T24 - Bursa'nın Karacabey İlçesi'nde denizden kaçak kum çekerek tatlısu dalyanlarına zarar verdikleri, ruhsata aykırı bölgeden çekilen kumları TOKİ dahil müteahhitlere pazarladıkları, devletin el koyduğu binlerce metreküp kumu yedieminlik kurumuna zarar vererek satılması ve bürokratlara baskı yapmak amacıyla örgüt kurdukları iddialarıyla 33 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün yapıldı. Duruşmaya katılarak ilk kez ifade veren tutuksuz sanık Yeni Şafak Gazetesi Sahibi Ahmet Albayrak, çete lideri suçlamasını reddederek, "Davada adı geçen 33 kişiden yalnızca 2'sini tanırım. Nasıl çete olabilirim" dedi.
Haklarında Bursa 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce 11 ayrı kamu ihalesine fesat karıştırmak, 5 ayrı rüşvet almak ve vermek, hırsızlık, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte üye olmak ve şantaj suçlarından 207'şer yıla kadar hapis cezası istenen aralarında İl Özel İdaresi çalışanlarının da bulunduğu 33 sanığın yargılandığı ikinci duruşmada, Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet Albayrak da katılarak ifade verdi. Duruşmaya tutuksuz sanıklardan 30'u katıldı.
'Neden sanık olduğumu bilmiyorum?'
Vatan gazetesinden Nail Kahraman'ın haberine göre Albayrak ifadesinde, birlikte yargılandığı kişilerden sadece Rafi Altınok ile avukat Mustafa Doğan İnal'ı tanıdığını söyledi. Albayraklar Grubu'nun patronu ve gruba bağlı 18 şirketin de ortağı olduğunu belirten Albayrak, "Bu davada yargılanan 33 kişiden Rafi Altınok ve avukat Mustafa Doğan İnal'ı tanırım. Nasıl çete olabilirim. Bu ihaleye katılmadım. Adı geçen ihale 7 bin liralık ihaledir. Benim ortak olduğum şirketlerde 8 bin kişi çalışıyor. Hazırlanan iddianamede de neden sanık olduğumu bilmiyorum. Rafi Altınok'u tanırım" dedi. Altınok'un kaçak kum çıkarılması iddialarıyla 6 ay boyunca dinlendiğini ve bu dinleme sırasında onun kendisiyle 6 kez görüştüğünü ifade eden Albayrak, şunları söyledi:
"Zaman zaman özel idare ve askeriyede uğradığı haksızlıklar olduğunu belirtip benden yardım istemiştir. Ben de sıkıntılarını aşmasında kendisine yardımcı oldum. Daha sonra beni de dinlemeye almışlar. Benim bu işle ilgili bir konuşmam tespit edilmemiştir. Suç teşkil edecek herhangi bir ifadem yoktur. Rafi Altınok içeri alınınca başka bir şirkette kendisiyle ortaklığım bulunduğu için benden hukuki konularda yardımcı olmamı istedi. Ben de şirket avukatlarımdan kendisiyle ilgilenmelerini söyledim. Avukatlarımız hukuki konularda kendisine yardımcı oldular. Bu süreçte, avukatlarımız Bursa'ya geldiğinde savcının kendilerine yönelik siz `Albayrak'ın pis işleriyle uğraşıyorsunuz' şeklinde ifadeleri olmuş. Bunun üzerine avukatlar beni arayarak savcıyı şikayet edeceklerini söylediler. Ben de savcının davranışları nedeniyle kanunsuzluk ve hukuksuzluk yapıldıysa gereğini yapın şikayet edin' dedim. Şikayet ettiler. Şikayetten sonra beni de dinlemeye almışlar. Ancak hukuka aykırı bir konuşma tespit edilememiştir."
Dalyan Osmanlı tapusu ile işletiliyor
Bursa İl Özel İdaresi eski sekreteri ve AKP'den Konya milletvekili aday adayı Ali Altuntaş, Devlet Bakanı Faruk Çelik'in teyzesinin kızı ve Özel İdare Genel Sekreter Yardımcılarından Ayla Yenidünya, Özel İdare Genel Sekreter Vekili Kemal Demirel'in de aralarında bulunduğu sanıkların ifade verdikleri duruşmada, Karacabey Boğazköy'deki dalyanı Osmanlı Tapusu ile işleten eski Sağlık Bakanlarından ve olayın ortaya çıkmasını sağlayan Dr. Yasin Cengiz Gökçek de katıldı. Gökçek, müşteki olduğunu, dalyanın ağzının kaçak kum alımı nedeniyle açılarak patladığını, kaçak kum çekimleri yüzünden dalyana balık alımının mümkün olmadığını söyledi.
Gökçek'in yanında dalyan bekçisi olarak çalışan İbrahim Deveciler adlı sanık, dalyanın ağzından kaçak kum çekildiğini, şikayetlerini ilgililere aktardığını bildirdini iddia ederek, "Bir keresinde Rafi Beyin cipi dalyan yakınlarında çamura saplandı. Köylülerle birlikte kurtardık. Bana 600 lira verdi" diye konuştu.
Sanıklardan Bursa İl Özel İdaresi Eski Genel Sekreteri Ali Altuntaş, kum alımıyla ilgili izinlerin ve ruhsatların Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verildiğini, Bursa İl Tarım Müdürlüğü'nden kendilerine ulaşan "Marmara Denizi'nde kum çekimi mahkeme kararıyla durdurulmuştur" yazısı üzerine konuyla ilgilenme başladıklarını belirtti. Altuntaş Maden İşleri Genel Müdürlüğü'ne defalarca konuyu sorduklarını, 5 ay sonra yazılarına `muallak bir cevap' verildiğini ve topun kendilerine atıldığını, bu arada yasadışı kum çekimleriyle ilgili özel idarenin gereğini yaptığını söyledi.
Altuntaş, "Ben bir mülkiye başmüfettişinin hazırladığı özensiz bir rapor sonrası buradayım. Bürokratlar zaman zaman birilerini `hakkınızda dava açarız' başkalarına da `sizi şikayet ederiz' tehditleriyle karşılaşırlar. İl Özel İdareleri, ilde menfaat sağlanmak istenen bir kurum. Ankara'da ise üzerine yük yüklenebilecek hamal olarak görülür. Bu davadan sonra Bursa Özel İdare'de herkes imza atmaktan korkmaya başladı. Biz doğru olanı yapmaya çalışırken kendimizi burada bulduk" dedi.
Gemi kaptanları, il özel idare çalışanları, Ahmet Albayrak'ın avukatı Mustafa Doğan İnal da suçlamaları reddettiler. Avukat İnal, avukatlığın gereğini yaptığını ancak soruşturma savcısının hakaretleriyle karşılaştığını öne sürdü. İfadelearin ardından duruşma ertelendi.
'Ben kimim ki?'
Duruşmaya korumalarıyla birlikte gelen Albayrak, Adalet Sarayı'ndan çıkışta bir gazetecinin, bürokratlar üzerinde nüfuzunu kullanıp tedhit ettiği iddiasını hatırlatması üzerine, "Ben milletin hakkının hukukunun, kaybolanlarının hakkının hukukunun bulunması için yardımcı olan bir kişiyim. Ben bir vatandaşım. Benim böyle ne nüfuzum olacak? Ben kimim ki? Ben siyasetçi miyim?" dedi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine İl Jandarma Komutanlığı'nca yürütülen `Kum Tanesi Operasyonu'nda 40 yakın kişi gözaltına alınmış, 33 kişi hakkında çeşitli suçlarla dava açılmış ve bunlardan 13 tutuklanmış ve 2 Şubat 2010'daki ilk duruşmada tutuklular salıverilmişti.