T24- CNN Türk'un Berlin temsilcisi Erhan Merttürk, Wikileaks'in sızdırdığı belgelere karşı Türkiye ve Almanya'nın verdiği tepkileri karşılaştırdı.
Erhan Merttürk'ün CNN Türk'te yayımlanan (2 Aralık 2010) yazısı şöyle:
WikiLeaks sınavı
Son günlerde haber ve tartışma programlarının ana konusu Wikileaks. Türkiye iddialarla çalkalanıyor. İktidar "iddialar külliyen yalan" diyor, muhalefet de ele geçen fırsatı değerlendirip "ispat" istiyor. Avrupa'nın yaklaşımı ise daha nesnel.
Mesela Almanya'da hükümet, bu belgeler ortaya çıktığında bir kriz toplantısı yaptı ve üç maddelik bir karar aldı.
1- Belgeler uzmanlar tarafından analiz edilecek
2- Ortaya çıkan gizli bilgiler sonucunda herhangi bir Alman tehlike altında mı? Ona bakılacak
3- Ortaya atılan iddialarla ilgili yorum yapılmayacak
Kendisine "teflon" benzetmesi yapılan Başbakan Merkel de zaten çıkıp "Ben teflon değilim çelik gibiyim, çizilmem" demedi, karizmasını çizdirmedi.
Peki Alman meclisinde oturan muhalefet ne yaptı?
Devlet olmak
Herhalde devlet olmak kendi ülkenin liderine, dışarıdan yapılan her türlü saldırıda tek vücut olabilmektir. Sırf parti çıkarları için fırsatçılık yapmamaktır.
Almanya'daki muhalefet de öyle yaptı, hükümete saldırmadı.
Olaya "devlet meselesi" olarak bakıldı. Çünkü sorun partilerin değil ülkelerin sorunu.
Belgelerde "İktidar ortağı liberal FDP'li bir milletvekili koalisyon görüşmeleri hakkında Amerika'ya bilgi sızdırdı" iddiası vardı. Liberaller "inanmıyoruz ama yine de araştırıyoruz" dedi; "külliyen yalandır, iftiradır" demedi.
Yani Türkiye'deki iktidar da muhalefet de wikileaks sınavından geçemedi.
Aslında Almanya bu tür sınavlara hazırlıklı, zira geçmişten ders alıyor.
İspiyon ve ajanlık konusunda kimse Almanya'nın birleşmiş parçası DDR'in eline su dökemez.
Kardeşi kardeşe, komşuyu komşuya gözetleten Stasi, bu yönüyle dünyada tek. Binalar dolusu dosya var. Hatta Başbakan Merkel'e yönelik de ajanlık iddiaları var ama belge yok.
1980'lerde ise Kiessling-Skandalı patlak vermişti. Dönemin Wikileaks skandalında Alman Genel Kurmay Başkanı Günther Kiessling'in eşcinsel olduğu ortaya atılmıştı. Nato'nun da 2 numaralı komutanı olan Kiessling elde delil olmamasına rağmen görevinden alındı.
Sonuç? Komutan eşcinsel değildi ve dedikoduyu çıkartan (ki hala kim olduğu bilinmiyor) amacına ulaşmıştı.
Dedikodunun Başkenti
Türkiye bilgi akışı sıralamasında birinci sırada…
Belgelerin çoğunun dedikoduya dayandığı düşünüldüğünde, insan "ne kadar dedikoducu bir milletmişiz" diyor ister istemez.
Liste birincisi Türkiye'ye bu konuda Avrupa'da da özel ihtimam gösteriyor.
Almanya'da belgeleri elinde bulunduran der Spiegel dergisi Başbakan Erdoğan'a iki sayfa yer ayırdı.
Wikileaks belgelerinde Türkiye'yi inceleyen Der Spiegel yazarı Maximilian Popp'la konuştum. "Erdoğan'la ilgili o kadar çok bilgi vardı ki sadece ona konsantre olmaya karar verdik" dedi.
Aslında makalede Wikileaks belgelerine dayandırılan iddiaların çoğu bilindik.
Der Spiegel: "Erdoğan sadece islami çizgideki medyayı okuyor"
Her sabah açıp ilk olarak Sözcü okumadığını tahmin edebiliriz.
Der Spiegel: "Gizli servis ve askeriye her bilgiyi Erdoğan'la paylaşmıyor"
Bu da defalarca konuşulan, gündeme gelen bir iddia. İlk defa mı duyduk? Hayır.
Der Spiegel: "Erdoğan'ın en büyük korkusu gücünü kaybetmek"
Bu sadece ona özgü değil her liderin barındırdığı bir korku. Baykal'da, Çiller'de, Yılmaz'da bu korku yoktu diyebilirmiyiz?
Der Spiegel: "Erdoğan'ın çevresindekiler yolsuzluk yapıyor"
Bu konuda da çok yazıldı çizildi. Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen isimler Deniz Feneri yolsuzluğunun ikinci dalgasında sanık konumunda.
Gizli banka hesapları, gizli gündemler, aile içi yolsuzluk iddiaları…
Liste uzayıp gidiyor…
Türkiye'de bu iç siyaset meselesi yapılsa da Avrupa'da bu mevcut Türkiye tablosu olarak algılanıyor. Erdoğan'a söylenen Türkiye'yi bağlıyor. Ama Türkiye'de siyasetçiler ve danışmanlar bunun çok da farkında değil.
Bu durum Wikileaks belgelerindeki bir iddiayı aklıma geliyor: "Ankara'da kimse başını kaldırıp dışarıya bakmıyor. Çoğunun başkent siyasetinin ötesinde bir bilgisi yok"
Aslında Türkiye iç siyasetinde Wikileaks bir nevi rövanş oldu.
Ergenekon davasındaki iddiaları ispatlanmadan gerçekmiş gibi gösterenler, şimdi aynı durumla kendileri karşı karşıya…
Atalar boşuna "Keser döner sap döner gün gelir hesap döner" dememişler..
Bakalım önümüzdeki günlerde daha ne saplar, hesaplar dönecek hepbirlikte göreceğiz…