Dolar dün yarım gün açık piyasada üst üste rekorlar kırdı ve 3.1273 lirayla tarihi zirvesini gördü. Analistler yükselişin süreceğini belirtiyor.
Dolardaki bu hareket yarım gün açık olan piyasalarımızda borsayı ve faizleri de baskıladı. Borsa İstanbul yüzde 0.52 düşüşle 78 bin 332 puandan haftayı kapattı. Serbest piyasada ise dolar 3.1150 liradan günü tamamladı. Gelişmekte olan tüm ülke para birimleri dolar karşısında değer kaybetti, ancak Türk Lirası biraz daha önce çıktı. İşte tam bu yüzden gösterge tahvil faizlerimiz de dün yükseldi. 2 yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 9.28’e, 10 yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 10.09 ile çift haneye çıktı. Tahvil faizlerinin yükselmesi Hazine’nin borçlanma maliyetinin arttığının ve ekonomik sıkıntıların göstergesi.
Artış sebepleri ne?
Peki dolar neden bu kadar hızlı değer kazandı, Türk Lirası kaybetti? Hürriyet'ten Şebnem Turhan'ın haberine göre, tek bir cevap yok ama nedenlerin başında 2013 Mayıs ayından beri piyasaların gündeminden düşmeyen Amerikan Merkez Bankası (FED) geliyor. FED’in aralıkta faiz artırma olasılığı yüzde 78’e kadar yükseldi. Bu doların güçlenmesini sağlıyor ayrıca Türkiye’nin iç siyasetindeki gelişmeler de Türk Lirası’nı etkiliyor. Yeni anayasa ve başkanlık tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi, jeopolitik riskler ki sınırlarımızda süren savaşlar bunu besliyor Türk Lirası’nı zayıflatıyor. Kısacası, piyasalarda Türk Lirası aleyhine hareketler izleniyor bu nedenle kurda sert yükselişlere neden oluyor.
IşıkFX Başanalisti Gizmen Nalbantlı, dün ABD 10 yıllık faizlerinin yüzde 1.85’in üzerine çıkması ile dolar genel olarak bütün para birimleri karşısında değer kazandığını belirterek “İçeride riskler devam ediyor. ABD öncülüğündeki koalisyonkomutanının dün Suriye’deki Rakka operasyonunda YPG’nin de rol alacağını açıklamasının ardından kurda yukarı yönlü hareket hızlandı. Koalisyon güçlerinin Irak, Suriye ve Musul operasyonu jeopolitik riskleri artıyor” dedi. Dolarda opsiyonlar tarafında alışların 3.10-3.35 bölgesinde yoğunlaştığını kaydeden Nalbantlı şöyle devam etti: “3.05 bölgesinin altında bir hareket beklemiyorum.
3.00-3.10 bölgesindeki hareketin 3.10-3.20 bölgesine kayması muhtemel gözüküyor.”
"Merkez etkisi var"
Destek Menkul Araştırma Müdürü Murat Tufan doların sert yükselişi içerideki ve dışarıdaki gelişmelerin aynı anda gerçekleşmesinden kaynaklandığını belirterek “İçeride Merkez Bankası’nın yaptığı enflasyon raporu sunumunda son çeyrekte içeride yavaşlama beklentisinin ön plana çıkması, sadeleşmenin sonuna gelinse de hala faiz indirim alanlarının olduğu sinyali vermesi kurda hareketliliği artırdı” dedi. Tufan şöyle konuştu: “3.0900-3.1000 lira aralığı güçlü destek bölgesi. 3.1270 tekrar aşılırsa 3.1300-1.1400 aralığına doğru hareket olabilir.”
"Makul değil"
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan ise 2015 ve 2016 yıllarında doların Türk Lirası ve diğer para birimleri karşısındaki seyrini analiz ederek şöyle konuştu: “2015’te gerek Borsa İstanbul’da gerekse de Türk Lirası’nda gelişmekte olan ülke borsaları ve para birimleri karşısında negatif bir seyir izlemişti. 2016’nın ilk aylarında ise hem borsanın hem de TL’nin bu sefer pozitif ayrışmaya girdiğini ve aradaki negatif farkı kapatamasa da azalttığını görmüştük. Ancak yılın ikinci çeyreğindeki Başbakan değişimi ve yılın üçüncü çeyreğinin hemen başlarındaki darbe girişimi resmi tekrar terse çevirdi ve BIST ve TL yeniden sert bir negatif ayrışma sürecine girerek aradaki negatif farkın hızla artmasına neden oldu. 2016 yılında TL’nin dolar karşısındaki yüzde 7’ye yaklaşan değer kaybını enflasyon ve faiz farkları gerekçesiyle makulleştirme yaklaşımları olsa da, bu dönemde gelişmekte olan ülke para birimlerindeki değer kazançlarını göz önünde bulundurduğumuzda, TL’nin gelişmekte olan ülkeler için pozitif olan bir süreci değerlendiremediğini görüyoruz. Küresel ölçüdeki risk algısındaki düşüşten emsallerimiz kadar yararlanamadığımız görülmektedir.”
Trump tedirginliği
Alan Yatırım Kıdemli Analist Eda Önder Öztürk, “Güçlü dolar baskın karakter olmaya devam ederken, geçtiğimiz hafta hem yurt içinde hem de Avrupa’da Merkez Bankalarının almış olduğu aksiyonlarda görmüş olduk ki ABD Başkanlık seçimleri görülmeden merkez bankalarının yol haritalarında rota değişmeyecek. ABD başkanlık yarışının FED’i de etkilemesi bekleniyor. Cumhuriyetçi aday Trump’ın FED ile arası iyi değil. Clinton lehine oluşan atmosfer oluşsa da Trump’ın galip çıkma seçeneğini de göz ardı etmemek gerekli. Trump’ın olası başkanlığı bugüne dek finansal piyasalar için Brexit’ten sonrası en büyük risk olarak nitelendirildi.”