Her hafta NBA’de geride bırakılan haftayı değerlendirdik ve gelişmelere farklı yorumlar getridik.
Her hafta NBA’de geride bırakılan haftayı değerlendirdik ve gelişmelere farklı yorumlar getridik. “
Kim ne demiş? Hangi takım ne yapmış? Neden böyle?” sorularının cevaplarını her zaman vermeye çalıştık ve siz okurlarımızla paylaştık.
Bu hafta yine kendimizi bu oknuda tekrarlayacağız ama All-Star haftasonuna gelmişken bu mevzuyu masaya tatıracağız ve tadını doya doya çıkaracağız. Geride bıraktığımız hafta iki mevzu çok konuşuldu. Birincisi eski toprak San Antonio Spurs’ün son şampiyon Boston Celtics’i kendi evinde yenmesi. Diğer konu ise malumunuz Kobe-LeBron randevusu. Artık bahsetmeye gerek bile yok.
NBA’de All-Star haftasonuna gelmiş olmak demek bir bakıma sezonun ilk yarısının bitmiş olduğu anlamına gelmektedir. All-Star haftasonuna kadar takımlar ritimlerini buldu buldu, yapılarını oturttu oturttu, oyun anlayışını belirledi belirledi… Çünkü All-Star sonrası takımlar play-off mücadelesi için yarışacaklar ve bu yarışta bir kere tekleyen direkt havlu atacak.
Bayatlayan “takas” dedikoduları Aslında iki konu var demiştik ya. Aslında son bir haftada üzerinde durulması gereken bir tespit daha var. NBA’de 60’dan fazla sezon oynandı bilmem kaç All-Star yaşandı ama hiçbu kadar takas dedikodualrı dönmemişti. Daha doğrusu her sezon bu dönemlerde bir çok takas gerçekleşir ve gerçekleşmeden önce dedikodusu yayılır. “
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” hesabı bütün basketbolseverler haberdar olru bir şekilde. Ama bu sene, sezon başından beri takas dedikoduları o kadar çok çıktı ki (ki bunların bir çoğu asılsızdı) artık “
Kobe, Oklahoma City Thunder’a takas olacak” dedikodusu çıksa kimse ilgilenmeyecek. Durum bu noktaya geldi. Bu dedikoduların çıkması “
Bu NBA’in yeni reklam politikası mı” diye soruyor insan kendi kendine. Çünkü normal şartlarda takas ve takas dedikoduları NBA sevelerin en merak ettikleri ve ilgilendikleri konular oluyor. Bunu takım menajerleri yapıyor ama olumsuz etkilenen yine kendi takım oyuncuları oluyor.
Sezon başlarında Amare Stoudamire’ın performasıyla şimdiki performası arasında ne kadar büyük bir uçurum var? Herhalde yüskeklik korkusu olan biri için ciddi bir travma etkisi yapabileceğini söyleyebiliriz. Amare geçtiğimiz hafta bu konuda verdiği demeçte bu dedikoduardan etkilenmediğini söylemişti. Ama ne kadardoğru olabilir ki? En son Shaq’in geçtiğimiz gün takas olacağı dedikodusu üzerine sert bir tepki verdi.
Shaq basın mensupların şöyle konuştu; “
Eğer sizin takımınız beklentilerin altında kalırsa böyle takas dedikoduları çıkar. Ve şuan da yaşadığımız gibi bunlar basında büyütülen dedikodular. İyi oynadığımın farkındayım. Bana verilen her görevi en iyi şekilde yapıyorum. İşimi anlıyorum ve yerine de getiriyorum. Ancak bana verilecek fırsatlar artarsa ben bu takıma daha fazla katkı sağlayabilirim.”
Örneğin haftalardır konuşulan “
Vince Carter takası” dedikodusu üzerine son sözü New Jersey Nets genel menajeri Kiki Vandeweghe şöyle konuştu. Daha doğrusu suskunluğunu bozmak zorunda kaldı. “
Elbetteki bazı takas konuşmaları içerisinde yer aldık. Ancak şimdiye kadar bizi memnun edecek ve gelişimimize katkıda bulunacak bir teklif alamadık. Bu nedenle de takas gerçekleştirmeyi düşünmüyoruz.”
Transere en fazla ihtiyacı olan takım kuşkusuz son şampiyon Boston Celtics. İlk beşi ligin zirvesinde belki ama saha kenarında bir oyuncusu bile yok. Eğer playoff’ta zirveye oynayacaklarsa ve ünvanlarını korumak istiyorlarsa güçlenmeleri şart. Bunu basketbolla az da olsa ilgilenen biri biel anlaybilir. Ama Boston Celtics’in Basketbol Operasyonlar Sorumlusu Danny Ainge aynı fikirde değil. Ainge geçtiğimiz gün şöyle bir açıklama yaptı; “Biz hazırlık kampımıza da bu kadro ile başlamıştık. Ve hiçbir şekilde bir değişikliğe ihtiyaç duymadık. Sezon sonuna kadar da bu şekilde devam etmeyi istiyoruz.” Böyle bir demecin üstüne iki şey düşünebilir insan. Ya Boston Celtics ekonmik kriz yaşıyor (ki bu zor değil imkansız bir ihtimal) ya da Danny Ainge bu işi bilmiyor. (en azından olabilecek bir ihtimal). Fazla söze gerek yok.
Bu takas mevzusu üzerine daha çok konuşulur ama eminim siz de artık “All-Star’a gelelim” diyorsunuzdur. Çünkü ben de diyorum.
2009 All-Star Haftasonu All-Star hafta sonu geldiğinde bütün gazeteler ve dergiler All-Star haftasonunun programını ve kadroları yazar bırakır. Ben bu yazımda bu hatayı yapmak istemiyorum. Zaten bu olayı haber olarak her yerde rastlayacaksınız. Ama şöyle girmek istiyorum konuya. En son ne zaman inanılmaz bir keyif All-Star’dan?..
Tabi All-Star derken daha çok mönünün ana yemeği olan All-Star maçı üzerine konuşuyorum. Belki bir çoğunuz 2003 yılında Michael Jordan’ın tabir-i caizse jübilesi hale gelen maçta diyecektir. Aslında 2004 ve 2007 All-Star maçları da bir hayli eğlenceliydi ama geriye kalanlar son derece rutindi. Bu ne kadar benim fikrim gibi anlatsam da aslında bu kanıya çevremde basketbolla ilgilenen genç-yaşlı insanlardan aldığım ‘Feedback’lerden vardım. Halbuki bir zamanlar Kobe Bryant, Vince Carter,Tracy McGradygibi oyuncuların maç içindeki şovlarıyla ne kadar eğlenirdik. Tam uykumuz gelirken izlediğimiz bir smaç bizi yerimizden hoplatırdı. Pardon Shaq’ı unutmadan..Shaq da yaptığı sempatik hareketlerle ne kadar güldürürdü bizi. Şimdi bu bahsettiklerim son 10 yıla ait kesitler. Peki ondan öncesi?
Karl Malone ve John Stockton, Shawn Kemp, Penny Hardaway, Hakeem Olajuwan, Patrick Ewing…ve tabi majesteleri Michael Jordan. Ondan öncesi? Dominique Wilkens, Larry Bird ve tabi Magic Johnson.
Peki ya şimdi? Asıl şimdi bulunduğumuz noktaya vardık. Kobe Bryant, Kevin Garnett, Allen Iverson, Dwyane Wade, LebRon James, Chris Paul, Dwight Howard…ve tabi yine Shaq. Geçen sene All-Star seçilemeyen Shaq bu sene tekrar All-Star haftasonunda yerini alıyor ve yüksek bir ihtimalle yine bizi güldürüp, eğlendirerek neden bu kadar All-Star’a layık olduğunu gösterecek.
Son 3 yıldır MVP bir Kobe bir LeBron olunca “
bu sene hangisi olacak acaba?” diye mrek ediyor basketbolseverler. Son iki yıldır Kobe-LeBron üzerinden bir hayli reyting ve prim yapan NBA, bunu All-Star’da da kullanacak gibi gözüküyor.
Kobe, zaten sadece LeBron’la değil basketbolun gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu Michael Jordan’la da kıyaslanıyor.
Gerek, tipi, gerek oyun stili gerek karakter. Ne kadar benzerler o tartışılır ama kıyaslandığı bir gerçek. Zaten en son kıyaslamayı koç Phil Jackson da yaptı. Jordan’ı ve Kobe’yi en yakından tanıyan biri olarak ne dese kimse itiraz edemez zaten. Jackson, “Kazanma yönünden ben Kobe ile Michael'ı birbirinden asla ayıramam. Ancak Kobe, dış atışlarda Michael'a oranla çok daha iyi.” Şeklinde bir açıklama yaptı. Aslında buradan şunu anlıyoruz. Kobe bir zamanlar Michael Jordan’ın da olduğu gibi ne kadar kıyaslanırsa kıyaslansın ligin ve All-Star’ın başrol oyuncusu.
Smaç yarışması yine Dwight Howard’ın şovlarıyla renkleneceği kesin. Diğer katılımcılar Nate Robinson, Rudy Fernandez, J.R. Smith.
Yetenek yarışması ise bir hayli çekişmeli olacak gibi. Devin Harris, Tony Parker, Derrick Rose ve Jameer Nelson. Nelson’ın sakat olması sebebiyle onun yerine Mo Williams katılım gösterecek. Geçtiğimiz senenin şampiyonu Deron Williams’dı.
Shooting Stars’da dört takım mücadele edecek. San Antonio, Los Angeles, Detriot ve Phoenix. Her takım üç kişiden oluşuyor. Bir NBA oyuncusu, bir WNBA oyuncusu ve bir tane de efsane oyunculardan. Bu organizasoyunun en eğlenceli yarışmalarından biri haline geldi.
Maça gelince... Doğu geçtiğimiz sene bu takımla kazanmıştı ama bu sene işler biraz daha farklı oalcak gibi. Doğu daha güçlü gibi duruyor ama Batı da ligin bir çok süper yldızın barındırıyor. Bir tarafta Doğu’da LeBron var diğer tarafta Batı’da ise Kobe var. Ama sadece ilk 5lere bakacak olursak Doğu açık ara önde diyebiliriz. Sonuçta ilk beşiniz LeBron, Wade, Iverson, Garnett ve Howard’dan oluşuyor. Ama Batı’da Kobe’nin yanında ligin en iyi uzunları var. Amare, Yao, Duncan, Gasol ve Shaq. Oyun pota altında oynarsa Batı takımı bir bakıma voleybol maçı yapacak. Ama oyun hızlı ve tam saha oynanırsa Doğu’nun hızına kimse yetişemez. Malzemeler ortada.. ligin en iyi yıldızları aynı sahada. Bir de üstüne Kobe-LeBron rekabeti. Geriye yaslanalım, emniyet kemerlerimizi bağlayalım ve neler olacağını görelim