Almanya’da 2000-2007 yılları arasında sekizi Türkiyeli, 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” (NSU) hücresinin davası bugün başlıyor. Davanın iki yıl sürmesi ve 85 duruşma yapılması öngörülüyor. Münih’te başlayacak olan NSU davası öncesinde Alman polisi geniş güvenlik önlemleri aldı. Duruşma günü kentte ırkçılığa karşı protesto gösterileri düzenlenecek.
Almanya kamuoyu, ülkenin en fazla ses getiren davalarından NSU yargılamasında, iç istihbaratın kuşkuya neden olan tutumu nedeniyle “derin devlet” iddialarına da yanıt arayacak. Şimdilik üç kişilik bir hücreden ibaret bir oluşum olarak görülen NSU, Almanya siyaseti, güvenlik bürokrasisi ve toplumunda deprem etkisi yapmıştı.
Milat 4 Kasım 2011 oldu
NSU üyeleri Uwe Mundlos ve Uwe Bönhardt, 4 Kasım 2011’de Eisenach kentinde bir karavanda ölü bulundu. İkilinin intihar ettikleri açıklandı. Olaydan üç saat sonra da karavana 200 km uzaklıktaki Zwickau kentinde hücrenin sağ kalan tek üyesi Beate Zchaepe’nin kaldıkları evi ateşe verip kaçtığı tesbit edildi.
Zschaepe dört gün sonra teslim oldu ve NSU cinayetiyle ilgili bilgiler ifşa olmaya başladı. NSU’nun seri cinayetleri Alman devletinin istihbarat ve polis teşkilatının çalışma yöntemlerinin sorgulanmasına yol açtı.
Aşırı sağa bakış kastedilerek, “devletin sağ gözünün kör olduğu” yorumları yapıldı. Suçlamaların artması üzerine Alman Meclisi’nde NSU cinayetleri için bir soruşturma komisyonu kuruldu.
Komisyon bu cinayetlerin gizli kalmasının nedenlerini, güvenlik birimlerinin ellerindeki bilgileri nasıl değerlendirdiğini saptamayı amaçlıyordu.
Kritik belgeler yok edildi
İşte tam da bu çalışmalar sırasında, Almanya iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın elinde bulunan, NSU soruşturması ile bağlantılı bazı arşiv bilgilerinin şüpheli bir şekilde imha edildiği ortaya çıktı.
Birden eleştirilerin odağı haline gelen Teşkilat Başkanı Heinz Fromm, geçen yıl temmuz başında istifa etti. Teşkilat’ın, aşırı sağ içinden kullandığı muhbirlere ait bilgileri Kasım 2011’de neo-Nazi cinayetlerinin ortaya çıkmasının hemen ardından “yanlışlıkla” imha ettiği haberi, büyük bir skandala dönüştü. Ardından 4 eyaletteki iç istihbarat başkanları istifa etti.
Almanya kamuoyu halen NSU’nun iç istihbaratın gözünden nasıl kaçtığı sorusuna yanıt arıyor. Tatminkâr bir yanıtın verilememesi ise, gizli servis ile NSU arasında “derin ilişkiler” olduğu iddialarını güçlendiriyor.
‘Tüm yönleriyle aydınlatılsın’
Davada kurban yakınlarını temsil edecek olan avukatlar da duruşma öncesi yaptıkları ortak açıklamada, aşırı sağcı terör saldırılarının tüm yönleriyle davada aydınlatılmasını talep etti.
NSU'nun işlediği cinayetlerden sadece üç aşırı sağcının sorumlu olduğunu düşünmenin zor olduğunu dile getiren avukatlar, müvekkillerinin davadan daha fazlasına beklediğine, olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasına istediklerine dikkat çekti.
Federal Emniyet Teşkilatı ve savcılığın NSU örgütüne yardım ettikleri gerekçesiyle çok sayıda kişi hakkında soruşturma açtığına işaret eden avukatlar, iç istihbarat servisi için çalışan bazı muhbirlerin NSU'ya doğrudan ya da dolaylı olarak yardım ettiği yönünde bilgiler bulunduğunu kaydetti.
NSU’nun sağ kalan tek üyesi Zschaepe
Beate Zschaepe: Davanın kadın baş sanığı. Şimdilik üç kişi olduğu düşünülen NSU’nun hayatta kalan tek üyesi. 2 Ocak 1975’te eski Doğu Almanya’nın Jena kentinde doğan ve babasını hiç tanımayan Zschaepe, öldürme ve kundaklamayla itham ediliyor.
Uwe Mundlos: Uwe Mundlos, 1990’lı yıllarda “Kameradschaft Jena” adlı neo-Nazi oluşuma katıldı. Bönhardt’la birlikte 4 Kasım 2011’de Eisenach kentinde bir karavan içinde ölü bulundu.
Uwe Böhnhardt: İntihar ettiği öne sürülen diğer isim. Cinayet ve banka soygunlarından sorumlu olduğu iddia ediliyor. Ancak intihar etmedikleri ve öldürüldükleri de iddialar arasında.
NSU’yla bağlantılı 129 kişi var
NSU davasında ikisi tutuklu beş kişi sanık sandalyesinde oturacak. Hücreye destek oldukları gerekçesiyle sekiz kişi hakkındaki soruşturmanın ise sürdüğü bildiriliyor. Bild am Sonntag gazetesi 23 Mart’taki haberinde, NSU üyeleri Böhnhardt, Mundlos ve Zchaepe’ye 129 kişinin dolaylı ya da doğrudan yardımda bulunduğu ve bu yardımların sahte evrak düzenleme, para temin etme ve silah tedarik etmeyi kapsadığı belirtilmişti.
Ayrıca, Almanya’daki cezaevinde bir neo-Nazi’nin hücresinde, NSU üyesi Zschaepe’nin bilgilerinin bulunması, hücreyle daha geniş bir çevrenin ilişkili olduğu şüphelerini beraberinde getirmişti.
Basın, davayı gölgede bıraktı
NSU davasına bakacak Münih Eyalet Mahkemesi’nin davayı izleyecek gazeteciler için yaptığı akreditasyon uygulaması son haftalarda en çok konuşulan konu oldu.
Mahkeme salona girecek 50 gazeteciyi başvuru sırasına göre belirlemiş ve listeye Türkiye basınından hiçbir kuruluş girememişti. Bunun üzerine tepkiler çığ gibi büyürken, Almanya Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla akreditasyon uygulaması yenilendi.
Yeni liste kurayla belirlenirken, Türkiye’den Hürriyet, Sabah, Evrensel ve İHA salona girmeye hak kazandı. Bu süreçte 17 Nisan’da başlaması planlanan dava da bugüne ertelendi.
Protesto gösterileri
Duruşma günü Münih'te ırkçılığa karşı protesto gösterileri düzenlenecek. “Nazi Terörü ve Irkçılığa Karşı Birlik” adlı organizasyonun düzenlediği eyleme yaklaşık bin kişinin katılması bekleniyor.
Irkçılık karşıtı başka grupların da protesto gösterisi yapacağı kentte, aşırı sağcıların kurbanları hatırlatılarak ırkçılığa karşı Almanya'da daha etkin mücadele edilmesi talep edilecek.
Gösteri düzenleyecek gruplar arasında Türk organizasyonları da bulunuyor.
Deutsche Welle Türkçe / Taraf