Almanya'da Anayasa değişikliği referandumu için oy verme işlemleri 27 Mart Pazartesi günü başlayacak ve 9 Nisan Pazar günü sona erecek. Referandum için 13 kentteki Türk başkonsolosluklarında seçim sandıkları kurulacak. Almanya'da 1 milyon 400 bin civarında Türk’ün oy kullanma hakkı bulunuyor.
Peki, Almanya’da yaşayan Türk seçmenler siyasi tercihlerini nasıl yapıyor? DW Türkçe’ye konuşan Hamburg Protestan Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Sosyolog Dr.Yaşar Aydın, Almanya’daki Türklerin seçimlerde tercihlerini yaparken “kültürel ve kimliksel faktörlerin” ön planda olduğunu belirtiyor. Seçmenlerin partilerin siyasi programlarına bakmadığını vurgulayan Aydın, muhafazakâr olanların Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) veya Milliyetçi Hareket Partisi'ni (MHP), “seküler olanların ve Türk kimliğini” benimseyenlerin Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP), “Kürt kimliğini önemseyenlerin, solcuların ve Türk ulusal kimliğine mesafeli duranların” Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) tercih ettiğini belirtiyor.
Almanya’daki Türkler, ilk kez 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmıştı. Yüksek Seçim Kurulu’na göre, seçimlere katılım oranı yüzde 8 civarında kalmış, ancak oy kullananların yaklaşık yüzde 69’u Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermişti. 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan genel seçimlerde Almanya’da seçimlere katılım oranı yüzde 40 oldu, sandıktan ise oyların yaklaşık yüzde 60’nı alan AKP birinci çıktı.
Neden AKP tercih ediliyor?
DW Türkçe’nin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Türkiye ve Uyum Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Dr. Hacı Halil Uslucan, Almanya’daki Türklere bu ülkedeki siyasi tercihleri sorulduğunda farklı bir tablo ile karşılaşıldığına dikkat çekiyor. Uslucan, “Türkiye kökenliler Almanya’da oy kullandıkları takdirde, çoğunluğu Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller koalisyonunu seçiyor. Türkler arasında Sosyal Demokrat Parti’nin oy oranı yüzde 70, Yeşillerin ise yüzde 13” diyor. Ancak söz konusu Türkiye’deki seçimler olunca, Türklerin çoğu neden muhafazakâr bir parti olan AKP'yi tercih ediyor? Uslucan, bu oranın yüksek olmasını Almanya’ya 1960 ve 1970'lerde işçi olarak kırsal bölgelerden gelen, muhafazakâr, dindar ve geleneksel olan birinci kuşağın bu değerleri çocuklarına aktarmasına bağlıyor.
Almanya Türk Toplumu adlı derneğin Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu, Türk seçmenin AKP’yi tercih etmesindeki en önemli nedenlerinden birinin AKP’nin “bayındırlık alanında yaptığı çalışmalar” olduğunu söylüyor. DW Türkçe’ye konuşan Sofuoğlu, Avrupa’dan, Almanya’dan Türkiye’ye giden Türklerin ülkede “ilk karşılaştığı değişiklerin yol, hastane, alışveriş merkezi gibi” yapılar olduğunu ve bunun insanları etkilediğine işaret ediyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakınlığı ile bilinen Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Sekreteri Bülent Bilgi de “Türkiye’de ekonomik ve sosyal anlamdaki gelişmelerin tatile gidenler tarafından görüldüğünü” söylüyor. DW Türkçe’ye açıklama yapan Bilgi, Almanya’daki Türk seçmenin AKP’yi tercih etmesinin bir diğer nedeninin ise bu AKP hükümetinin yurt dışındaki Türklere verdiği değer olduğunu savunuyor. Bilgi bu görüşünü “AKP öncesindeki hiçbir hükümet Almanya'da yaşayan insanlara değer vermedi. Sadece döviz makinesi olarak görüldüler. Ancak AK Parti buradaki insanlara direkt istifade edebileceği imkanlar sundu, onlara değer verdi” sözleriyle açıklıyor.
Referandumdaki oylar
Uzmanlar, Almanya’daki Türk seçmenin daha önceki tercihlerinden yola çıkarak, bu referandumda anayasa değişikliğine "evet" oyu vereceğini tahmin ediyor. Almanya’nın yaklaşık 15 kentinde teşkilatı bulunan UETD Genel Sekreteri Bülent Bilgi, referandumda oylarının “evet” olacağını söylüyor. Bilgi, bu şekilde “Türkiye’nin kalıcı bir istikrara kavuşacağını” savunuyor.
Ancak Almanya'da 'hayır' kampanyaso yürüten farklı kesimler bulunuyor. Türklerin kurduğu 19 derneği çatısı altında toplayan Almanya Türk Toplumu da bunlar arasında bulunuyor. Almanya Türk Toplumu adlı edrneğin Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu, bu referandumda oylarının “hayır” olduğunu söylüyor. Sofuoğlu “Türkiye’yi demokratik normlardan uzaklaştıracak, Türkiye’nin otokratik bir yapıya dönüşmesine” yol açacak bir anayasa olduğu için buna karşı çıktıklarını vurguluyor.
Sofuoğlu, Almanya’da yaptıkları ev ziyaretleri ve çeşitli toplantılarla planlanan anayasa değişikliğini Türk seçmene anlatmaya çalıştıklarını belirtiyor. “Bu çalışmalarda başarılı olduklarına” inanan Sofuoğlu, “insanların neyi oyluyoruz sorusunu sormaya başladığını” söylüyor. Ancak Sofuoğlu, özellikle “evet kampanyasını yürütenlerin olayı içerikten uzaklaşıp, duygusallaştırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını” savunuyor.
UETD Genel Sekreteri Bülent Bilgi ise referandumda evet diyecek kesimin de hayır diyecek kesimin de “duygusal davrandığını” dile getiriyor ve “her iki kesimin de anayasanın içeriğini bilmediği endişesini taşıyorum” diyor.
Almanya ve Hollanda ile yaşanan gerilimin etkisi
Sosyolog Yaşar Aydın da içeriği tartışmak yerine “Güçlü Türkiye için Evet” veya “Diktatörlüğe karşı Hayır” gibi sloganlarla duygusal bir yaklaşımın ön plana çıktığına işaret ediyor. Aydın, bir yandan da “evet” diyecek kesimde bile bazı kuşkuların bulunduğuna fakat Hollanda ve Almanya ile yaşanan gerilimlerin ardından bu kuşkuların yerini tepkiye bıraktığını ifade ediyor.
Aydın artık insanların “inadına evet diyeceğim veya bunlar Türkiye’nin iyiliğini istemiyor” gibi düşüncelere kapıldığını söylüyor. Hollanda’nın Türk bakanların ülkeye girişine izin vermemesinin, Almanya’da Türk hükümet üyelerinin referandum etkinliklerinin iptal edilmesinin “evet cephesini güçlendirdiğini” belirten Aydın, Avrupa ülkelerinin bu tutumunun “kararsızları etkileyeceğini ve sandığa gitmeyi düşünmeyenleri silkeleyeceğini” dile getiriyor. Aydın, “gerilim arttıkça insanlar duygusallaşıyor, rasyonel düşünmek yerine duygusal hareket ediliyor” diyen Aydın, Hollanda ve Almanya ile yaşanan krizin Türk hükümetinin işine yaradığını ifade ediyor.
Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu da, Türk hükümet üyelerinin referandum etkinliğine katılıp katılmaması yönündeki tartışmaları “olumsuz” olarak nitelendiriyor. Sofuoğlu, bu "gereksiz” tartışmaların anayasa değişikliği tartışmalarının önüne geçmesini eleştiriyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman / Berlin