T24 - ''Amirallere suikast'' girişimi iddialarına ilişkin davada savcının bu davanın, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Poyrazköy'de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davayla birleştirilmesi istemi, oy çokluğuyla kabul edildi.
Beşiktaş'taki İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 9'u tutuklu 19 sanık hakkında açılan davanın üçüncü duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç'ın ''Amirallere suikast'' girişimi davasının, aynı mahkemede görülen Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin dava ile ''fiili ve hukuki irtibat olduğu gerekçesiyle'' birleştirilmesi istemi görüşüldü. İstemi değerlendiren mahkeme heyeti, ara kararında iki davanın birleştirilmesini oy çokluğuyla kabul etti.
Bu arada, savcı Saraç'ın, mahkeme heyetinden, tutuklu teğmenlerden Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü ve Sezgin Demirel'in tahliyesi talebi de oy birliğiyle kabul edildi.
'Amirallere suikast'
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ile dönemin donanma komutanı
şimdiki Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit’e yönelik suikast
iddiasıyla yürütülen soruşturma ilgili iddianamesi 30 Ocak 2010 tarihinde tamamlanmıştı.
Soruşturma 2009 Temmuz'unda, MİT ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen bir ihbar maili üzerine başlatılmıştı.
İhbarda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görevli bir grup rütbeli personelin, organize biçimde uyuşturucu ticareti yaptığı, uyuşturucu ve seks partileri düzenledikleri, Ergenekon örgütüne de yardımı yaptığı iddia edilmişti.
Bunun üzerine Gölcük ve İstanbul Bahçelievler’de operasyon başlatılmış, yapılan aramalarda TNT kalıpları ve iki amirale yönelik suikast planları bulunduğu öne sürülmüştü.
Yine iddialara göre ele geçirilen bir notta ‘Albay T.D.’den gelecek inceleme raporlarına göre ‘Metin’ ve ‘Uğur’ adlı komutanlara yapılacak operasyonun detayları ve tarihleri Levent Bektaş ve albay O.Y. üzerinden iletilecektir’ yazıyordu.
Notta adı geçen emekli Albay Bektaş Ergenekon kapsamında tutuklanmıştı. Çok sayıda muvazzaf subayın ifadesi alınmıştı. Bunlardan dokuzu tutuklanmıştı. İddianameyi Savcı Süleyman Pehlivan tamamlayarak mahkemeye teslim etmişti. İddianame 16 delil klasöründen oluşuyor. Dokuzu tutuklu 19 sanık ‘silahlı terör örgütü üyeliği, örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde bulundurmak’la suçlandı.
İddianamede sanıklara isnat edilen suç bölümünde ‘Ergenekon üyeliği’ yazmıyordu. Ancak sanıkların ‘Ergenekon sanıklarıyla bağlantıları yer alıyordu. Soruşturmada tutuklanmak istenen Deniz Yarbay Ali Tatar intihar etmişti.
28 Ocak 2010 tarihinde Radikal gazetesinde yer alan Poyrazköy iddianamesiyle ilgili haber şöyle:
'Korkunç planlar iddianamesi'
Poyrazköy iddianamesinde daha önce gündeme gelen ‘Kafes Eylem Planı’, Koç Müzesi’ne bomba konulması, yeraltından ve denizden bulunan mühimmatın da aralarında olduğu birçok konuyla ilgili bilgilere yer verildi. İhbar mektuplarının da aktarıldığı iddianamede, örgütün ortaya çıkan her plandan sonra ülkeyi kaosa sürüklemeyi amaçlayan yeni planlar yaptığı öne sürüldü. Kafes eylem planında azınlıklara karşı korkunç eylem planları yapıldığı, ada vapurlarına bomba koyacakları öne sürüldü. 300 sayfalık iddianameden önemli satırbaşları şöyle:
Müzeyi bozuk florasan kurtardı
Örgüt Koç Müzesi’ne bomba yerleştirdi. Amaç, müzenin kalabalık olduğu bir sırada patlamanın olmasıydı. Ancak eylem planı florasan lambanın bozulması nedeniyle gerçekleşemedi. Florasan lambayı değiştirmek isteyen bir görevli poşet içindeki patlaycı maddeleri fark etti. Durum Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na bildirildi.
Patlayıcılar imha edildi
Müze müdürünün anlatımına göre, Beykoz Sualtı Komutanlığı’ndan bir binbaşı ve bir astsubay geldi. Patlayıcı malzemeyi tutanak karşılığında teslim aldılar. İddianameye göre, askerin olayla ilgili soruşturma başlatılması bekleniyordu ancak soruşturma açılmadı. Mühimmatı imha eden ekibin cep telefonuyla çektiği görüntülerin silinmesi talimatını veren Deniz Binbaşı Bülent Başarkanoğlu hakkında da takipsizlik kararı verildi.
Koç Müzesi notu
Emekli Albay Levent Bektaş’tan elde edilen DVD’de gizlenmiş bir dosya içinde “C.G ile görüşme notları, Koç Müzesi’yle ilgili malzemeler yerine konulmak üzere operatöre ulaştırıldı. Müzenin ziyaretçilerini artıralım, okullarda tanıtım reklam ve organizasyon faaliyetleri yapılarak ziyaretçi yoğunluğunun en fazla olduğu zamanın belirlenmesini C. Bey söyleyecek” yazıyordu. DVD’deki “gundemlerim2.doc” isimli belge içerisinde ise “Koç Müzesi’nde ziyaretçi patlaması olmalı : ) sıkıntı çıkmasın Bşk takip ediyor” ifadesi yer aldı.
Diğer kol dışarıda
İstanbul Emniyeti’ne bir deniz subayı tarafından gönderildiği anlaşılan 23 Mayıs 2009 tarihli elektronik postada “
“Poyrazköy’de bulduğunuz mühimmat Deniz Kuvvetleri içinde sıkıntı oluşturdu. Sıkıntının nedeni bunların polisçe bulunması bazı planların deşifre olmasıydı. (...) sizler bu kazıları sonrası bu yapının sadece bir koluna ulaştınız. Ancak bu yapının diğer kolu hâlâ dışarıda rahatlıkla dolaşmaktadır... En güvendikleri yer olan Poyrazköy’e gömdükleri mühimmatın bulunmasının ardından panik halinde ellerindeki malzemeleri denize attılar” denildi.
Ermeniler hedefteydi
‘Kafes Eylem Planı’ kapsamında Ermeni vatandaşların tehdit edildiği belirtilerek, ‘Son bir muhtıradır yenisi tekrarlanmayacaktır’ diye biten tehdit mektubun Kasımpaşa Postanesi’nden Ermeni kiliselerine, okullarına, tehdit içerikli mektuplar gönderildi. Postanede güvenlik kamerası yoktu.
Subayı susturma planı
Bektaş’da ele geçen ‘Gündemlerim2.doc’ adlı dört sayfalık belgede, “Belgütay Varımlı (Kadıköy’deki evinin balkonundan atlayarak intihar eden eski Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı emekli Albay) ile konuşmasının içeriğini değiştirmesi için görüşelim. Paşayı rahat bırakmasın.”
Dursun Çiçek’le ilgili ihbar
‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın altında imzası olduğu iddia edilen Deniz Albay Dursun Çiçek hakkında 29 Haziran 2009 tarihinde yapılan bir ihbar e-maili de yer aldı. Bu İhbarda “... DHKP-C mensubu olan, Türk soluyla irtibatlı olan Dursun albay ile faaliyet gösteren Deniz Albay D. S. da aynı ekiptenir.”
Bektaş’ta ele geçirilen DVD’deki harita.png isimli dosyada illerin ‘imanlı - imansız’ olarak sınıflandırıldığı belirtiliyor. Buna göre haritanın lejandına göre yeşil renkle boyanan iller, imanlı iller. Kırmızı renge boyananlar, imanlı olmayan iller. Mor renkli iller, topluluk olan, sarı renkliler ise topluluk olmayan iller.
Yeni eylem planları
İddianamede örgütün gerçekleştirmeyi planladığı eylemlerle ilgili şu değerlendirme yapıldı: “Örgütün tüm bu eylemleri gerçekleştirme konusundaki nihai amacının, yasama ve yürütme organını ortadan kaldırarak yönetimi ele geçirmek için ülkede darbe zemini oluşturmak ve hedefledikleri darbenin bir an evvel gerçekleştirilmesini sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle örgütün benzer eylemlerinden asla vazgeçmediği, deşifre olan her eylem planından sonra yeni eylem planları hazırlayarak uygulmaya koyduğu, soruşturma kapsamında yukarıda sırası ile anlatılan tüm bu eylem planları deşifre edilip failleri yakalandıktan sonra, örgütün dışarıda kalan uzantılarına yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında, örgütün bu ve benzer eylem planlarından vazgeçmediği, ülkede darbe zemini oluşturmak amacıyla yeni ve daha tehlikeli eylem planlarını hazırladığı anlaşılmaktadır.”
Temini zor mühimmat
İddianamede, ele geçirilen mühimmatla ilgili “Örgüt mensuplarının temini oldukça zor olan ve tek kullanımlık mühimmat olan boş LAW roketlerini eğitim amacıyla kullanmak üzere sakladıkları kanaatine varılmıştır. Yapılan incelemeye göre, mühimmatın sağlam ve çalışır vaziyette olduğu, fabrikasyon olarak askeri amaçlar doğrultusunda kullanılmak üzere üretilen, temini kolaylıkla mümkün olmayan mühimmattan olduğu belirlenmiştir” denildi.
Numaralar verilmedi
Ergenekon iddianamelerinde en çok eleştirilen konulardan biri de sanıkların cep telefonlarında, bilgisayarlarında, fihristlerinde kayıtlı telefon numaralarının iddianameye girmesiydi. Bu kez fihristler iddianameye konulmadı. Telefon numaraları, alan kodu ve ilk üç rakamının ardından nokta nokta olarak belirtildi.
‘Kafes’te amaç kaos
İddianamede, Rahip Santoro, Hrant Dink cinayetleri ve Malatya Zirve Yayınevi katliamınndan ‘oprasyon’ diye söz edilen Mart 2009 tarihli ‘Kafes Operasyonu Eylem Planı’yla ilgili değerlendirme şöyle:
“Ergenekon Terör Örgütünün İstanbul ve İzmir gibi gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları illerde, gayrimüslimlerin çoğunlukta olduğu Adalar bölgesindeki çeşitli mahallerde bomba patlatılması, azınlık haklarını hararetle savunma konusunda ön plana çıkmış kişi / kişilere suikast düzenlenmesi, AGOS Gazetesi civarı gibi belirlenen yerlere ses bombaları konması, birçok yere şüpheli paket bırakılıp ihbar edilerek güvenlik güçlerinin meşgul edilmesi, Adalar’a vapur seferi düzenlenen iskelelerde bombalı eylemler düzenlenmesi, gayrimüslimlere ait mezarlıklara yönelik olarak sansasyonel eylemler yapılması , tanınmış gayrimüslim işadamı ve sanatçılardan belirlenen bir ya da birkaçının kaçırılması, gayrimüslim nüfusun yoğun bulunduğu bölgelerde sık aralıklarla araç, ev ve işyerlerinin kundaklanması , icra edilen sabotaj, adam kaçırma, suikast eylemlerin belirlenen irticai örgütler adına üstlenilmesi’ şeklinde saydığı eylemlerle Türkiye ‘de yaşayan gayrimüslimlerin can ve mal güvenliklerinin tehlikede olduğu imajını yayarak mevcut Hükümet üzerinde iç ve dış toplumun baskısını artırmayı, kamuoyunu meşgul ederek Ergenekon davası başta olmak üzere gündemi değiştirmeyi (Kafes Eylem Planı, VAZİFE başlıklı madde ) amaçladığı anlaşılmaktadır.