T24 - AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan ve Anayasa teklifinin görüşüldüğü komisyonda toplantı gergin başladı. Komisyon Başkanı Burhan Kuzu ile Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç arasında tartışma çıktı.
AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu
başkanlığındaki komisyon, AKP milletvekillerince verilen "Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi"ni görüşmek üzere toplandı.
Teklifte,
Anayasa'nın 10, 20, 23, 41, 51, 53, 54, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129,
144, 145, 146, 147, 148, 149, 156, 157, 159. ve 166. maddelerinde
değişiklik öngörülüyor.
Teklifte, Anayasa'nın Geçici 15.
Maddesinin yürürlükten kaldırılması da yer alıyor. Hükümet adına Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in yer aldığı toplantıya
siyasi partilerin grup başkanvekillerinin yanı sıra bazı ihtisas
komisyonlarının başkanları ile Anayasa Komisyonu üyesi olmayan çok
sayıda milletvekili de katıldı. Çok sayıda basın mensubu da komisyon
çalışmalarını izliyor.
Kuzu'nun açıklamasıKuzu,
gündemdeki konunun, İstanbul Milletvekili, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 265 AKP'linin imzasını taşıyan 2/656
sayılı teklifin görüşülmesi olduğunu söyledi. Anayasa konusunda kısa
bir tarihçe bilgisi vermek istediğini belirten Kuzu, anayasaların çok
önemli temel metinler olduğunu ifade etti.
Burhan Kuzu, bir
kaç ülke hariç, dünyanın her ülkesinde Anayasa olduğunu dile getirerek,
Anayasa'nın Türkiye'de 150-200 yıldır tartışılan bir konu olduğunu
kaydetti.
'Geri kalmış ülkeler, her şeyi kurala bağlama metodunu benimsiyorlar'Kuzu,
"Gönlümüz isterdi ki bugün bu mesele bitmiş olsun ve biz bugün başka
bir konuyu gündeme alalım. Ama maalesef siyasi olarak çalkantılı
ülkelerde, bir noktaya kadar gelmesi, zaman içinde oluyor. Aynı
sıkıntıları Avrupa ülkelerinin de yaşadığını biliyoruz. Anayasalar her
şeyi tek başına çözecek metinler değil. 7 maddelik Amerikan
Anayasası... İngiltere'nin yazılı olarak hiç bir anayasası yok. Avrupa
ülkelerine de baktığımız zaman, daha çok kısa metin biçiminde. Maalesef
gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler, her şeyi kurala bağlama
metodunu benimsiyorlar. Öyle olunca da anayasaları çok kabarık oluyor
ve değişik yorumlara sebep oluyor, değişen şartlara da maalesef ayak
uyduramıyor. Bu elde değil" dedi.
Burhan Kuzu, "Ancak şöyle
bir usul de yok; 'anayasalarımızı o zaman biz de kısa yapalım da biz de
gelişelim.' Geliştiğimiz zaman kısa yazıyoruz. Yani arasında değişik
bir ilişki var. İnşallah Türkiye oraya doğru da gidecektir.
Tanzimat'tan bu tarafa doğru baktığımızda bildiğiniz gibi; 1876, 1921,
1924, 1961 ve 1982 anayasaları var. Bu metinler değişik tarihlerde
değişiklikler geçirmiş. Osmanlı'da toplum, 1876 Anayasasının herhangi
bir yerinde olmamıştır. Bir derleme de diyor ki 'O gün kıraathanelere
soruldu; 'bir anayasa hazırlanmış ne diyorsunuz?' Aldığımız cevaplardan
gördük ki tebaanın yüzde 80 küsuru, bu metnin bir avcılık nizamnamesi
olduğunu zannediyor. 'Kurtlar, kuşlar ne zaman avlanır, hangi mevsimde
gidilir...' Bu, bir anlamda toplumun dışında bir anayasa yapmanın,
sıkıntılarını gösteriyor. Zaten uygulama imkanı da bulamadı" diye
konuştu.
'2010 yılı Anayasa için geç bir tarih'TBMM
Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, Cumhuriyet döneminin anayasalarına, o
dönemin şartlarında bakmak gerektiğini söyleyerek, "Düşman gelmiş
Eskişehir'e, 'ya istiklal ya ölüm parolası atılmış ülkede', Meclis
anayasa hazırlıyor. Buna rağmen 1921 Anayasa'sı, milli egemenliği en
iyi şekilde vurgulayan metin olarak karşımıza çıkıyor" dedi.
1924
Anayasası'nın en milli ve darbe üzerine hazırlanmayan bir Anayasa
olduğunu belirten Kuzu, "Keşke 1961 Anayasasını hazırlayanlar, o metni
olduğu gibi alıp içindeki eksiklikleri tamamlasalardı" dedi. Burhan
Kuzu, 2010 yılının, bir anayasa için, bin yılı aşkın Türk siyasi
tarihinde geç bir tarih olduğunu kaydederek, "Bizden yıllar sonra
kurulmuş ABD anayasası için, 1787 diyorsunuz. Halbuki biz varken, ABD
diye bir toplum söz konusu değildi" diye konuştu.
1961
Anayasası'nın, Demokrat Parti'liler bir kenara bırakılarak hazırlandığı
için, 1982 Anayasasından çok daha iyi metin olmasına rağmen, yüzde 60
oyla kabul edildiğini ifade eden Kuzu, "Daha sonra, 'bu Anayasa Türk
toplumunun ihtiyacını karşılamadı', 'bol geldi' denildi, 'lüks' dendi.'
1982 Anayasası hazırlandığı zaman da ülkemizde 5 bin gencin öldüğü bir
tablo vardı üniversitelerde. Böylesine olağanüstü bir dönemde
hazırlanınca da ister istemez bu metinlere de yansıyor. 1982 Anayasası
yüzde 92 oyla kabul edilmiş olmasına rağmen, 1961 Anayasası'ndan çok
daha düzgün metinmiş gibi gözüküyor. O günün yetkilileri, bu anayasayı
referanduma sunarken, 'evet deyin, Türkiye'de terörün kökü kazınacak,
kefili benim' dediler. Bu millet de bu yüzden evet oyu verdi" diye
konuştu.
Kuzu, bu Anayasa değişikliğinin 17. değişiklik
olacağını ve bugüne kadar 90'a yakın maddenin değiştiğini söyledi.
Kuzu, "Önümüze gelen metin, en azından, devam etmeye çalıştığımız o
parçalı şekildeki anayasa değişikliği yöntemini devam ettirme usulünü
sürdürüyoruz. Bu metod, Anayasayı biraz daha yamalı bohçaya çeviriyor.
Zaten dili çok kötü olan Anayasa'yı, çok daha sıkıntıya sokabiliyor ama
birtakım ilerlemelere de sebep oluyor" dedi.
Atilla Kart: İade etme yetkisi yokUsul
konusunda söz alan Komisyon Üyesi ve CHP Konya Milletvekili Atilla
Kart, görüşme sürecinin anlayışlı ve hoşgörülü bir ortamda
götürülmesinin önemine işaret etti.
Kart, "Hiçbir istismara tenezzül edilmemesi gereğini belirtiyorum" dedi.
"Sürecin başından itibaren İçtüzük ihlalleri olduğunu" öne süren Kart, Komisyonun bu konuda karar vermesi gerektiğini söyledi.
İlk
teklifin eksilen imzalar nedeniyle geçersiz sayılıp sayılmayacağına
Komisyonun karar verebileceğini savunan Kart, "Komisyon Başbakanın
münferiden değerlendirme yapacağı bir konu olmaktan çıkmıştır. Artık
komisyonun iradesi devreye girmiştir. Komisyon gündemine hakimdir.
Komisyon yerine Komisyon Başkanı karar veremez" dedi.
Teklifin
geri çekilmesinin ancak bütün imzaların geri çekilmesiyle mümkün
olduğunu savunan Kart, Komisyonun bu konuda değerlendirme yaparak,
iradesini ortaya koyması gerektiğini kaydetti.
Kart,
mevcut durumda birinci teklifin halen geçerli olduğunu, bunun ikinci
teklifin görüşülmesi açısından bir ön mesele olduğunu belirterek, bu
konuda karar vermek gerektiğini söyledi.
Atilla Kart,
ikinci teklifin yeni bir teklif olduğunu ve halen geçerli olduğunu öne
sürdüğü birinci teklif ile birleştirilip birleştirilmeyeceği konusunun
tartışılmasını istedi.
Kart, iki teklif arasında ilgi bulunduğunu dolayısıyla birleştirme şartlarının mevcut olduğunu kaydetti.
Birinci
teklifin iade edildiğine ilişkin, Komisyon Başkanı kararı ile ilgili
TBMM Genel Kuruluna bilgi verildiğini anımsatan Kart, "Bize göre Genel
Kurulun bilgisine sunmuş olmakla birinci teklifin gündemde olduğunu siz
de komisyon başkanı olarak kabul etmiş durumdasınız. İki teklif
yönünden birleştirme şartlarının doğduğunu düşünüyoruz. Anayasa
Komisyonunun bu süreci değerlendirerek, takdirini ve yetkisini
kullanmasını istiyoruz" dedi.
Bugüne kadar bu konuda neler tartışıldı?Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu taşın altına elimizi koymadık, bedenimizi koyduk" dedi.
CHP
lideri Deniz Baykal, "Sen kimsin sen... Peygamberlere bile Allah fren
yapmış" diye konuştu. MHP lideri Devlet Bahçeli ise, "Cumhuriyet
tarihinde eşi görülmemiş rezalettir" ifadelerini kullandı.
Günlerdir
tartışıyorlar. Tartışmanın nedeni Anayasa paketi. O paket artık Anayasa
Komisyonu'nda. Ve tartışma artık komisyonun çatısı altında sürecek.
Sürecek çünkü hem AKP Meclis'ten geçirmekte kararlı, hem de muhalefet
eleştirilerinin ve iddialarının arkasında.
CHP, "Önce paketin imzalarının üç kere değiştirildiğini iddia etti, sonra teklif yok hükmündedir" dedi.
AKP
paketi, yeniledi, Meclis'e de yeniden sundu. Sundu ama CHP yeni bir
iddiayı gündeme taşıdı. İlk teklifin hala geçerli olduğu iddiası. Bu
nedenle de CHP ilk teklifin ikinci teklifle birlikte Anayasa
Komisyonu'nda görüşülmesi gerektiğini savunuyor.
AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç ise, "Uydurulmuş senaryolardır" dedi.
Bugüne
kadar gelen tartışmalar bunlar. Bugün de sürmesi beklenen tartışmalar.
Ama sadece bununla da kalması beklenmiyor. Bir de paketin içeriği var...
CHP ve MHP hemen her seferinde "Paketi dayatıyorlar, amaçları yargıyı kuşatmak " dedi.
MHP
kapılarını tamamen kapattı. CHP ise şart koydu, "Cumhurbaşkanı yargıyla
ilgili üç maddeyi referanduma sunacağını açıklasın diğer maddelerde
uzlaşma ararız " diyerek.
Ama AKP de buna karşı. Ve bir de
refarandum sınırı nedeniyle gözlerin çevrildiği BDP var. Onlar ise,
"Pazarlık yok " deselerde, ne yapacaklarını açıklamadı.