Gündem

Ali Tatar’a sorgusunda hangi suçlamalar yöneltildi?

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Ergenekon soruşturması kapsamında, ikinci kez gözaltına alınmak istendiği için intihar eden Yarbay Ali Tatar ile ilgili önemli bir yazı yazdı.

26 Aralık 2009 02:00

 T24-Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Ergenekon soruşturması kapsamında, ikinci kez gözaltına alınmak istendiği için intihar eden Yarbay Ali Tatar ile ilgili önemli bir yazı yazdı.

'Ali Tatar’a sorgusunda hangi suçlamalar yöneltildi?' başlığını taşıyan yazıda, Sedat Ergin şu bilgilere yer verdi:


DENİZ Kuvvetleri Eğitim Komutanlığı’nda görevli Şube Müdürü Öğretmen Yarbay Ali Tatar’ın terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla tutuklanması, serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklama kararı verilince canına kıyması olayı Türk kamuoyunun da dikkatini çekti.


Basındaki tartışmalarda iki çizgi ortaya çıktı. Birinci grupta yer alanlar Tatar’ın suç organizasyonunda yer aldığı anlaşıldığı için intihar ettiğini ileri sürdü. İkinci grupta yer alanlar bunun bir onur intiharı olduğunu savundular. Ailesinin bu görüşe itibar ettiğini biliyoruz.


Dünkü yazımızda Ali Tatar’ın intiharından önceki ruh halini anlatmıştık. Bugünkü yazımızda ise Ali Tatar’ın Savcılık tarafından yapılan sorgulaması, daha sonra Hâkim tarafından yöneltilen sorularda kendisine yöneltilen suçlamalar ya da açıklık getirmesi istenen şüphe nedenlerini irdeleyeceğiz.

Bu konudaki verileri şöyle özetleyebiliriz:


1) 1998/İnternet'düşen not: Kendisi Alevi, ailesi PKK'lı

Yarbay Ali Tatar dosyasını açarken, önce onun isminin Türk kamuoyunun bilgisine medya ortamı üzerinden ilk kez ne zaman ve nasıl ulaştığı bilgisiyle başlayalım. Bu konudaki ilk belge, 1998 yılında “yolsuzluk.com.tr” adlı bir internet sitesinde yayımlanan imzasız bir not. Resmi künyesi bulunmayan bu internet sitesinde yayımlanan notta, o tarihte yüzbaşı rütbesinde olan Ali Tatar için bakın neler yazıyor:

“Yüzbaşı Ali Tatar ve arkadaşları, birinci sıraya yüce milletimizin ve ordumuzun menfaatlerinin, emir komuta zincirinin yerine Alevilik gibi başka değer yargılarını ve ölçülerini koymuşlardır. Artık Deniz Kuvvetleri’nde eğitim uzmanı olmak için tercihen Alevi olmak yetiyor. Tatar, Sivas Gürün Yuva Köyü’nden Alevi olup, Deniz Lisesi PAP Şube Müdürü’dür. Yuva Köyü yörede PKK’lı yatağı ve anarşist yuvası olarak bilinmekte. Yakın akrabası Hüseyin Tatar, anne Elife, baba Halife bölücü örgüt üyesi olmaktan sabıkalıdır.”

           
2) 2008/Aynı not birinci Ergenekon iddanamesinde



Yarbay Tatar’ın isminin ikinci kez kamuoyunun bilgisine gelmesi, tam 10 yıl sonra birinci Ergenekon iddianamesi çerçevesinde oldu. Bu soruşturma çerçevesinde emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün evinde yapılan aramada el konulan belgeler arasında yolsuzluk.com.tr sitesinde yer almış olan Ali Tatar hakkındaki bu not da vardı. Ergenekon savcıları, birinci iddianamenin ek klasörlerine (54 No’lu klasör) bu belgeyi de koydular.

Bu iki dipnotu kayda geçirdikten sonra şimdi 5 Aralık 2009 tarihindeki adli makamlar tarafından “şüpheli” Ali Tatar’ın önüne getirilen konulara bakalım:

           
3) 18 Temmuz 2009/ Karamürsel'deki baskında çıkan belge



15 Temmuz 2009 tarihinde İstanbul Emniyeti Asayiş Müdürlüğü’ne imzasız bir ihbar mektubu geldi. Bu mektupta, Karamürsel’deki Deniz Kuvvetleri Eğitim Merkezi’nde görevli bazı teğmenlerin yasadışı faaliyetleri ve uyuşturucu kullanmak gibi alışkanlıkları ihbar ediliyordu. İstanbul Emniyeti Asayiş ve Narkotik Büro ekipleri, 18 Temmuz 2009 tarihinde sabaha karşı Karamürsel’de hepsi Deniz Harp Okulu 2007 mezunu olan teğmenlerin oturduğu 5 kadar eve baskın yaptı. İstanbul Kadıköy’de de bir eve baskın yapıldı. Teğmen Sinan Efe Noyan’a ait evdeki aramada mutfakta buzdolabının arkasında gizlenmiş halde 100 adet Kalaşnikof tüfek mermisi ve yarım kg kadar patlayıcı ele geçirildiği belirtildi. Mermilerin bulunduğu torbadaki notta mermilerin “M.A. ve U.Y. amirallere düzenlenecek suikastlarda kullanılacağı” belirtilmekteydi. M.A.’nın o dönemdeki Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, U.Y’nin ise Ataç’ın halefi olan o dönemdeki Kuzey Deniz Saha Komutanı Oramiral Uğur Yiğit olduğu tahmin ediliyor. Ali Tatar’a cephane ve mermilerin bulunduğu torbadan çıkan bilgi notu soruldu. Kendisi bu konuda bilgisi olmadığını söyledi.

           
4) 18 Temmuz 2009/ İkinci evde bulunan uyuşturucu ve flaş disk



Alperen Erdoğan isimli bir başka deniz teğmenin evine yapılan baskında ise bir miktar uyuşturucu, bir de flaş bellek bulundu. Burada ilginç olan, flaş bellekten “Karargâh Evleri Yapılanması” adlı bir organizasyona ait olduğu öne sürülen belgeler ve fişleme bilgileri çıkmasıydı. Bu çerçevede İstanbul’daki Savcılık, bu konuda soruşturma başlattı ve 3 teğmen tutuklandı. Daha sonra tutuklanan teğmenlerin sayısı 7’ye çıktı. Ali Tatar’ın isminin gündeme gelmesi ve kendisinin soruşturma kapsamına alınmasının ana nedeninin, bu flaş bellekte bulunan belgelerde adının geçmesi olduğu anlaşılıyor. Tatar, yaklaşık 5 ay sonra 5 Aralık 2009 tarihinde ifadesi alınmak üzere Savcılığa davet edildi.

           
5) Suçlama: Uyuşturucuya göz yumdun mu?



Yarbay Ali Tatar’a sorgusunda yöneltilen sorulardan biri, 15 Temmuz 2009 tarihli ihbar mektubunda kendisiyle ilgili yöneltilen bir iddiayı konu aldı. Bu iddiaya göre, teğmenlerin bazıları uyuşturucu kullanıyor ve aralarında Ali Tatar’ın da bulunduğu bazı üstleri bunu bildikleri halde uyuşturucu kullanmalarına göz yumuyor, onları himaye ediyorlardı. Ali Tatar, Savcı’nın bu konudaki sorusuna “Uyuşturucu madde satılmasına, temin edilmesine, kullanılmasına aracılık etmiyorum. Bu hususta bir şey bilseydim, görevimi yapardım” karşılığını verdi.

           
6) Suçlama: Eruygur ve Perinçek arasında köprü müsün?



Teğmen Erdoğan’ın evinde bulunduğu söylenen flaş bellekteki belgeler arasında “Eruygur” ve “Toplantı Kararları Mayıs 2008-2009” iki belge aslında aynı metinlerdi. Bu belgelerde, Mayıs 2008 yılında Doğu Perinçek ile Şener Eruygur’un Deniz Eğitim Komutanlığı’nda bir araya gelip toplandıklarıı, Ali Tatar’ın da ikisi arasında “köprü” görevi yaptığı ileri sürülüyordu. Ali Tatar, her ikisiyle de şahsi tanışıklığı olmadığını söyledi. Avukatı İhsan Nuri Tezel ise sonradan verdiği itiraz dilekçesinde Perinçek’in toplantının yapıldığı ileri sürülen tarihte Ergenekon’dan tutuklu olduğuna dikkat çekti. Flaş bellekten çıkan bu belgede, Ali Tatar’ın Ergenekon ile ilişkilendirildiği aşikârdır.


7) Suçlama: Teğmenleri organize ettin mi?



Flaş bellekte kayıtlı “Organize Edilecek Arkadaşlar” başlıklı bir başka belgede ise Deniz Harp Okulu’ndan 2007 yılında mezun olmuş 35-40 kadar teğmenin fotoğraf ve kimlik bilgileri yer alıyordu. Belgenin altına “Dağıtım: Ali Tatar, Yrb.” yazılıydı. Burada önemli bir nokta, Deniz Kuvvetleri’nde yarbay rütbesinde olanlar için “Yrb” değil “Yb” kısaltmasının kullanılmasıdır. Ali Tatar, herhangi bir organizasyonun içinde olmadığını belirtti.

           
8) Suçlama: Teğmenlere referans oldun mu?



Yine flaş bellekten çıkan bir diğer gruptaki belgelerde ise 2007 mezunu teğmenlere ilişkin fişleme bilgeleri yer alıyordu. Bazı teğmenlerin karşısına “Kadınlara düşkündür”, “keş” gibi notlar düşülmüştü. Bazılarının karşısında ise “Referansı Ali Tatar’dır” notu yer alıyordu. Ali Tatar, bu belgelerde ismi geçen kişileri tanımadığını, kimseye referans olmadığını söyledi.Sorgulamada Ali Tatar’ın karşısına Karamürsel’deki baskından önce polise gönderilmiş olduğu anlaşılan başka belgeler de çıkartıldı.


9) Takip edilecekler listesi 25 Ocak 2009



Bunlardan biri 25 Ocak 2009 tarihinde Ergenekon’un 11’inci dalgasında gözaltına alınıp serbest bırakılan gazeteci Ünal İnanç’ın evinde bulunan “Takip Edilip Gerekli Yerlere İletilecek Liste” başlıklı yine imzasız bir belgeydi. Ali Tatar, Ünal İnanç’ı tanımadığını söyledi. Belgede, “Davulbaz” diye bir kelime de not düşülmüştü. Savcı, bunu da sordu. Tatar, Davulbaz’ın karısının Sivas’ta nüfusa kayıtlı olduğu köyün adı olduğunu söyledi.


10) Suçlama: Türk Solu ile irtibatlı mısın? / 24 Mayıs 2009



Ali Tatar’a 24 Mayıs 2009 tarihinde polise gelmiş olan imzasız bir ihbar notu daha soruldu. Bu notta, Ali Tatar’ın isminin yanına “Türk Solu’ndan Hüseyin Adıgüzel’den gelen isimlerin kullanılması” şeklinde not düşülmüştü. Bu ihbar mektubu da Ali Tatar’ı Türk Solu Dergisi’nin çizgisi dikkate alındığında ultra-ulusalcı bir siyasi çizgi ile irtibatlandırmaktaydı. Ali Tatar, Hüseyin Adıgüzel’i tanımadığını söyledi.

           
11) Suçlama: DHKP-C ile irtibatlı mısın? / 29 Haziran 2009



Sorgulama sırasında ortaya çıktı ki, polise Selim Demircioğlu adlı bir şahıs tarafından DHKP-C örgütüyle irtibatlı olduğu, aynı zamanda Alevi örgütlenmeleri içinde de yer aldığı iddia edilen imzasız bir ihbar mektubu daha gönderilmiştir. Ali Tatar, bu iddiaların tamamen iftira niteliğinde olduğunu söyledi.


12) Soru: Poyrazköy ile de irtibatlı mısın?



Sorgulamada Ali Tatar’ın önüne Poyrazköy soruşturması çerçevesinde tutuklu olan emekli Deniz Binbaşı Levent Pektaş’ın evinde bulunan “Gündemlerim” isimli bir bilgisayar çıktısı da gösterildi. Bu belgede Ali Tatar’ın da ismi yazılıydı. Tatar, Bektaş’ta bulunan bir belgede isminin yer alması hakkında hiçbir fikrinin olmadığını söyledi.


13) Soru: Çağdaş Yaşam'la ilişkin var mı? 



Savcılık değil ancak Hâkim tarafından Ali Tatar’a yöneltilen bir diğer soru da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ilişkisinin olup olmadığıydı. Ali Tatar “ÇYDD ile herhangi bir irtibatım yoktur” dedi.