Ekonomi
BBC Türkçe

Albayrak'ın istifası ve ekonomi yönetimindeki yeni görevlendirmeler nasıl yorumlanıyor, siyasi kulislerde hangi senaryolar konuşuluyor?

11 Kasım 2020 06:51

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın, Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifası, siyasi kulislerde kabine değişikliği, erken seçim ve sistem değişikliği senaryolarını gündemin ön sıralarına taşıdı.

AKP'deki kapsamlı kabine değişikliği beklentisine karşın Erdoğan'ın, Albayrak'ın yerine Lütfi Elvan'ı atamasının ardından yakın zamanda bir kabine revizyonu olasılığının zayıfladığı yorumu yapılıyor.

Ala, MYK üyesi oldu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Berat Albayrak'ın istifasını kabul etmesinin ardından, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten Lütfi Elvan'ı kabineye alınca, partisinin Merkez Yönetim Kurulu ve komisyon üyeliklerine yeni görevlendirme yaptı.

Efkan Ala

Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu başkanı olurken, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, Yılmaz'dan boşalan MYK üyeliğine atadı.

Erdoğan'ın bu atamaların ardından, kabinede kapsamlı bir değişikliğe gidip gitmeyeceği de merak konusu.

'Kabine kongreye paralel değişebilir'

AKP'de, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere birçok büyükşehrin kaybedildiği 2019'daki yerel seçimlerin ardından, kabine ve parti yönetiminde değişiklik beklentisi zaman zaman dile getiriliyordu.

Olası bir kabine değişikliğinde başta Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere bazı bakanlıkların bölünebileceği, cumhurbaşkanı yardımcısı sayısının artırılabileceği de kulislerde konuşuldu.

Ancak Erdoğan, şimdiye kadar görevden aldığı Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan dışında kabinede değişikliğe gitmedi.

Berat Albayrak'ın istifası ise bir kez daha kabinede kapsamlı değişiklik beklentisini artırdı.

Bazı parti yöneticileri, Erdoğan'ın kabine değişikliği beklentilerini hep boşa çıkardığını anımsatarak, ekonomi yönetimine yeni yapılan atamalarla piyasaların rayına oturmasının bekleneceğine işaret ediyorlar ve şimdilik kapsamlı bir kabine değişikliğine fazla şans tanımıyor.

Kabine değişikliği için partinin 2021 baharında yapılması planlanan olağan büyük kongre süreci işaret ediliyor.

Erdoğan'ın, partiyi 2023 seçimlerine götürecek olan yönetimin belirleneceği kongrede parti yönetiminde yapacağı değişime paralel olarak kabinesini de yenileyebileceği ifade ediliyor.

'Vazgeçilmez tek kişi Erdoğan'

İstifa krizi, Albayrak'ın siyasi kariyeri için de önemli bir kırılma noktası olarak görülüyor. İstifa öncesinde, "Erdoğan sonrasına" yönelik liderlik hazırlığı içinde olduğu kulislerde konuşulan Albayrak'ın bu kararının aslında "siyasete erken veda" olduğu yorumu yapılıyor.

Albayrak'ın gerek ekonomi yönetiminde izlediği tutum, gerekse istifa mektubundaki üslup ile partiye ve hükümete "zarar vererek" ayrıldığı savunularak, aile içinde yeni bir uzlaşma olmaması halinde Erdoğan'ın Albayrak'ı kabineye alması ya da parlamentoya taşıması beklenmiyor.

Parti içinde Süleyman Soylu, Abdülhamit Gül ve eski Başbakan Binali Yıldırım'ı karşısına aldığı belirtilen Albayrak'ın parti içinde etkisizleştirmek istediği kesimlere karşı da güç yarışını kaybettiğine işaret ediliyor.

Berat Albayrak, 2018'de ilk cumhurbaşkanlığı kabinesi tanıtılırken

Albayrak için artık geriye dönüş olmayacağı savunularak, "Bizim için vazgeçilmez olan tek kişi var; o da Cumhurbaşkanımız Erdoğan. Onun dışında kimse vazgeçilmez değildir ve bu son yaşanan da bunun göstergesidir" değerlendirmesi yapılıyor.

Sistemde revizyon yapılabilir mi?

İstifa krizinin ardından, Erdoğan'ın başkanlık sisteminde revizyona gidebileceği, bu kapsamda, cumhurbaşkanlığı ve parti görevini birlikte yürütmekte zorlandığı için AKP Genel Başkanlığı'nı bırakabileceği iddiaları da konuşuluyor.

Ancak parti yönetimine göre bu senaryonun şu aşamada yaşama geçme ihtimali bulunmuyor. Partideki en önemli birleştirici gücün Erdoğan olduğu, hükümet sistemi değişikliğinin en önemli nedenlerinden birisinin "çok başlılığı engellemek" olduğuna işaret edilerek, böyle bir sistem değişikliği beklemenin doğru olmayacağı vurgulanıyor.

'Muhalefetin elindeki en önemli kozu aldı'

Lütfi Elvan'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'na atanması, AKP'nin içinde büyük ölçüde olumlu karşılandı. AKP kökenli bir siyasetçi olması nedeniyle Naci Ağbal'ın Merkez Bankası Başkanlığı'na atanması muhalefet sözcüleri tarafından eleştirilse de, AKP'de her iki ismin de devlet ve kabine deneyiminin, ekonomi yönetimine de olumlu yansıyacağı düşünülüyor.

Muhalefetin iktidara yönelik en büyük eleştiriyi "damat" sıfatı taşıması nedeniyle Berat Albayrak üzerinden yaptığına işaret edilerek, bu istifayla hem muhalefetin elindeki bu önemli kozun alındığı hem de kamuoyuna "yanlış yapan aileden de olsa gereğinin yapıldığı ve kimsenin vazgeçilmez olmadığı " mesajı belirtiliyor.

Yeminden sonra 'güven mesajı'

Erdoğan'ın Berat Albayrak'ın yerine atama yaparken piyasalara güven verecek "ılımlı" bir ismi arayışında olduğu kulislere yansıdı.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın, göreve gelir gelmez yaptığı ilk açıklama da bu güveni sağlamaya dönük bir hamle olarak görülüyor. Elvan, TBMM Genel Kurulu'nda yemin ettikten sonra, henüz

Meclis'ten ayrılmadan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "gerçekçi bir risk yönetimi ile kamu finansmanı kalitesini artıracağız" görüşünü dile getirdi.

'Katılımcı anlayış' vurgusu

Elvan, ilk mesajında, ekonomiyi "katılımcı anlayışla" yöneteceğine vurgu yaptı:

"Ekonomi politikalarımız esası, büyüme ve istihdamı arttırma amacıyla uluslararası normlara uygun, şeffaf, öngörülebilir, hesap verebilir politikaların tasarımı ve uygulanmasının sağlanmasıdır.

"Türkiye, kurala dayalı işleyen bir piyasa ekonomisi geleneğine sahiptir. Önemli olan kurumların güçlendirilmesi, kuralların etkili bir biçimde işletilmesidir.

"Bu kapsamda, oluşturacağımız politikalarda ilgili tüm tarafların katkısını alarak istişareye dayalı, katılımcı bir anlayışla hareket edeceğiz."

Erken seçim olasılığı

Muhalefet partilerinde istifa krizi 2,5 yıldır uygulanan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başarısızlığı ve ekonomideki kötü gidişin yansıması olarak görülüyor ve bunun siyasi krize dönüşeceği düşünülüyor.

Türkiye'nin "yönetilemediğini" düşünen muhalefet sözcüleri, her ne kadar yeni atamalarla ötelenmeye çalışılsa da, iktidarın bu krizi aşamayacağı ve halkın talepleri doğrultusunda erken seçimin kaçınılmaz olarak gündeme geleceği görüşünde.

Muhalefetin sık sık erken seçim konusunda "belirleyici" olduğunu vurguladığı MHP'de ise bir yandan salgın, diğer yandan Türkiye'nin bölgesinde bulunduğu kritik konuma dikkat çekilerek, şu anda erken seçime gitmeyi gerektirecek bir durum olmadığı ifade ediliyor.

MHP'de muhalefetin erken seçim tartışmalarıyla "belirsizlik ortamı" yaratarak iktidarı yıpratma hesabı yaptığını savunularak, aslında istenenin "erken seçim değil, erken seçim tartışması" olduğu ifade ediliyor. AKP'de de şu anda bir erken seçim olasılığı seslendirilmiyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir