DW Türkçe
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Ankara'da bir açılış töreninde yaptığı, hükümet muhalifi Almanların tutuklanabileceği yönündeki sözleri Alman basınında yer bulmaya devam ediyor. Soylu konuşmasında, "Avrupa'da, Almanya'da öyle terör örgütünün toplantılarına katılıp da ondan sonra gelip Antalya'da, Bodrum'da, Muğla'da tatil yapanlar var ya, onlar için de tedbir aldık şimdi. Hadi gelsinler bakalım havalimanlarından içerisi girsinler" demişti. Türk Dışişleri Bakanlığı, Soylu'nun sözlerinin "bağlamından koparıldığını" belirtirken, Alman Dışişleri Bakanlığı, Soylu’nun açıklamaları için "hiç de yararlı olmadı" açıklamasını yapmıştı. Oberhessische Presse konuyla ilgili yorumunda Soylu'nun açıklamalarını şöyle değerlendiriyor:
"Soylu'nun açıklamalarının amacı Akdeniz sahillerini turistsiz bırakmak ya da Türkiye'deki cezaevlerini biraz daha doldurmak değil. İktidar partisi AKP'nin amacı yaklaşan yerel seçimleri kazanmak. Bu yüzden dobra çıkışlara ihtiyaç duyuyor. Burada konu, insanları ihtiyatî olarak korkutmak, insanların Erdoğan ve hükümete ilişkin düşüncelerini açık bir şekilde dile getiremez hale gelmelerini sağlamaktır. Türkiye'de akrabası olanlar, ziyaretlerinde kendilerini ya da Türkiye'de yaşayan akrabalarını tehlikeye atmadan Facebook ve Twitter paylaşımları ya da kişisel çevrelerinde kendilerini nasıl ifade edeceklerine kafa yoruyor. Türkiye’ye gidecek turistler bu soruyu kendilerine de sormaya ve güvenlikleri için düşüncelerini saklamaya başlarlarsa, Erdoğan durumu bir yönden severek kabullenir. Ancak Erdoğan amacının turistleri ürkütmek olmadığını da biliyor."
Neue Osnabrücker gazetesinin İçişleri Bakanı Soylu'nun açıklamalarıyla ilgili yorumu ise şöyle:
"Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın, muhalif görüşlü tatilcilerin göz altına alınmak istendiği yönündeki sözlerin bağlamından kopartıldığına ilişkin konuyu yumuşatma isteği, durumu pek değiştirmiyor. Sistematik olarak siyasi karşıtlarını ve muhalif gazetecileri 2016 yılından beri aynı şekilde hapseden bir hükümetin bunu da yapabileceği elbette beklenebilir. Alman muhalefetinin hükümetten, Erdoğan'a karşı bir tavır alınmasınına yönelik talebi bu yüzden oldukça önemli. Almanya'da ifade özgürlüğü olarak görülen eleştirel açıklamalar Türkiye'de uzun süredir cezai bir soruşturmanın sebebi olabiliyor. Yeşiller partisinden Cem Özdemir’in ifadesiyle bu korku rejimi Almanya’ya kadar uzanmaktadır. Ancak bunun Almanya‘da yeri yoktur."
Alman hükümetinin Türkiye'ye karşı alması gereken tavır Ludwigsburger Kreiszeitung'da şu şekilde yer buluyor
"Almanya'dan Türkiye'ye tatile gidecek olanlara yönelik açıklama, Ankara tarafından gönülsüzce tekzip edildi. Görünen o ki, Türkiye turizminde yaşanan patlamaya gölge düşmesinden endişe ediyor. Ancak Ankara'nın verdiği teminatlara güvenilemez. Peter Steudtner olayında da görüldüğü gibi Türk hükümeti bu konuda çok ciddi. İnsan hakları savunucusu Steudtner 2017 yılında elle tutulur, makul bir kanıt olmaksızın dört ay boyunca cezevinde tutuklu kaldı. Özetle dikkatli olmakta fayda var. Alman hükümetinin, bu noktada gecikmeden önleyici tedbirler alması ve diplomatik kanallar üzerinden Ankara'yı keyfi eylemlere yönelik kesin bir şekilde uyarması iyi olur. Eğer bu tek başına yeterli olmazsa, gecikmeksizin bir sonraki seyahat uyarısı yapılmak zorundadır."
Münchner Merkur'un konuya ilişkin değerlendirmesi şu şekilde:
"Türkiye İçişleri Bakanı'nın muhaliflerin turist olarak ülkeye girişlerinde tutuklanacağı yönündeki tehdidi Berlin‘in yatıştırma politikasının bir kez daha işe yaramadığını gösteriyor. Almanya'da, Alman vatandaşları hakkında Türk ajanlarının bilgi toplaması ve bu kişilerin tehdit edilmesine tahammül edilemez. Bundan daha da katlanılmaz olan, Berlin'den kati bir cevabın gelmemiş olması. Gereken, açık bir cevap. Kendi okullarımızda Erdoğan'ın değerlerinin öğretilemeyeceğinin güvence altına alınması için verilecek bir işaret, DİTİB'in İslam din dersi verme yetkisinin iptal edilmesi olabilir. Giderek büyüyen turist grubunun içinde olup, bir gün Türkiye'ye kesin dönüş yapmayı düşünen herkes boğazın despotuna kırmızı kartı göstermelidir."