Süddeutsche Zeitung'daki yorumda Brüksel'de düzenlenen iki günlük AB zirvesi mercek altına alınıyor:
"Brüksel'de Cuma günü sona eren AB zirvesi, AB'nin gerçek tutumunun su yüzüne çıkmasına olanak sağladı. Hem Amerikalı ticaret savaşçısı Donald Trump'a hem de Kremlinli yeni Soğuk Savaşçı Vladimir Putin'e karşı cephe alındı. Zirvede AB kötü değil, aksine çok iyi iş çıkardı. O kadar iyi bir iş çıkardı ki, (Theresa) May'in birliğin iyi taraflarını övmekten başka seçeneği kalmadı."
Koblenz'te yayınlanan Rhein-Zeitung'da AB zirvesindeki kararlılığının "dışarıya" borçlu olunduğu savunuluyor:
"Avrupalıların mükemmel bir şekilde kararlı bir tutum sergilemesini dışarıdan gelen baskıya borçluyuz. Salisbury'deki sinir gazı saldırısı, ABD ile ertelenen ticaret savaşı… Bu sorunların ışığında güncel konular büyük oranda unutulup gitti. Daha fazlası da var: Bu tehditler kapalı kapılar ardındaki anlaşmazlıklar ve sorunların örtbas edilmesine neden oldu."
Die Welt gazetesinde yer alan yorumda ise, Başbakan Angela Merkel ile İçişleri Bakanı Horst Seehofer arasındaki İslam tartışmasına değiniliyor:
"2019 sonbaharına kadar Hessen ve Bavyera'dan Saksonya-Anhalt'a birçok eyalette seçim var. Görüşler arasındaki kavganın bu kadar canlı olması şaşırtıcı değil. Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin elini en güçlü olduğu konuda, İslam konusunda zayıflatmak istiyor. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ise merkez partisi konumundan ayrılmak istemiyor. Bu da anlaşmazlıklara yol açıyor ve bunu Hristiyan Birlik partileri de biliyor. Ama aynı zamanda iki farklı görüşü iç içe geçirebilmenin kendi avantajlarına olduğunu da biliyorlar. CSU'nun bazı şeyleri söylemesine gerek yok çünkü bunları CDU söylüyor ve aynı şekilde tam tersi. Bu yalnızca CDU ve CSU karşılıklı olarak birbirinin otoritesini sorgulamadığı sürece işliyor. Seehofer bunu Merkel'e karşı yine yaptı. Mecliste 'aynen böyle devam' politikasıyla devam edilemeyeceğini söylediği gün. Ancak aynı şekilde Seehofer ve Merkel arasında da 'aynen böyle devam' edilmesi mümkün değil."
Kölner Stadt-Anzeiger'deki yorum da Merkel-Seehofer anlaşmazlığını masaya yatırarak CSU'nun bir "güvenilirlik" sorunu olduğuna dikkat çekiyor:
"Bu çatışma kolay çözüleceğe benzemiyor. Fazla inatçı bir biçimde tartışılıyor, karşılıklı güvensizlik ve hayalkırıklığıysa fazla derin. Taraflar birbirlerini utanmaz ve dayanılmaz görüyor. Merkel yaptığı hükümet açıklamasında CSU'ya sınırlarını açıkça göstererek bu durumu gözler önüne serdi. Öte yandan kardeş partilerin birbirlerine yabancılaşması, her iki partide de liderlerden birine ya da ötekine yakın kanatlar bulunsa da Merkel ve Seehofer'in çok daha ötesinde bir konu. Bu durumdaki bir parti şimdilik birlik, beraberlik ve memleket hissinden bahsetmese de olur. Aslında partinin bambaşka bir sorunu var: Kendi güvenilirliği."