T24 - Fenerbahçe ezeli rakibi Galatasaray'ı 2 farkla geçerek bir kez daha Kadıköy'de gülen taraf oldu ve zirvede 5 puanlık bir avantaj sağladı. Spor yorumcusu Mert Aydın derbiyi değerlendirirken, karşılaşma öncesi yaşanan olayları eleştirirken Fenerbahçe'nin Brezilyalı kaptanı Alex De Souza'nın iki haftadır boşuna dinlenmediğine değindi. İşte Aydın'ın ntvmsnbc.com'da yayınlanan dünkü (25.10.2009) yazısı:
Bizim için her Fenerbahçe-Galatasaray maçı yüzyılın derbisi. Böyle olunca futbolcular da rayından çıkabiliyor. Maçtan önce ısınırken saçma sapan bir nedenden futbolcular kavga eder mi? Bizde eder. Hem de daha önce birbiriyle belki sokakta bile karşılaşmamış iki futbolcu, Arda ve Cristian kapışırlar. Bilirler ki böyle yapınca taraftarın sevgilisi olurlar. Millet onlar adına tartışır. Kim haklı? Kim haksız? Aslında herkes haksız. Hiçbir şey o kavga için yeterli neden değildir.
Sadece futbolcular mı geriliyor? Taraftar, sahadaki kavgaya hemen atkıyor. Yardımcı hakem Tarık Ongun'u vuruyorlar. Kimbilir o nesne aslında kim için atıldı? Atan bir de şuursuz. Düşünün o yabancı madde, kendi oyuncusuna da gelebilir. Sonra durmuyorlar. Maç içinde Keita'nın, Servet'in kafasına da atıyorlar. Ceza gelecekmiş, gelmeyecekmiş umurlarında değil. Belki kafaları da kıyaktır. Başka bir şey gelmiyor aklıma.
Baros'un daha maç başlar başlamaz sakatlanması ve Fenerbahçe'nin dayanılmaz baskısı, ilk dakikaların flaşı. 7. dakikada İngiletre'den santrfor olarak gelen, sonra sağ açık olan ve yeniden santrfora dönen Kazım solda boş kaldı. Ama gelişine vuruşu dışarı gitti. 12'de Kazım, soldaki Vederson'a aktardı. Onun ortasında ön direkte kitabi olarak ofsayt pozisyonundaki Roberto Carlos, topun üzerinden atladı. 2 haftadır bu maçı bekleyen Alex, boş kaleye bıraktı: 1-0.
Hızını yavaşlatan Fenerbahçe, Galatasaray'ın da büyük tehlike yaşatmasına izin vermiyordu. 44'te Kazım, kaleci Leo Franco'ya pres yapınca kalecinin pası ceza alanı dışındaki Alex'e gitti. Onun nefis şutunu Leo Franco kornere çeldi. Korner paslaşılarak kullanıldı. Vederson'un ortasına Lugano'nun kafası üst direğe çarpıp dışarı gitti.
49'da Servet uyuyakaldı. Mehmet, tereyağından kıl çeker gibi topu aldı. Geriye çıkardı. Kazım, kuşları vurdu. 52'de Alex, Leo Franco'yu geçerken düşürüldü. Bir dakika sonra da penaltıyı kalecinin tersine gönderdi: 2-0.
57'de Arda'nın kornerinde Servet, kafayı vurdu. Volkan'dan seken topu Hakan içeri gönderdi: 2-1. Galatasaray, oyunu dengelemeye çalışırken 74'te Keita, Roberto Carlos'a hem yumruk hem dirsek attığı için kırmızı kartı görüverdi.
79'da Gökhan sağdan getirdi. Sıfırdan al da at ortası yaptı. Güiza altı pastan kafayla auta gönderdi. Bilim kurgu filmlerinden kalma bir andı. 87'de Aydın sağ çaprazda bomboştu. Ama o da Güiza'ya nazire yaptı. 90+3'te Mehmet'in pasında Güiza bu kez kaçırmadı: 3-1.
Maçın sonunda tabii yine hakem yorumcularının inceleyeceği nice pozisyon kaldı. Sayılan, sayılmayan goller, penaltı iddiaları, verilen penaltı, kırmızı kart, verilen, verilmeyen fauller. Neden? Çünkü özellikle ikinci yarıda futbol kalitesi düştü. Futbol konuşamazsan hakem konuşursun.
Sonuç olarak Fenerbahçe, geleneği sürdürdü. Alex de iki haftadır boşuna dinlendirilmediğini gösterdi.