Gürsel Köksal bildiriyor... “Dış politikanın mimarı, dışişlerinin başında”
Alman gazeteleri Türkiye'deki hükümet değişikliğine, genellikle yeni Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu öne çıkararak geniş yer verdi. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un (FAZ) “Baş, şef oldu” (Der Kopf ist Chef geworden) başlıklı haberde Davutoğlu'nun 2002'den bu yana Türk dış politikasının çerçevesini çizdiği ve kararlara katıldığı vurgulandı.
Yeni Bakan'ın daha önce danışman olarak belirlediği politikaları devam ettireceğine dikkat çekildikten sonra bu politikaların “yeni Osmanlıcı” olarak tanımlandığı kaydedildi. Süddeutsche Zeitung'un “Türkiye'nin arka plandaki beyni şimdi dışişleri bakanı” (Die Graue Eminenz der Türkei ist jetz Aussenminister) başlıklı haberinde de Erdoğan'ın danışmanını bakan olarak hükümete aldığı vurgulandı. Her ikisi de tutucu Müslüman olarak tanınlaman Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Türkiye'nin Müslüman komşularına yönelik politikalarının, Avrupa politikası pahasına ilerlediği yolundaki eleştirilere dikkat çekilen yazıda, Davutoğlu'nun bunu “saçma” bulduğu ve “Ortadoğu'da etkimizi ne kadar arttırırsak, Avrupa Birliği'ndeki ağırlığımız da o kadar büyük olacak” dediği belirtildi.
Frankfurter Rundschau “Erdoğan yeni atılım umuyor” başlıklı haberinde, Başbakan'ın yerel seçim sonuçlarından ders çıkardığı, özellikle ekonomi politikalarında yeni düzenlemelerin hedeflendiği kaydedildi. Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül'e çok yakınlığı vurgulanan Ali Babacan'ın 2002-2007 yıllarında ekonomi politikalarında çok başarılı olduğu belirtildi ve bir çeşit “Süper bakanlık” olarak tanımlanan yeni görevinde IMF'yle görüşmeleri hızla ve başarıyla sonuçlandırması beklendiği kaydedildi.
Bülent Arınç'ın hükümete girmesi de “sürpriz” olarak değerlendirildi. Aynı gazetede yayınlanan “Diplomat ve startejist” başlıklı portre yazısında da yeni Dışişleri Bakanı Davutoğlu tanıtıldı. Yazıda, Hamas ve İranlı Mollalarla ilişkilerdeki “korkusuzluğu” yüzünden Batı dünyasında Davutoğlu'na karşı kuşkular olduğu belirtildi. Ekonomi gazetesi Handelsblatt'ın “Erdoğan kriz kabinesi kurdu” başlıklı haberinde ise ekonomi politikalarıyla ilgili hükümet değişikliğine ağırlık verildi. “Türkiye'de bir ekonomi ve maliye için bir 'süper bakan'ın hükümet partisini popülarite kaybından kurtarması bekleniyor” denildi.
Parti başkanı Cem Özdemir'in Türkiye ziyareti
Süddeutsche Zeitung, İstanbul muhabirinin Yeşiller partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir'in İstanbul ve Ankara'ya kısa bir süre önce yaptığı ziyaretle ilgili gözlemlerine geniş yer verdi. Özdemir'in parti başkanı olarak Türkiye'yi ilk kez ziyaret ettiğinin vurgulandığı haberde, bir soru üzerine „Obama ne kadar Kenyalıysa, kendisinin de o kadar Türk olduğu“nu söyleyen Alman misafirin „Bu ülkenin acil olarak olumlu katkılara ihtiyacı var“ dediği kaydedildi.
Kendisine eşlik eden eşi gazeteci Pia Castro, temasların ardından Türkiye'yle ilgili gözlemlerini „eskisinden daha da umutsuz“ olarak dile getirirken, Özdemir'in ise iyimser olduğu belirtildi. Şu anda „yeni bir cumhuriyetin doğumunun sancıları“nın gözlendiğini vurgulayan ve ardından „Bu ülkenin 10 yıl önceki halini bilenler, gelecekten umutlu olabilirler“ diyen Özdemir'in örnek olarak da Ermenistan'la ilişkiler, 1 Mayıs'la ilgili gelişmeler ve Kürtçe televizyon kanalının yayına girmesini örnek gösterdiği belirtildi.
„Milyonlarca euro tasarruf etmek zorundayız!“
Avrupa'nın en büyük medya grubu Bertelsmann'ın Başkanı Hartmut Ostrowski, ekonomik krizden etkinlendiklerini ve ilan gelirlerinin gerilediğini belirterek, işletme tarihinin en büyük tasarruf paketini yürürlüğe koyduklarını, hedeflerinin milyonlarca euro tasarruf etmek olduğunu söyledi. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un sorularını yanıtlayan Ostrowski, sinerji etkisinden yararlanmak amacıyla, bazı faaliyetlerde, aynı alandaki başkı şirketlerle işbirliğine gitmeyi düşündüklerini kaydetti. Geçen yıl başında grubun yönetim kurulu başkanlığını üstlenen ve 2009 yılında krize rağmen kendileri için kazançlı bir bilanço bekleyen Ostrowski, kriz gerekçesiyle devletin medya kuruluşlarına yardımda bulunmasına karşı olduğunu da açıkladı.
Almanya'daki komşuları işkenceci şeyhi istemiyor
Abu Dabi'de hanedan ailesinin üyelerinden, Veliaht Prens'in kardeşi Şeyh İsa bin Seyid el Nahyan'ın bir süre Münih yakınlarındaki Dietranmszell'deki „yazlığı“na gelmesi beklenmiyor. Süddeutsche Zeitung'da yayınlanan bir habere göre Şeyh El Nahyan'ın bir Afgan işadamına bizzat işkence yaparken gösteren video kayıtları, zaman zaman uzun süreyle kaldığı Almanya'daki çiftiğinin komşularının tepkisine yol açtı.
Gazete, hem işkenceci, hem de kurbanının Alman vatandaşı olmaması ve olayın Almanya'yla ilgisi olmayan bir yerde gerçekleşmesi nedeniyle şeyhin hakkında Almanya'da bir ceza soruşturmasının açılmasının mümkün olmadığını, ancak Almanya'daki komşularınca orada görülmek istenmediğini duyurdu. Bu arada Avrupa Birliği ve Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın da devreye girip, Abu Dabi hükümetine bu konuyla ilgili ne gibi bir adli takip yapıldığını soracağı belirtildi. Abu Dabi, kısa bir süre önce Alman otomobil devi Daimler'e ortak olduğu için, gelişmeler iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri de etkiliyor.
[email protected]
Dogan Media International / Frankfurt
5 Mayıs 2009
30 Nisan 2009
28 Nisan 2009
26 Nisan 2009
24 Nisan 2009
22 Nisan 2009
21 Nisan 2009
17 Nisan 2009
5 Nisan 2009
2 Nisan 2009
1 Nisan 2009
28 Mart 2009
26 Mart 2009
25 Mart 2009
24 Mart 2009
23 Mart 2009
21 Mart 2009
20 Mart 2009
18 Mart 2009
17 Mart 2009
12 Mart 2009
11 Mart 2009
10 Mart 2009
6 Mart 2009
5 Mart 2009
27 Şubat 2009
25 Şubat 2009
24 Şubat 2009
20 Şubat 2009
19 Şubat 2009
18 Şubat 2009
17 Şubat 2009