İoannis N. Grigoriadis
(Taraf - 28 Mayıs 2012)
Alman-Yunan ilişkileri, dünden bugüne...
Yunanistan ekonomik krizi büyürken, ülkenin diğer Avrupa Birliği üye ülkeleriyle ikili ilişkileri de kötüleşmeye başladı. En zor durumda olan ilişkiler, Almanya ile Yunanistan arasındakiler. Bu ilişkilerin tarihi ilginç ve açıklayıcı olabilir.
Yunanistan- Almanya ilişkileri düşünüldüğünden daha derin. Hatta Yunan ulus-devletinin kuruluşuna kadar dayanıyor. Yunanistan’ın ilk kralı Otto von Wittelsbach, Bavyera Kralı Ludwig’in ikinci oğlu. Bazı tarihçilere göre Yunanistan bayrağının renkleri, Ege Denizi’nin mavi su ve beyaz köpüğü değil Bavyera’nın bayrak renklerinden ilham almıştır. Otto, 1832 yılında Yunanistan’a vardığında hâlâ ergen olduğundan dolayı, ona üç kişilik kral naipliği eşlik etmiş ve modern Yunan devletinin temel taşları atılmış. 1862’deki devrim sonucu Otto, tahtından indirilmiş, doğduğu Bavyera’da ölmüş. Yeni Yunanistan Krallığı sülalesinin kökenleri ise yine Alman topraklarına dayanıyormuş. Yeni Kral Georg, bugün Almanya ve Danimarka arasında paylaşılan Schleswig eyaleti ve hududun Alman tarafında bulunan Glücksburg kasabasın kraliyet hanedanına ait olmuş. Alman asıllı olmasına rağmen, Georg’un Prusya karşıtlığı, Yunanistan’ın on dokuzuncu yüzyılının sonunda ve yirminci yüzyılının başında İngiltere müttefiki olmasına büyük katkıda bulundu.
İki Dünya Savaşı da Almanya ve Yunanistan’ın uzaklaştırılmasına neden oldu. Birinci Dünya Savaşı’na Yunanistan ve Almanya karşı taraflarda katıldıkları ve birbirleriyle savaşmadıkları için, bunun toplumsal hafızaya katkısı büyük olmadı. Tam aksine, İkinci Dünya Savaşı’nın yaraları daha derin oldu. Savaş esnasında Almanya, 6 Nisan 1941 tarihinde Yunanistan’ı işgal ve Ekim 1944 yılına kadar da istila etmiş. Alman ordusuyla işbirliği yapan İtalyan ve Bulgar güçleri, Yunanistan’ı istila bölgelerine bölmüş. Üç buçuk sene içerisinde açlık veya istila operasyonlarından, Yunan nüfusunun yüzde 12’si ölmüş. Bu rakam Avrupa’da dördüncü en büyük.
Bu vahim tabloya karşı, ikili ilişkiler ancak 1950’lerin sonlarına doğru ısınmış. O zamanda Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan ile Batı Almanya arasında imzalanan anlaşmalara göre yüzbinlerce Yunan vatandaşı, Almanya şehirlerine çalışmak için gitmeye başlamış. Tabii ki, ilişkilerin iyileştirilmesine Avrupa projesinin katkısı oldu. Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Birliği çerçevesinde ödediği fonlarla Almanya, Avrupa ülkelerine karşı borcunu ödemeye başladı ve Avrupa ailesi içinde pozisyonunu meşrulaştırdı.
Fakat Yunanistan krizi patlaması, yine Yunan-Alman ilişkilerinin zedelenmesine neden oldu. Bir açıdan Yunan popülist ve milliyetçi tabakalar, Almanya’yı Yunanistan’daki ekonomik kriz için sorumlu tuttu. Alman karşıtı hisler yayılmaya başladı. Ekonomik ve siyasi reform “yeni Alman istilası” olarak adlandırılırken, Angela Merkel, sık sık Nazi üniformasıyla Yunan milliyetçi sağ ve sol basının en sevilen kapak konuları arasında oldu. Bu konuda SYRİZA partisinin etkisi büyük oldu. 1941 yılında Alman bayrağını Akropolis’ten indiren ve Alman işgaline karşı mücadelenin sembolü olan, 90 yaşındaki SYRİZA milletvekili Manolis Glezos, bu Alman karşıtı hareketine şöhretini hediye etti. SYRİZA partisinin lideri Aleksis Tsipras ise, Alman karşıtlığıyla önderlik yapıyor. Önceki gün CNN habercisi Christiane Amanpour’la yaptığı röportajda, kırık İngilizcesiyle Angela Merkel’e hitap ettiğinde genelevlerin kadın yöneticileri için kullanılan “Madame Merkel” sıfatını kullandı. Cahillik mi, küstahlık mı? Her birisi diğerinden beter. Ayrıca, birçok sivil toplum örgütü, istila zamanındaki hasarlar ve kayıplar için yeni tazminat davaları açma hazırlıklarına başladı.
Alman tarafına geçerken, popülist basının krizin alevlenmesine katkısı gözardı edilebilir olmadı. Focus dergisinin Milos Adası’nda bulunan ve Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen Venüs heykeline kol ekleyip uygunsuz bir pozu kapak yapılması, Yunanistan’da büyük öfkeyle karşılandı. Aynı zamanda Bild gazetesinde, Yunanistan karşıtı önyargılar ön planda. Devamlı makale, yorum ve haberleri ile Yunanlılar için tembel, nankör, yaramaz çocuk imajını pekiştiriyordu. Siyasi hatalar da eksik olmuyor. Önceki gün Yunanistan Cumhurbaşkanı Papulias ve Alman Şansölyesi Angela Merkel arasında referandum konuşmalarının basına sızması, tam bir protokol komedisi olurken, Merkel’in önerisi, Yunan egemenliğine karşı yeni bir müdahale olarak algılandı. Yunanistan, 17 Haziran seçimine yaklaşırken, tarihî kuruluşuna kadar dayanan, Avrupa Birliği’nin en güçlü aktörü olan Almanya ile ilişkilerinin telafi edilememesi, krizin önemli bir risk faktörü haline geldi.