Gürsl Köksal bildiriyor...
“Seçmen Erdoğan'ı cezalandırdı!”
Alman gazeteleri, Türkiye'deki yerel seçimlerin sonuçlarıyla ilgili yayınları sürdürüyor. Bazı gazetelerin haber başlık ve altbaşlıkları şöyle: “Erdoğan'ı memnun etmeyen zafer / Türkiye'deki yerel seçimlerde hükümet partisi AKP kazandı ama, taban kaybetti (Frankfurter Allgemeine Zeitung), “Diyarbakır'dan istekler listesi / Kürtlerin siyasal eşitli talepleri artıyor (Frankfurter Allgemeine Zeitung), “Seçmenler, Erdoğan'ı cezalandırdı / Türk Başbakan hükümette değişikliğe gitmek istiyor. Analistler mali politikada çizgi değişikliği bekliyorlar” (Handelsblat), “Erdoğan'a uyarı / AKP, yerel seçimlerde hedefine ulaşamadı” (Süddeutsche Zeitung), “Erdoğan için gerileme / Türk Başbakanı'nın AKP'si yerel seçimlerde hedeflerin çok altında kaldı” (Frankfurter Rundschau), “Erdoğan seiçmlerde yanlış yaptı / Otokratik olarak hükümet eden Türk Başbakan'ın partisi belirgin ölçüde kayba uğradı” (Financial Times Deutchland), “AKP kayıplara rağmen öndü / Pürüzlü zafer / Türkiye'deki yerel seçimlerde Başbakan Erdoğan'ın hükümet partisi AKP en büyük güç oldu, ama büyük miktarda oy kaybına da uğradı” (Süddeutsche Zeitung), “Elektrikli süpürgelen Erdoğan'ın yenilgisini önleyemedi / Türk Başbakanı için uyarı: 2002'den bu yana AKP, seçmenlere tuhaf hediyelere rağmen, ilk kez oy kaybına uğradı. 7 yıllık Erdoğan'dan sonra hayal kırıklığı faktörünün çok büyük olduğu açık. Bu durumdan milliyetçi partiler karlı çıkabildiler.
“İslam Konferansı açmazda”
Frankfurter Allgemeine Zeitung, birinci ve ikinci sayfalardan geniş bir biçimde verdiği haberde, iki hafta önce Münih Başsavcılığı'nın Münih, Rheinland, Belçika ve Berlin'de, Milli Görüş (IGMG) ve Almanya İslam Toplumu'nun (IGM) üst düzey yöneticilerinin ev ve bürolarıyla, bu örgütlerin kontrolündeki bazı camilere baskın yapılarak, yürütülen soruşturmayla ilgili son gelişmeleri ele aldı. Yolsuzluk yaparak kamusal yardımlara el koymak, kara para yıkamak, sahte iflas gibi suçlardan haklarında soruşturma yürütülen kişilerin, Hamas'ın “törer birliklerine” para aktardığı ileri sürüldü.
Hem Milli Görüş Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü'nün, hem de IGM Başkanı İbrahim El Zayad'ın İslam Konferansı ya da Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi gibi çatı örgütlenmelerinde yer almalarına dikkat çekildi. Sosyal Demokrat Federal Milletvekili Lale Akgün'ün Oğuz Üçüncü ve İbrahim El Zayad'a yönelik soruşturmalar nedeniyle İslam Konferansı'ndan vazgeçilmesi çağrısına yer verildikten sonra şöyle devam edildi: “Tamam bu bir seçim kampanyası olarak görülebilir... SPD-Yeşiller koalisyon hükümeti Müslümanlara yönelmeyi ihmal etmişken, Schaeuble Islam Konferansı'yla başarılıydı. Çünkü birçok Müslüman'a kendilerine değer veriliyor duygusunu hissedebiliyordu. Ancak şimdi soru şu: İçişleri Bakanlığı hakkında soruşturma yürütülen bir Oğuz Üçüncü'nün İslam Konferansı'nda katılmasına göz yumabilir mi? Bakan, önde gelen üyeleri İsrail devletine karşı terör eylemleri için para aktaran örgütlerin temsilcileriyle görüşmelerde bulunabilir mi? Schaeuble için en basiti, Üçüncü'nün soruşturma süresince İslam Konferansı'na katılımının askıya alınması olacak.”
Hitler'in gazetelerinin yeniden basılıp, dağılması serbest
Almanya'da Ocak ayında başlayan, 1933-45 yıllarında, yani Hitler'in iktidarda olduğu dönemde, ülkede okunan gazetelerin tıpkı basımını yapıp, dağıtmayı esas alan ilginç yayın projesi, kendilerine karşı çıkan Bavyera Hükümeti'ne karşı ilk davayı kazandı. O dönem Hitler'in partisi NSDAP tarafından, bizzat kendisinin ya da diğer Nazi önde gelenlerinin çıkardığı gazetelerin telif haklarının savaştan sonra Bavyera Hükümeti'ne devredilmesine dayanarak, bazı gazetelerin tıpkıbasımları yasaklanarak, toplatılmıştı. Münih Bölge Mahkemesi, yayıncının tezini kabul ederek, her bir gazetenin telif hakkının basıldığı tarihten itibaren 70 yıl sonra ortadan kalkacağına karar verdi. Telif haklarının Hitler ve Goebels'in ölümünden sonraki 70 yıl boyunca kendilerinde olduğunu savunan (bu durumda 2015 yılına kadar) Bavyera Hükümeti, kararı temyiz edecek.
Britanyalı Yayıncı Peter McGee'nin benzerini daha önce 8 Avrupa ülkesinde gerçekleştirdiği ve başarılı olduğu dergi projesi, Almanya tarihinin en karanlık dönemi olan 1933-45 yıllarında okunan gazetelerin tıpkıbasımlarını, uzman tarihçilerin kılavuzluğunda belirlenen ve yorumlanan aşamalar esas alınarak, günümüz Alman toplumuna iletmeyi esas alıyor.
„Zeitungszeugen“ adıyla piyasaya sürülen haftalık dergi, tabloid 4 ya da 8 sayfalık kapak bölümüyle her sayı için ele alınan dönemden seçilmiş 2 ya da 3 gazetenin tıpkıbasımından ve yine o döneme ilişkin bir afişten oluşuyor. Kapak bölümünde sözkonusu döneme ilişkin uzmanlarca kaleme alınmış yazılar yer alıyor. Şimdiye kadar tıpkıbasımı yayınlanan gazetelerden bazıları şöyle:
Goebels'in sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu „Angriff“ gazetesi, Nazi partisi NSDAP'nin yayın organı „Völkische Beobachter gazetesi, yine NSDAP'nin yayın organı „National Zeitung“ gazetesi ve nazilerce kontrol edilen çok sayıda başka gazete. Proje kampasında komünistlerin ya da sosyal demokratların gazetelerinin (örneğin Kämpfer ve Vorwärts) bazı nüshaları da basıldı.
İlk sayısı 300.000 basılan ve kısa bir süre sonra tükenen „Zeitungszeugen“, ilk günden itibaren Almanya'nın Bayera eyalet hükümetinin direnciyle karşılaşmıştı. Hitler'e, Goebels'e, NSDAP'ye ait tüm yayınların telif haklarının sahibi olan Bavyera hükümeti (II. Dünya Savaşı'nın ardından, Amerikan işgal komutanlığı bu hakların takibini Bavyera hükümetine devretmişti), tıpkı „Mein Kampf“ta olduğu gibi, nazilere ait yayınların basımını „telif hakkı“ kendisinde olduğu gerekçesiyle önlüyor.
Bu hakkın takibini üstlenen eyalet maliye bakanlığı, „Zeitungszeugen“a karşı da aynı argümanla karşı çıkıyor. Hükümet, ayrıca sözkonusu gazetelerin tıpkı basımının aşırı sağcılar tarafından propaganda amacıyla kullanılabileceğini savunuyor. Nitekim, Almanya Musevileri Merkez Konseyi de bu görüşü destekliyor. Alman tarihinin bu döneminin öğrenilmesi için nefret saçan sözkonusu gazetelerin aynısının yayınlanmasının şart olmadığını savunanlar, isteyenlerin Almanya'daki çok sayıdaki kütüphanenin mikrofilm arşivlerinde bu gazetelere ulaşabileceğine işaret ediyorlar. Projeye devamda kararlı olan yayıncı ise hükümetin telif hakkı iddiasının mahkeme tarafından açıklığa kavuşturulması gerektiği görüşünde.
Propaganda iddiasına karşı ise Alman aşırı sağ kesimlerin sözkonusu materyallere zaten sahip olduğunu, burada halkın o dönemle ilgili bilgilendirilmesinin hedeflendiği tezi savunuluyor. Ayrıca, sözkonusu gazetelerin günümüz nazilerinin propaganda amaçlarına hizmet etmesinin mümkün olmadığını, onların güncel konuları işlediklerini savunanlar var. Yine aradan geçen 70 yılın ardından, Almanların artık o dönemin yayınlarının orijinal haliyle okuyacak olgunlukta olduğunu, yasakların geçmişle hesaplaşmayı olumsuz etkileyeceğini belirtenler de.
İlk sayıları internet portalı „ebay“da açık artırmaya sunulan dergiyi destekleyenler arasında Almanya eski cumhurbaşkanlarından Walter Scheel, Musevi kökenli ünlü Alman yazar Ralph Giordano gibi isimler yer alıyor. Dergiyi çıkaran ekipte Prof. Hans Mommsen, Prof. Wolfgang Benz, Prof. Peter Longerich gibi soykırımla ilgili önde gelen tarihçilerle, Dachau Toplama Kampı Anma Merkezi'nin uzun yıllar yöneticiliğini yapmış olan Barbara Distel gibi saygın isimler yer alıyor.
Yayıncı, Almanlara tarihlerinin karanlık döneminin gerçeğe yakın bir resmini, o dönemin saygın uzmanlarının kılavuzluğu eşliğinde sunmayı hedeflediğini ileri sürüyor. Bununla ilgili tartışmalar yoğunlaşarak sürüyor. Bu arada pazarlama açısından her yeni çıkan yayının karşılaştığı „tanınma“ sorunu ise halledilmiş durumda. Bir kez daha „Hitler satar“ tezi doğrulanmış oluyor.
gü[email protected] Dogan Media International / Frankfurt
31 Mart 200928 Mart 200926 Mart 200925 Mart 200924 Mart 200923 Mart 200921 Mart 200920 Mart 200918 Mart 200917 Mart 200912 Mart 200911 Mart 200910 Mart 20096 Mart 20095 Mart 200927 Şubat 200925 Şubat 200924 Şubat 200920 Şubat 200919 Şubat 200918 Şubat 200917 Şubat 2009