Alman Federal Meclisi'nde, 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiren karar tasarısının oylanması öncesinde kamuoyunda tartışmalar sürüyor. Son olarak Türk hükümetinden bir uyarı da Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'tan geldi. Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında açıklama yapan Kurtulmuş, 1915 olaylarının aydınlatılmasının parlamentoların değil bağımsız tarihçilerin işi olduğunu yineleyerek, Türk-Alman ilişkilerinin Birinci Dünya Savaşı'ndan itibaren devam eden, dostluk ve müttefikliğin ötesinde sosyolojik bir ilişki olduğuna dikkat çekti. Kurtulmuş, "Bu ilişkiyi, üç beş tane politikacının hatırını yapmak için Alman parlamentosunun yıkacağını zannetmiyorum. Eğer böyle bir şey yaparlarsa, bizim için hiçbir ilmi değeri olmayan bir metinden ibaret olur, hiçbir kıymeti olmayan bir metinden ibaret olur. Başka parlamentolar bu tür karar aldıklarında ne yaptıysak, aynısını yapar yolumuza devam ederiz" diye konuştu.
ARD'de ‘çifte standart‘ tartışması
Alman kamuoyunda da tartışmalar sürüyor. Alman Birinci Televizyonu ARD'de Anne Will'in yönettiği tartışma oturumunda Türkiye ile ilişkiler çeşitli boyutlarıyla masaya yatırıldı. Perşembe günü Federal Meclis'te yapılacak oylama öncesinde ‘1915 olayları soykırım mıydı, karar vermek Alman parlamentosunun işi midir, Almanya çifte standart mı uyguluyor?‘ soruları tartışıldı.
Programda söz alan Der Spiegel dergisi Berlin bürosu şef yardımcısı Christiane Hoffmann, tarihi etik hocalığına soyunan bu tür bir kararın Meclis'e gelmesinin niçin gerekli olduğunu anlamadığını söyledi. Hoffmann'a yanıt veren Hristiyan Demokrat Birlik partili Alman Federal Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Norbert Röttgen,bunun tarihi etik hocalığı olmadığını savunarak, “Biz bildiğimiz birşeyi artık ifade etmek, adını koymak istiyoruz. Soykırım söz konusu olunca diplomatik hassasiyetler son bulmalı” görüşünü savundu.
Bunun üzerine Hoffmann, insanlık tarihinde Alman parlamentosunun gündeme almadığı bir çok soykırım yaşandığına dikkat çekerek, “Alman parlamentosu Fransız sömürge geçmişiyle artık ilgilenmiyor, Fransızların konuyla meşgul olmasını talep etmiyor” dedi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu da soykırımın hukuki bir terim olduğunu belirterek, 1915 olaylarında sistematik bir yıkımın söz konusu olmadığını savundu. Programa katılan Sol Parti Federal Meclis Grubu uluslararası ilişkiler sözcüsü Sevim Dağdelen ise “Alman parlamentosu şantaja izin vermemelidir” diyerek ‘Türkiye'nin özür dilemesi ve soykırımı tazmin etmesi gerektiğini' savundu.
Özdemir-Özoğuz tartışması
Konu hükümet kanadında da tartışmalı. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in, ‘soykırım tasarısı' ile ilgili endişelerini dile getirmesinin ardından yine SPD'li devlet bakanı Aydan Özoğuz, ‘tasarının onaylanmasının yanlış yol olduğu' eleştirisinde bulunmuştu. Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, Federal Hükümetin Uyumdan Sorumlu Bakanı Özoğuz'un eleştirisine yanıt verdi. Özdemir, Süddeutsche Zeitung'a verdiği demeçte, karar tasarısının Meclis'te onaylanmasının Türkiye ve Ermenistan arasındaki tarihi aydınlatma sürecini engelleyemeyeceğini, çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katı müdahalesi nedeniyle zaten ortada böyle bir süreç olmadığını söyledi.
Özdemir, “Ermeni tasarısı Türk sivil toplumunun cesaretine özel vurgu yapması açısından barışma sürecini desteklemektedir. Türkiye'deki insanlardan farklı olarak güvenlikleri ve meslekleriyle ilgili korkacak birşeyi bulunmayan Alman Federal Meclisi'nin özgürce seçilmiş milletvekillerinin daha az cesaret sergilememesi gerekir“ diye konuştu.
Özoğuz, Süddeutsche Zeitung'da pazartesi günü yayınlanan açıklamasında ise kendisinin de karar tasarısına evet oyu vereceğini belirterek, “Türkiye, Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenilere uygulanan soykırımın sorumluluğunu üstlenmeli“ diye konuştu. Özoğuz Türkiye'nin bunu sadece kendine değil, özellikle ülkedeki Ermeni azınlığa da borçlu olduğunu kaydetti. Aydan Özoğuz, Alman Federal Meclisi'nde konuyla ilgili bir oylama yapılmasının yanlış bir yol olduğu şeklindeki görüşünü de yineleyerek, bunun Erdoğan ve aşırı milliyetçi çevreler tarafından ‘Batı'nın Türkiye'ye karşı saldırısı‘ olarak kullanılacağı uyarısında bulundu.
“Türkiye aşırı tepki vermez“
Hristiyan Birlik partileri meclis grubunun dış politikadan sorumlu başkanvekili Franz Josef Jung, Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung'a verdiği demeçte, geçen yıl Almanya Cumhurbaşkanı ve Federal Meclis Başkanının 1915 olaylarını soykırım olarak telaffuz ettiğini, Türkiye'nin aşırı tepki göstermediğini kaydederek, “Konu, Türk hükümetinin soykırımda suçu bulunduğunu itiraf etmesi değil, tarihi sorumluluğunu kabulüdür“ diye konuştu.
Sosyal Demokrat Parti dış politika sözcüsü Rolf Mützenich ise Türkiye'nin nasıl tepki vereceğinin kestirilmesinin özellikle de Erdoğan faktörü nedeniyle kolay olmadığını belirterek, “Ancak Fransa'dan farklı olarak bizim konumuz soykırımı inkarın cezalandırılması değil“ diye konuştu.
Alman Federal Meclisi'nde 2 Haziran'da oylanacak karar tasarısı, 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiriyor. Hristiyan Birlik partileri, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller'in ortak tasarısında o dönem Osmanlı İmparatorluğu‘nun müttefiki konumunda olan Alman İmparatorluğu'nun sorumluluğuna da dikkat çekiliyor. 1915-1917 yılları arasında uygulanan Ermeni tehciri ve katliamlarda 800 bin ila 1,5 milyon Ermeni'nin öldüğü tahmin ediliyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun hukuki halefi olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, yaşananları soykırım olarak kabul etmiyor.
Cumartesi günü Berlin'de Türk derneklerinin düzenlediği, polis verilerine göre 1000 kişinin katıldığı protesto gösterilerinde Alman Federal Meclisi karar tasarısını onaylamamaya çağrıldı. Türk kuruluşlar, Alman milletvekillerine yönelik mektup kampanyasıyla da Perşembe günkü oylama öncesinde baskı oluşturmaya çalışıyor.