Dünya

Almanya'dan notlar...

18 Mart 2009 02:00

Gürsel Köksal bildiriyor...

>> Türkler sosyal demokrasiye hala güveniyor. Almanya’da yaşayan Türk kökenli göçmenlerin büyük çoğunluğu sosyal demokrasiye tek başına hükümet olma şansı vermekten yana. Berlin merkezli kamuoyu araştırma kuruluşu Data 4 U tarafından gerçekleştirilen ankete göre, bu pazar günü bir seçim olması halinde, Türklerin yüzde 55.5’i oylarını SPD’ye (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) vermeye hazır. 18 yaşından büyük, 2.999 kişiyi kapsayan telefon anketine dayandırılan tahminlere göre yüzde 23.3’le Yeşiller, Türklerin en çok güvendiği ikinci parti. Sol Parti’ye oy vermeye hazır olan Türklerin oranı da yüzde 9.3.

Soldaki tüm partilere yönelik Türk oyları, bu partilerin aktüel Almanya ortalamasının iki katını bulurken, Hıristiyan birlik partileri (CDU/CSU) ve liberaller (FDP) için durum bunun tam tersi. CDU/CSU’ya oyunu vermeyi düşünen Türklerin oranı yüzde 10.1’de (Almanya ortalamasının 3’te biri) kalırken, „oyumu FDP’ye veririm“ diyenlerin oranı ise yüzde 1’i bile bulmuyor ( yüzde 0.9). Yine aynı anket kapsamında Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, Almanya’daki Türkler arasında en güvenilen politikacı. Seçme hakkı olan Türklerin yüzde 25.1’i mümkün olsaydı Özdemir’i doğrudan Federal Şansölye seçmeye hazır. Özdemir’i yüzde 20.2’yle SPD’nin şansölye adayı, Dışişleri Bakanı Steinmeir, onu da yüzde 7.5’la görevdeki şansölye Merkel izliyor. Bilindiği gibi Almanya’daki Türk toplumunun Türkiye’deki siyasi partilerle ilgili tercihlerini konu alan araştırmalarda, muhafazakar ve İslamcı eğilimlerin ağırlıkta olduğunu gösteriyordu. Data 4 U'nun Sözcüsü Joachim Schulte, bu durumu Türklerin muhafazakar olmalarına rağmen SPD ve Yeşillerin entegrasyon sürecine yaklaşımlarını takdir etmelerinden kaynaklandığını belirtti.

>> Merkel, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine halen karşı. 7 Haziran’da gerçekleştirilecek Avrupa Parlamentosu seçimleriyle ilgili programın ve adayların belirlenmesi sürecinde Avrupa Birliği’nin genişlemesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Merkel başta olmak üzere Alman Hıristiyan demokratlarının önde gelen isimleri, Türkiye’nin AB’ne tam üyeliğine karşı olduklarını yinelediler. Bu arada Merkel ve ekibinin Türkiye’nin yanısıra, AB’ne tam üyeliği hedefleyen diğer Balkan ülkelerinin (Makedonya, Karadağ ve Arnavut) de bekletilmesinden yana olduğu, ancak bu arada Hırvatistan için istisna yapmaya hazır oldukları ortaya çıktı. Öte yandan Merkel, Alman Hıristiyan demokratlarının Bavyera kanadını oluşturan Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU), Avrupa seçimleri kampanyasında birliği ilgilendiren birçok konuda referanduma gidilmesi yolundaki hazırlıklara karşı çıktı. Merkel’in genel başkanı olduğu Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU), seçime blok olarak giren birlik partilerinin (CDU-CSU) ortak seçim progamında sözkonusu referandum taleplerinin yer almasını kabul etmeyecek.

>> Almanya’da aşırı sağ gençlik. Geçen haftaki16 ölümlü okul saldırısının ardından Alman gençliğiyle ilgili tartışmalar yoğunlaşıyor. Bilgisayar ve internet bağımlılığı, şiddet içerikli bilgiyasar oyunlarına eğilimleriyle ilgili araştırmaların ortaya çıkardığı olumsuz gençlik tablosu, şiddet ve aşırı sağa ilişkin araştırma sonuçlarıyla iyice karardı. Aşağı Saksonya Kriminoloji Araştırmalara Enstitüsü’nün Berlin’de sonuçlarını açıkladığı "Almanya’da gençler – Şiddete başvuran ve şiddet kurbanı“ araştırmasına göre şiddete yatkın aşırı sağcı gruplara üye olan öğrencilerin sayısında büyük artış görülüyor. 4-9’ncu sınıf öğrencilerini kapsayan ankete bakılırsa gençler arasındaki yabancı düşmanlarının oranı yüzde 45’i aşıyor. Bu arada araştırmacıların aşırı sağcı gruplara üye olan 15 yaş grubundaki gençlerin oranıyla ilgili ( yüzde 4) açıklamaları tartışmalara yol açtı. Bu oranın 34 bin militan sağcı anlamına geldiğine dikkat çeken uzmanlar, „Güvenlik ve istihbarat örgütleri yıllardır Almanya’daki organize aşırı sağcıların sayısını 31 bin olarak kabul ediyor. Tüm örgütlü neo-nazilerin 15 yaş grubundan olduğu söylenemeyeceğine göre, ortada ciddi bir sorun var. Ya araştırma sonuçları Almanya’daki durumu gereğinden daha fazla dramatize ediyor ya da devlet şimdiye kadar mücadele etmek zorunda olduğu bu eğilimle ilgili korkunç bir ihmal ya da aymazlık içinde“ yorumunu yapıyorlar.

>> Alman çevre örgütleri göçmenlere açılıyor. Almanya’daki Türk kökenli göçmenlerin çevre duyarlılıklarının artırılması amacıyla Alman Doğa Korumu Teşkilatı, göçmen örgütlerinin katılacağı bir çalıştay düzenleyecek. "Çevre, Ekonomi ve Sürdürülebilirlik“ başlığı altında gerçekleştirilecek olan çalıştay, kısa bir süre önce tamamlanan „Doğa ve Çevre Korunmasında Biyolojik Çeşitliliğe Dair Kültürlerarası Duyarlılaştırma“ projesi kapsamındaki çalışmalar sonucu kararlaştırıldı. Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin de ortakları arasında olduğu proje kapsamında bir süre önce Frankfurt’ta Türk medya kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleştirilen toplantıda, Türk medyasının bu alanda işbirliğine açık olduğu görülmüş ve Almanya’daki Türk toplumunun çevre koruma konusuna daha duyarlı hale getirilebilmesi için Türk medyasına bilgi akışının hızlandırılması önerilmişti.

>>"Doğan’a karşı suçlamalarda dayanak görmüyoruz!“. Almanya’nın en büyük yayın gruplarından Axel Springer’in Doğan Grubu’yla ilgili suçlamalar hakkındaki açıklaması Financial Times Deutschland (FTD) gazetesinde yayınlandı. Axel Springer Grubu’nun içinde bulunduğu durumla ilgili analizde, Doğan Grubu’yla ortaklığına ve Doğan Yayın Holdin’e yönelik vergi cezasına değinildikten sonra, "Springer, şimdi Türkiye’de medya patronu Aydın Doğan ile Başbakan Erdoğan arasındaki tartışmanın ortasında kaldı. Aslında burada esas olan AB üye adayı Türkiye’nin basın özgürlüğüne bakışıdır. Ancak Berlinli yayıncı için bütün bu tartışmalar, aynı zamanda politik olarak hassas pazarlara girişte yaşanan bir sıkıntı“ denildi.

Doğan Yayın Holding’e yönelik suçlamalarda bir dayanak görmediklerini belirten bir grup sözcüsü, iki grup arasındaki hisse satış işlemleriyle ilgili olarak da "Kapanışın Ocak 2007’de gerçekleştiğini biliyoruz“ diyor. Sorunun yargıya yansıdığına işaret edilen haber şöyle bitiyor: "Bu siyasi tartışmanın nasıl sonuçlanacağı öngörülemiyor. Hatta ilgili mahkemelerin ne kadar bağımsız karar verebileceği bile belli değil.“ 

[email protected]
Dogan Media International / Frankfurt 



17 Mart 2009
12 Mart 2009
11 Mart 2009
10 Mart 2009
6 Mart 2009
5 Mart 2009
27 Şubat 2009
25 Şubat 2009
24 Şubat 2009
20 Şubat 2009
19 Şubat 2009
18 Şubat 2009
17 Şubat 2009