Türkiye-ABD ilişkileri ve ABD Başkanı Trump'ın Amerikan medyası ile tutuştuğu kavga, Alman gazetelerinde gündemde.
Junge Welt gazetesinin Türkiye'nin ABD'ye gümrük misillemesinde bulunmasını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO ittifakını gündeme getirmesini şöyle yorumluyor:
"Erdoğan'ın tehdidi küresel kamuoyunda yayılmaya başladığından beri ortam daha da kritikleşti. ABD Başkanı Donald Trump poker oynuyor. Türkiye NATO ile bozuşmayı gerçekten göze alabilir mi? Türk hükümeti sadece abartmakla kalmayıp Batı ile pazarlıkta elini güçlendirmek ve aynı zamanda Doğu'dan da destek bulmak için gözlerini o yöne çeviriyor. Almanya hükümetinin Erdoğan'ın gerçekten ciddi olduğundan şüphelendiği anlaşılıyor. Başbakan Merkel krizi tırmandırmamaya özen gösteriyor. Trump ise işi oluruna bırakıp, gümrük vergilerini arttırdığı gibi 100 adet F-35 tipi savaş uçağının NATO müttefiki Türkiye'ye verilmesini de askıya alabiliyor."
Frankfurter Allgemeine Zeitung Amerikan medyasının Trump'a karşı başlattığı ilan kampanyasına konu alan yorumunda hür basının demokrasi için hayati öneminin olduğunu hatırlatıyor:
"Başkanın sevmediği medya kuruluşlarıyla gazetecilere karşı sürdürdüğü kışkırtmalar tahammül sınırlarını aştı. Bu tutum demokrasiye zarar verir. Medya mensupları dokunulmaz değildir. Ancak varlık gerekçesini farklılıktan alan bağımsız ve hür basın demokratik sistemin işleyişi için vazgeçilmezdir. Amerikalıların çoğunluğu Trump'ın kışkırtmalarına kanmadı. Seçmenlerinin öfke dolu büyük bir bölümü ise onun 'halkın düşmanları' görüşünü benimsedi. Medyanın ilan kampanyası görüş açısına göre farklı tepki toplayacaktır."
Süddeutsche Zeitung'un yorumunda eleştiriye katlanamayan Donald Trump'ın hür basını "halk düşmanı" ilan etmesine şaşırmamak gerektiği belirtiliyor:
"Trump'ın toplantılarına katılan taraftarları medya temsilcilerine nefret kusuyor, küfrediyor ve öfkelerini çirkin hareketler yaparak gösteriyor. Trump'ın ateşlediği öfkenin tırmanıp çığırından çıkması zaman meselesidir. O gün geldiğinde Başkan her defasında yaptığı gibi bu kez de masum olduğunu söyleyecektir. Basın hürriyetine saygılı olduğunu ve sadece 'yalan haberlere' kızdığını öne sürecektir. 350'den fazla gazetenin katıldığı Trump'ı ikaz kampanyası Amerika'da bir ilktir. Ve bütün Amerikalıların hayrına olan önemli bir kampanyadır. Ama bakalım Trump'ın aklını başına toplamasına ve medyaya bakışını değiştirmesine yarayacak mı? Başkanın bir sonraki medya saldırısının daha fazla öfke yüklü olabileceğini de hesaba katmak gerekir."
Darmstädter Echo gazetesi asıl sorunun eğitim sisteminden kaynaklandığını ifade ediyor:
"Demokrasinin tanıdığı imkânları kullanarak demokrasiyi bastırmak isteyen Trump ve bütün diğer demagogların basın aleyhtarı parolaları ancak medyadan yararlanma becerisi kaybolduğu zaman işlerine yarayabilir. Bu durumda toplumdaki tartışma kültürü ve sosyal dayanışma ortadan kalkar. Ancak ABD'yi parmakla gösterip böbürlenmeye de hiç kalkışmayalım. Bu konuda Almanya'nın iyi durumda olduğu da söylenemez."