DekaBank baş iktisatçısı Ulrich Kater Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) faiz kararını, astronot Neil Armstrong'un aya ayak bastığında söylediği cümleden esinlenerek, “Fed için küçük, finans sistemi için büyük bir adım” olarak tanımladı. Fed kararını Amerikan uzaycılığının büyük başarısıyla kıyaslamak mümkün olmasa da para politikasındaki değişikliğin çığır açıcı olduğu söylenebilir. Kater iddialı bir ilave daha yaparak, Fed'in reeskont haddini cüzi de olsa arttırmasının, 2008 yılında patlak veren finans ve bankacılık krizinin sembolik olarak ‘uğurlanması' anlamına geldiğini belirtti.
Şimdi Fed'in ana faiz oranını önümüzdeki yıl hangi hızla arttırmaya devam edeceği merak konusu oldu. Alman bankalarından Commerzbank, Amerikan Merkez Bankası'nın faiz oranını üç adımda yüzde 1,25'e çıkaracağını tahmin ediyor.
Euro Bölgesi'nde ana faiz oranı yüzde 0,05'te tutuluyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB) aralık ayında reeskont haddini sıfıra indirmese de tahvil alım programını 2017 yılının mart ayına kadar uzatmakla para politikasını daha da gevşetmiş oldu.
Faiz makası açılıyor
Böylece tarihte ilk kez Avrupa ve Amerikan merkez bankaları farklı para politikalarında karar kılmış oluyor. Bremen Eyalet Bankası analiz bölümü başkanı Folker Hellmeyer faiz makasının faturasının Euro'ya çıkabileceğine şöyle dikkat çekti:
“Avrupa ve Amerikan merkez bankası faizleri arasındaki fark büyüdükçe Euro üzerindeki baskı artacaktır.”
Hellmeyer, sermayenin düşük faiz bölgesinden kaçacağı ve Euro'yu cazip olmaktan çıkaracağı, görüşünde.
2014 ilkbaharında 1 Dolar 40 Sent üzerinden işlem gören Euro'nun kuru 1,08 Dolara kadar düştü. Genel beklenti, Dolar – Euro paritesine 2016'da ulaşılacağı, şeklinde. Hatta Dolar'ın Avrupa para birimini geçmesi de sürpriz olmayacak.
AMB sessiz mi kalacak?
Folker Hellmeyer dış ticaret dengesi açısından kur farkının erimesinin ABD'nin işine gelmeyeceğini hatırlatırken şunları söyledi: “Euro'nun hissedilir derecede değer kaybetmesi, ya da Dolar'ın aşırı değer kazanması ihracat gücünü kaybeden ABD açısından arzulanabilir bir durum olmaz.”
Bu sözler Avrupa Merkez Bankası'nın daha gevşek para politikası izleme şansının azaldığı anlamına geliyor.
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği Başkanı Martin Wansleben “Umarın AMB para politikasını gözden geçirir. Fed'in faiz kararı Avrupa Merkez Bankası'nın son aylardaki aşırı faal para politikasını yeniden değerlendirmesine yardımcı olabilir. Ucuz krediler Avrupa'daki şirketlerin yatırım yapmasına yetmiyor. Özel sektörün asıl ekonomi politikalarının gözden geçirilmesine ihtiyacı var”, dedi.
Ucuz para politikası etkisiz kaldı
Bremen Eyalet Bankası'nın analiz bölümü başkanı Folker Hellmeyer de ucuz para miktarını arttırıcı tedbirlerle kredi hacmini büyütme hedefine varılamadığını belirtti. Hellmeyer Euro'nun ucuzlatılmasının ise başarıldığını ve bu sayede Euro Bölgesi ekonomisinin canlanmaya başladığını ifade etti.
Ucuz Euro sadece ekonomik avantaj sağlamıyor. Alman özel sektörü ekonomik araştırmalar enstitüsünün başkanı Michael Hüther DW'nin sorusu üzerine, “Euro'nun devalüe olması, ithal edilen hammaddenin pahalanması anlamına gelir. Bölge ülkelerinin rekabet gücü arttığı için Avrupa'nın ucuz Euro'ya ihtiyacı kalmadı”, dedi.
Geriye bir tek ‘düşük enflasyon' tezi kalıyor. Para Birliği'nin kasım ayı enflasyon oranı yüzde 0,2 oldu. AMB istikrarlı büyüme için yüzde 2'lik enflasyon oranını hedefliyor. Merkez bankası başkanı Mario Draghi Euro Bölgesi'nin deflasyona sürüklenmesinden endişe ettiği için tehlikeyi ucuz krediyle savuşturmaya çalışıyor.
Avrupa'da faizler hemen artmaz
Ancak enflasyon cephesinden de ‘tehlikenin aşılmakta olduğuna' dair sinyaller geliyor. Bremen Eyalet Bankası ve Kiel'deki Dünya Ekonomisi Araştırma Enstitüsü'nün tahminlerine göre 2016 yılında enflasyon artacak. Folker Hellmeyer, AMB'nin yüzde iki hedefine yaklaşabileceğini belirtirken, “2016 yılında merkez bankasının radikal kararlar alacağını sanmıyoruz. 2017'ye doğru ise faiz artırımı AMB'nin gündemine gelebilir. Faizlerin arttırılması merkez bankasının 2017 ajandasında yerini alır”, dedi.