Spor

Altın musluklu odada rahat uyudunuz mu?

Sizin beğenmediğiniz o odalarda arkadaşlarınız uyudular. Peki siz o geçtiğiniz odada rahat rahat yattınız mı?

05 Eylül 2010 03:00




Sizin beğenmediğiniz o odalarda arkadaşlarınız uyudular. Peki siz o geçtiğiniz odada rahat rahat yattınız mı?

Sizin beğenmediğiniz o odalarda arkadaşlarınız uyudular. Peki siz o geçtiğiniz odada rahat rahat yattınız mı? Aferin sana Arda, sinemadan sonra cumhurbaşkanının odasını da kapattın.

Kötü günde herkes yazar. Pembe bulutların üzerinde gezerken çuvaldızı kalçana batırırsan kendine gelirsin.

Gazetecilikte haber sana bazen gelir, çok zaman sen gidersin. Daha da önemlisi gezersen, yaşarsan gazetecilik yaparsın.

Astana’da gece saat 24.00... Burada yaşayan arkadaş grubu ile geziyoruz. Rixos Oteli’nde kalan iki iş adamı arkadaşı da otelden alıp, gece kulübüne gideceğiz.


Yangın yapıyorlar

Kulübe gittik. Kulübün adı Chocolate. Sohbet başladı. Daha kafadan otelden aldığımız arkadaşlar enteresan şeyler söylemeye başladılar. Futbolcuların bazıları yataklarını ve odalarını beğenmemişler. Bir kısmı hiç ses çıkartamamış. Emre Belözoğlu, yatıştırıcı havalarda olaya iyi niyetle bakan davranışlar içine girmiş. Ama Tuncay ile özellikle Arda yangın yapmışlar. Arda, kesinlikle böyle bir odada kalmayacağını ve kendisine yeni oda verilmesini istemiş. Otel yönetimi çok zor duruma düşmüş ve mecbur olmuşlar cumhurbaşkanının kaldığı odayı açmaya. Arda ile Tuncay bu süit daireye yerleşmişler. Şimdi bu olaya değişik açılardan bir göz atalım.

Ey Tuncay ile Arda, siz bu milli takımda önde gelen ve örnek olacak iki isimsiniz. Yıllarca üst düzey
takımlarda oynadınız. Milli takıma ilk defa gelen oyuncular da var. Sizin beğenmediğiniz o odalarda arkadaşlarınız uyudular. Peki siz geçtiğiniz o süit odada rahat yattınız mı? (Aferin sana Arda, sinemadan sonra cumhurbaşkanının odasını da kapattın.)

Bu olaydan teknik direktör ve yardımcı antrenörlerin haberi olmadı.

İşin daha da enteresan tarafı, bizim Atilla Türker’e bu haberi söyledim. O da futbol federasyonu başkanına durumu iletti. Ama, federasyon başkanının olaydan haberi yoktu.


Hiddink ortada kaldı

“Türkiye Futbol Federasyonu otoritesini kaybetti, etkinliğini kaybetti” demeye başladım. Bunu takriben bir senedir söylüyorum. Federasyon daha kendi milli takımına hakim değil. Bu işin bir tarafı. İsterseniz bir de arka bahçeye geçelim. Milli takım stada geliyor. Soyunma odasına girecek, sinirlenmemesi lazım, sakin olması lazım, yalnız maçı düşünmesi lazım. O da ne? Bir anda Kazak polisi ay yıldızlı futbolcuları itip kakmaya, üzerlerini aramaya başlıyor. Araya, Hiddink giriyor. Eliyle, koluyla hareket edip tarafları ayırıyor. Peki soruyorum size? Kazak polisi Hiddink’e bir tane geçirse ne olur? Tam rezillik. Sonra o polisin anasını ağlatırlar ama benim milli takımım rezil olduktan sonra ağlatsalar ne olur.


Musluklar altından

Milli futbolcuların Kazakistan’da kaldığı Rixos President Astana Oteli’nde her türlü konfor düşünülmüş. Ancak, Tuncay ve Arda’nın konakladığı Cumhurbaşkanı suitinde ise lüks sınır tanımıyor. Bu odalarda musluklar, hatta çöp tenekesi bile altından yapılmış. 


Ne yaptıklarını bilmiyorlar

Kazakistan maçı bitiyor, basın toplantısı var. Ben o toplantıların olduğu soyunma odası koridorlarına iniyorum. Şöyle bir etrafı gözlemliyorum. Yaşanan olaylar tam arabesk, amatör ve Arap işi. Futbolcuyu kolundan tutan röportaja götürüyor, eline mikrofon alan röportaj yapıyor, bazı gazeteciler elinde teyp, futbolcularla sohbet ediyor. Aynı Futbol federasyonu, Türkiye’deki maç yayınlarında yeni yeni görevler icat ediyor, ayrıcalıklar tanıyor, yeni yeni yetkili adamlar çıkartıyor. Onlar da neyin ne olduğunu henüz bilmiyorlar. Federasyon da ne yaptığının farkında değil. Türkiye’de yarın bir gün stadın bilmem ne kadar uzağında röportaj yapmaya ya da haber almaya kalkan bir gazeteciye ne yapılır bilemiyorum.


Türkiye Futbol Federasyonu kötü gitmeye başladı


FUTBOL Federasyonu’nu şu anda kim idare ediyor? Kulüpler mi, futbol federasyonu mu? Haluk Ulusoy, Güney Kore’ye uçakları doldurup götürdüğünde en ağır şekilde eleştirmiştik haklı olarak. Hatta o gidenlerin içinde sonradan Spor Bakanı olan Murat Başesgioğlu ve çocukları da vardı.


Oy avcılığı

Yıllar geçti, ne değişti? Hiçbir şey. Aynı gezi bu kez Amerika’ya yapıldı. Bakıyorum Kazakistan’a, Astana’ya da yapılıyor. Hiç kimseyi şartlı eleştirmedim. Ama bu futbol federasyonu kötü gitmeye başladı. Böyle giderlerse, giderler. Ne yaparlarsa kalırlar? Oy avcılığı ve bazı kulüp başkanlarına şirin gözükerek.


Fransız oldular

Futbol federasyonu bir otoritedir. Futbolun başıdır. Kulüp başkanlarının emrine girmeye ihtiyacı yoktur. Türkiye’de futbolu, futbol federasyonu idare eder. Kulüpler değil. Futbol federasyonu başkanı, başkanlığının yetkilerini ve sınırlarını, kulüp başkanları, başkanlıklarının yetkilerini, sınırlarını ve hadlerini iyi bilmek zorundadırlar. Maalesef federasyonlarımız ve kulüplerimiz yabancı teknik direktörlerle çalışırken onları çözemezler. Onlar otele, yatağa, çarşafa, ayakkabıya bakmazlar. Kendi işlerine bakarlar. Fransız olurlar. Ama bakıyorum, bizim futbol federasyonu da Fransız’dan daha Fransız.

Milli takımlarda veya kulüp takımlarında menajerlik sistemi vardır. O zaman yetkiler nasıl olur? İşte bütün hikaye burada.

NOT: Yukarıda yazdıklarım idari. Ersun Yanal, Guus Hiddink teknik konularını ileriki günlerde yazarım.


(Erman Toroğlu, 5 Eylül 2010, Hürriyet gazetesi)