Almanya'da siyasi partilerde Merkel'in tutumuna ilişkin olumlu ve olumsuz yaklaşımları Kölner Stadt-Anzeiger şöyle analiz ediyor:
"Siyasi açıdan Angela Merkel'in baş aşağı gittiğine dair işaretler, mevcut krizin üstesinden geleceğine dair işaretlerden fazla. Belli bir ölçüde sağlam olan emare, eski başbakan Gerhard Schröder gibi bir taraftan alkış alması diğer taraftan da kendi cephesinde hoşnutsuzluğun artması. Hristiyan Demokrat Birlik partisi kaynıyor. Hristiyan Sosyal Birlik ise izlediği siyasi çizgide savunma pozisyonunda kalmayı sürdürüyor. Anketlere göre sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi güçleniyor. Sol Parti ve Yeşillerde bu arada Merkel'e karşı bir saygı ve sempati yayılıyor. Ve Sosyal Demokrat Parti iki cephe arasında kalarak aldatıcı sinyaller veriyor. Kesin olan bir şey varsa o da meselenin bir sonraki seçimi kimin kazanacağından daha fazla anlam taşıması. Mevzu, bütünün istikrarı.”
Merkel Alman Birinci Kanalı ARD'ye çıkarak kendisine yönelik eleştirilere bir yanıt verdi. Peki, "Sığınmacı krizinin üstesinden geleceğiz" diyen Merkel'in bu sözleri ne kadar inandırıcı oldu? Frankfurter Allgemeine Merkel'in konuşmasını şöyle yorumluyor:
“Bunu başaracağız, başka türlü yapmam mümkün değil. Bu sözler, çoktan bir dizi şeyi başarmış bir kadının siyasi amentüsü. Ama bunun içinde bir çaresizlik unsuru da yatıyor. O da siyasetin şekillendirici alanının mülteci sorununda kaçınılmaz olanın yönetiminden öteye geçemediğinin kabulü. Bu en çok ‘sınırlar kapatılamaz' sözünde belirgin hale geliyor. Bir devlet gerçekten egemenlik sahasına kimin gireceğine artık karar veremiyor mu? Devletlerin egemenliği bu açıdan bakıldığında sadece bir ilüzyon mu, Schengen bir şakadan mı ibaret? Almanya'nın çevresinde bu sorular temiz bir ‘evet' yanıtıyla karşılık bulmuyor. Tam tersine, sınırların kontrolünü yeniden kazanma hedefiyle bir yığın tedbirle karşılanıyor.”
Merkel'in sığınmacılara yönelik açık kapı politikası Neue Rhein Zeitung'daysa şöyle yorumlanıyor:
“Alman mülteci politikası geçen aylarda eylemsellik ve öngörüsüzlükle şekillendi ve bundan hükümet başkanı olarak Merkel sorumlu. Ancak korku, böylesine devasa ödevlerin altından kalkmak için iyi bir rehber değildir. Korkuyu körükleyen nefreti de körükler, dolayısıyla Başbakan'ın endişeliler korosuna katılmamış olması da bir o kadar önemli. Almanlar akına uğradığında düşmeyen bir başbakanlarının olmasından cesaret almalı. Yurttaşlar her zaman politikadan omurgalı olmasını talep ediyorlar. Merkel mülteci krizinde buna sahip olduğunu kanıtladı.”
Basın turumuzu Berliner Zeitung'dan bir yorumla tamamlıyoruz:
“Merkel'in en büyük artısı, aynı o zamanda ona en sık ve en sert eleştirileri aldığı özelliği, yani nefes kesici pragmatizmi. Onu eleştirenler duygu nerede, ruh nerede, öykü nerede, diye soruyor. Onda bunların hiçbiri yok. İhtiyacı da yok zaten. Bir tutumu var. Ve tam da bu tutumdan yola çıkarak sığınmacıları almaya karar verdi.”