim Sadak, Sedat Yurttaş, Mahmut Alınak, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, eski DEHAP Genel BAşkanı Tuncer Bakırhan, DTP PM üyesi Orhan Miroğlu ile Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Ali Öcalan ve akrabası Seydi Ahmet Öcalan da var.
İddianamede ne dendi?
Yargıtay Başsavcılığı’nın iddianamesinde DTP’ye ağır suçlamalar yöneltmiş ve 141 ayrı eylemin DTP ile PKK ilişkisini gösterdiğini savunmuştu: “DTP, Öcalan’ın emirleri ile adı, kurucuları ve genel başkanı hatta eşbaşkanlık sistemi de dahil olmak üzere kuruldu. Bu da terör örgütü ve liderine ne derece bağlı olduklarını göstermektedir. DTP’lilerin şiddet eylemlerinde katılma, terör örgütü bildirilerini halka dağıtma, kırsala adam gönderme, PKK kamplarında eğitim alma, gösterdikleri liyakat gözetilerek milletvekili olma, PKK için halktan para toplama gibi eylemleri vardır. Ahmet Türk’ün ’PKK’ ya terörist örgüt diyemeyiz’ sözü en önemli kanıttır. Teröre terör diyemeyen ya teröristir ya da terör örgütünün görevlisidir.” İddianamede, AİHM’in Refah davasında Türkiye’yi haklı bulan kararı en önemli hukuki dayanaklardan birini oluşturdu.
Avrupa uyardı mı?
Kürt açılımına destek veren Avrupa’dan ise DTP’ye yönelik uyarılar yapıldı. Örneğin Ahmet Türk’ün yemek davetine katılan AB büyükelçileri “PKK’yı terör listesine aldığımız için partiniz de mesafe koymalı” uyarısı yaptı. CHP ve MHP’nin sert suçlamalar yönelttiği DTP’ye Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül de sık sık “terörle bağını kes” uyarıları yapıldı. Son olarak aralarında bazı DTP milletvekilleri ve belediye başkanlarının, PKK’nın 32 yıl önce kurulduğu Lice’nin Fis köyündeki evi ziyaret etmeleri eleştiri konusu oldu
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP'nin, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı” haline geldiği gerekçesiyle, “temelli kapatılması” istemiyle 16 Kasım 2007'de dava açmıştı.
Görevlendirilen raportörler, raporu tamamlayarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a teslim etmişti. Raporun, Anayasa Mahkemesi heyetini bağlayıcılığı bulunmuyor.
İddianamede, kapatma talebiyle birlikte milletvekilleri DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Osman Özçelik, İbrahim Binici, Selahattin Demirtaş, Sevahir Bayındır ve Fatma Kurtulan'ın da aralarında bulunduğu 221 parti üyesi hakkında Anayasa'nın 69/9 ve Siyasi Partiler Yasası'nın 95. maddeleri uyarınca, siyasi yasak getirilmesi isteniyor.
Başsavcılığın iddianamesinde, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline gelen ve Anayasa'nın 68. maddesinin dördüncü fıkrasına, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 78, 80, 81, 82. ve 90. maddelerine aykırı eylemlerde bulunduğu açıkça anlaşılan Demokratik Toplum Partisi'nin, Anayasa'nın 69. maddesinin altıncı fıkrası ile 2820 sayılı Yasa'nın 101/1-b ve 103. maddeleri gereğince temelli kapatılmasına” karar verilmesi istenmişti.
İddianamede, partinin kapatılmasına beyan ve faaliyetleri ile neden olan 221 kişinin, temelli kapatılmaya ilişkin kararın Resmi Gazete'de yayınlanmasından itibaren 5 yıl süreyle bir başka siyasi partinin kurucusu, yöneticisi, deneticisi ve üyesi olamayacaklarına karar verilmesi de talep edilmişti.
Bu arada, başka bir parti üyesi olan ve isim benzerliği nedeniyle listeye alınan Halil İmrek ile iddianamenin hazırlanmasından sonra ölen Fevzi Kara, siyasi yasak istemli listeden çıkarıldı. Böylece, siyasi yasak istenenlerin sayısı 221'den 219'a düştü.
Tedbir istemleri reddedilmişti
İddianamede ayrıca, “davalı partinin dava süresince yapılacak seçimlere katılamayacağına”, “dava tarihinde parti bünyesinde üye, yönetici, belediye başkanı ve milletvekili olarak görev alanların bir başka siyasi parti listesinden veya bağımsız olarak dava süresince seçimlere katılamayacağına”, “davalı partiye ödenebilecek hazine yardımlarının banka hesabında blokesine” ve “davalı partinin üye kayıtlarının durdurulmasına” karar verilmesi de istenmişti.
Anayasa Mahkemesi, 27 Aralık 2007'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesindeki 4 tedbir istemini “koşulları oluşmadığından” reddine karar vermişti.