Dünya
Deutsche Welle

Almanya'yı karıştıran hamilelik

Berlin’de 65 yaşındaki bir kadının yapay döllenmeyle dördüzlere hamile kalması pek çok tartışmaya yol açtı. Kadın, doktorların hamileliği sonlandırması tavsiyesini ise reddediyor.

16 Nisan 2015 19:11


65 yaşındaki kadının hamile kalması için kullanılan tıbbi prosedür Almanya'da yasak. Partneri olmayan kadın, uygulamayı yurt dışında yaptırdı. Ancak ihtiyacı olan tek şey sperm değildi. Kendi vücudu artık yumurta hücreleri üretemediği için aynı zamanda başka bir kadından yumurta bağışına da ihtiyacı vardı.

Frankfurt Üniversitesi'nden çocuk doğumu profesörü Frank Louwen, “Tıbbın bu tür hamillikleri mümkün kılması beni çok endişelendiriyor“ dedi.

Louwen, "Sonuçta burada çocuk yaratılmasından bahsediyoruz. Ve bu muhteşem olay bir yarışmaya dönüştürülüyor: Kim en yaşlı anne olacak? Bu korkunç bir şey” şeklinde konuştu.

Almanya'da yapay döllenme sadece yumurta hücresi bebeği taşıyacak kadından geldiği zaman mümkün. Avrupa genelinde yapay döllenmeye ilişkin farklı yasal uygulamalar mevcut. Basında çıkan haberlere göre, 65 yaşındaki kadın bu tedavi için Doğu Avrupa'da bir ülkeye gitti.

13 çocuk annesi kadının, yedi de torunu var.

Tehlikeler neler?

WDR 5 radyo kanalında yayınlanan Tagesgespräch adlı tartışma programında da bu konu ele alındı. Programa katılan dinleyicilerin en çok dile getirdiği itiraz konusu böyle bir hamileliğin güvenliğiydi. Normalde dördüzlere hamile olmak tüm anneler için ciddi komplikasyonlara yol açabilir. 65 yaşındaki bir kadın için ise yaşamı tehdit edici olabilir.

Bu hamileliği çok etik bulmayanlar başka bir konuya daha dikkat çekiyor. Bochum Üniversitesi'nden Jochen Vollmann, “Sosyal ebeveynleriyle çok mutlu bir şekilde büyüyen çocuklar bile sonunda genetik ebeveynleriyle iletişim kurma gibi çok insani bir ihtiyaç geliştiriyor. Bu istek ortaya çıkınca, yurt dışından yapay döllenme de dâhil bu insana gerçek ebeveynlerinin kim olduğunun söylenmesi mümkün olmalı” dedi.

Peki, yapay döllenme yoluyla hamile kalmak isteye kadınlara bir yaş sınırı getirilmeli mi? Vollmann bu soruya “Hayır” yanıtı veriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ancak dâhil olan taraflar eylemlerinin ahlaki yansımalarını tam olarak düşünmeli. Ve çocuğun esenliği tüm düşüncelerin merkezinde olmalı.”

Gabriel Borrud

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle