Ekonomi

Alarko CEO'su Ayhan Yavrucu: "Bu teşvikler nereye gitti?" diye soran yok

"Türkiye'de tüm krizler dövizden çıktı"

10 Ekim 2017 15:31

Alarko CEO’su Ayhan Yavrucu, dönüşüm ve kalkınma bir formül önerdi. Yavrucu, “Yazılım, elektronik ve makine-ekipman sektörleri seçilip, burada teknoloji ve kapasite artıracak yatırımlar teşvik edilmeli" dedi. Yavrucu, "teşviklerin etkenlik analizi yapılmıyor" eleştirisini yaparak, "Bu teşvikler nereye gitti, bunun sonuçları ne oldu diye soran yok” diye tepki gösterdi.

Dünya'da yer alan habere göre, “Ben hiç bir dönemde bu kadar teşvik görmedim” diyor Alarko CEO’su Ayhan Yavrucu. Mevcut teşvik yelpazesinin inanılmaz boyutta olduğunun ancak stratejik bir bütünlük arz etmediğinin altını çiziyor.

Yavrucu, “İkincisi bu teşviklerin etkenlik analizi yapılmıyor. Bu teşvikler nereye gitti, bunun sonuçları ne oldu diye soran yok” dedi.

Teşviklere yüzde 100 taraftar olduğunu vurguluyor Alarko CEO’su, bunun altını özellikle çiziyor ancak teşvik verilirken seçici olunması gerektiğini, sonuçlarının, verimliliğinin de ölçülmesi gerektiğini söylüyor. “Ölçülmeyen hiçbir teşvik amacına ulaşmış bir teşvik değildir” ifadesini kullanan Yavrucu, Endüstri 4.0 dönüşümünü de sağlayacak bir yol haritası çiziyor: “İlk iki çeyrekte makina-ekipman yatırımlarında aşağı gidiş var. Yüzde 8.6 düşüş... Bunu tersine döndürmemiz gerek. Bu noktada teşvik çok önemli bir kaldıraç. Her şeyi teşvik edeyim derseniz dünyanın parasını verip hiçbir şeyi teşvik edemezsiniz. Makine- ekipman, yazılım ve elektronik sektörünü seçip buralarda gerçekten teknoloji getirecek, verimlilik ve kapasite artıracak yatırımları teşvik etmeli, bunların sonuçlarını da ölçümlemek gerekir. Bu, Türkiye’nin sanayide kalkınma ve dönüşümüne büyük destek sağlar.”

Kod yazma dersleri koyalım ekosistemlerle büyüyelim


► Teşvikler ölçümlenmeli diyorsunuz. Peki ‘Piyasada talep olsa ben zaten teşvik olmasa da yatırım yaparım” diyen bir kesim ve yatırımlarda devam eden bir durgunluk var. Bu ortamda yatırımların artması nasıl mümkün olur sizce?

Bakın, Türkiye’de çok fazla ve küçük ölçekte KOBİ var. Bu kadar küçük ölçeklere bölünmüş KOBİ de ekonomik değil, ekonomik olamaz. 8-10 milyon cirolu KOBİ’yi teşvik etseniz nereye kadar gidebilir ki zaten. Bu cirolardaki bir KOBİ’nin fizible olması mümkün değil ki zaten. Bizim KOBİ’leri ölçek ekonomisine doğru yönlendirmemiz gerekir. Verimlilik diyoruz, verimlilik ölçek ekonomisiyle birebir bağlı. Sizin rekabet edebilir mal üretebilmeniz için ölçek çok önemli. Yani siz 30 bin pompa üretirken diğeri 4 milyon adet üretiyorsa burada zorlanırsınız. Burada 500 bin pompa üretimini hedeflemek yerine 3 bin pompa üretene teşvik verilsin dersem bu gerçekçi olmaz, bu rekabet edebilme şansı yaratmaz. Bizim hangi alanda olursak olalım ölçek ekonomilerini gözeten yatırımları teşvik etmemiz, o yönde bir strateji geliştirmemiz gerekir. Bu aslında KOBİ’leri de teşvik eder.

► Nasıl olacak bu?

Örneğin bir tank sanayiini gözünüzün önüne getirin. Binlerce parçası var. Hepsini o işletmenin üretmesi mümkün değil. O değer zinciri aşağı doğru yayılacak ve çok sağlıklı KOBİ’ler yaratacak, o KOBİ’ler yurtdışına da ihracat gerçekleştirecek. Küçük, kendi içinde dönen KOBİ’lerle Türkiye’nin uluslararası standartlara çıkması mümkün değil. Bunun yapılabileceği en güzel yer savunma sanayiidir. Zaten birçok ülke de kalkınmasını savunma sanayii üzerinden gerçekleştirmiştir. Ama burada doğru iş yapma modelinin kullanılması çok önemli. Gerçekten yapabilecek olana iş verilmeli, birilerine iş yaratma anlayışıyla yapılırsa bu olmaz. Teknolojiyi alıp dönüştürebilecek olana, o beceri ve sermaye düzeyine iş vereceksiniz. Burada iyi planlama şart. Otomotiv sanayi Türkiye’de böyle gelişti.

Yeter ki gençlere umudu verebilelim...


► Ekosistemler üzerinden büyüme...

Kesinlikle. O nedenle makina-ekipman, yazılım ve elektronik sektörleri belirlenip teşvik edilmeli. Yazılımda bizim orta okullara kod yazılımı dersi koymamız gerekli. Katma değeri yüzde 100 bir alan bu. Türkiye’de biz kod yazımını öğretebilseydik genç işsizliği değil milyarlar mertebesinde yazılım ihracatını konuşurduk. Eğitim, eğitim, eğitim...

Eğitim çok önemli. Bulduğumuz 1 doları eğitime kanalize etmeliyiz. Teşvikler bir yana bugün sorun kaliteli eleman sorunu. Büyük yatırım yapanlara bakın, çoğu dışarıdan eleman getiriyor. Çalışma Bakanlığı’ndan izin alıp dışarıdan teknisyen, mühendis getiriyorlar. 80 milyonluk nüfusta bu olmamalı. Bizim ihtiyaca uygun bir eğitim sisteminin getirilmesi gerekiyor. Ben bir iş insanı olarak şunu net görüyorum ki bizim ihtiyaçlarımıza uygun bir çıktısı yok eğitim sistemimizin. Bu halledilirse Türkiye, sahip olduğu potansiyeli kullanabilir. Türkiye bunu maalesef kullanamıyor. Beyin göçü var bugün. Bizim tersine beyin göçü yapmamız gerek. Biz yatırıma sadece fiziki şeyler olarak bakıyoruz ama en büyük yatırım insan.

► Gençler çok başarılı inovasyonlara, parlak start-up’lara imza atıyorlar aslında. Nerede tıkanıyor sistem size göre?

Ben Türkiye’nin potansiyeline çok inanıyorum. Bütün mesele o potansiyeli kinetik enerjiye dönüştürecek bir ekosistemi hazırlayıp, bütüncül biçimde ele alıp yönlendirmemiz gerekiyor. Bugün 10 bin dolarları konuşuyoruz kişi başı gelirde. Bizim bunun üzerine çıkabilme gücümüz var. Son 40 yılda bu orta gelir tuzağını aşabilmiş sadece 2 ülke var. Çok da kolay bir iş değil. Ama Türkiye pekala üçüncü ülke olabilir. Bu işin temeli eğitilmiş insan gücüdür. Hem ara, hem de üst kademe. Yeter ki gençlere gerekli ortamı, gerekli umudu verebilelim Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek. Türkiye’nin sermaye problemi yok, Türkiye bulur parayı. Türkiye’nin insan gücü problemi var. Eldeki tüm malzemeleri helva haline getirebilmemiz lazım.

► Alarko için nasıl geçiyor bu yıl?

Allaha şükür iyi bir yıl oluyor. Turizmde Türkiye ortalamasının üzerindeyiz. Müteahhitlikte önemli yeni işler aldık, alacağız. Orta Asya, Rusya ve Türkiye bizim ana pazarımız müteahhitlikte. Yeni pazarlar için de çalışıyoruz. Afrika’nın çok büyük potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Afrika’ya yönlendik, arkadaşlarımız var orada çalışan. Kazakistan’da yeni bir iş aldık, büyük bir proje. Yeni projelerin de peşindeyiz. Enerji alanında da proje takip ediyoruz. Artık müteahhitlikte önce proje geliştirecek, o projeye ihtiyaç olduğunu anlatacak, PPP’ye ikna edecek, mevzuatı çevirteceksiniz... Artık eskisi gibi para ver işi yapayım yok...

► Önümüzdeki döneme dair Alarko olarak nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?

Her şey o kadar hızlı değişiyor ki... Klimada ya merkezi ya da münferit sistemler vardı. Son 8-10 yılda ara sistemler geldi ve tüm sektörü değiştirdi. Fiyatları ucuzlattı, kaliteyi artırdı, hacmi küçülttü. Böyle değişiklikler oluyor. Bunların hepsi tasarım ve arkasındaki yazılımdan geliyor. Yarın nereye gideceğini de doğrusu kestiremiyorum. Burada dur yok, bisiklet gibi hızınızı da artırarak ilerlemek zorundasınız. Bütün mallarda böyle hızlı bir değişim var. Bir yıl önce gördüğünüz malı sonraki sene göremiyorsunuz artık. Geçmişte 10 yıl yedek parça tutma zorunluluğu vardı. Bu da değişiyor. Ürünler teknolojik olarak çok hızlı değişiyor. Aynı teknolojiyi bir sene sonra kullanan olmuyor, çünkü hemen yenisi geliyor.

► Önümüzdeki dönemde Avrupa ile ilişkilerimize dair beklentiniz nedir?

Almanya seçimlerinin geride kalması sonrası ben Avrupa ile sorunların çözüleceğine inanıyorum. Çok şeyler söylendi, bir anda çözülmesi beklenemez ama bir süre sonra ben bunun akıl çizgisine oturacağını düşünüyorum. Türkiye’nin yönü ve gideceği yer Batı'dır. Batı değerleri ile entegre olması Türkiye’nin her zaman yararına olmuştur. Bu yıl Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin ne kadarı batı’dan, yüzde 80’i... Batı bizim yönümüzdür. O değerlere sıkı sıkı sarılmamız gerekir.

Türkiye'de tüm krizler dövizden çıktı

“45 yıldır çalışıyorum. Meslek hayatıma geri dönüp bakıyorum, 8-10 kriz gördüm. Bir iki tanesi hariç hepsi döviz krizi. Bu çok önemli. Ben hükümetin de bunun çok bilincinde olduğunu düşünüyorum. Nitekim faizlerin bugünkü seviyesi bunu gösteriyor. Bizim döviz bulabilmemiz çok çok önemli. Paranın Türkiye’ye gelebiliyor olması lazım. Bunun için Türkiye’nin borçlarını ödeyebileceğine dair güvenin en üst seviyede olması gerekir.

Bütçe açığının kontrol altında olması bu noktada önemlidir. Türkiye’nin borçlarını ödeyebilecek güçte olması Türkiye’nin yurtdışından para bulabilmesinde en önemli kriterdir. Son gelen vergi artışları da benim görüşüm bütçe açığındaki kötüleşmeyi düzeltme amaçlıdır. Kim ne derse desin FED, piyasaya saldığı parayı yavaş yavaş da olsa geri çekecek. Havuz daralacak. O zaman mali yapısı daha güçlü olanlar alacak... Türkiye’nin bu nedenle bütçe dengesini güçlendirmesi gerekiyor. Bunun için de ilave kaynak ihtiyacı tartışmasız.”

Tasarım dönemine hazırlanmayan, kemikteki etleri sıyıracak

“Önümüzdeki dönem tasarım dönemi. Tasarım da yazılımdan geçiyor. İşin esası bu. Buralarda yeterli donanımı, birikimi olan ülkeler öne geçecek. Bu alanlarda yeterli donanımı olmayan ülkeler parça üreticisi haline gelecek. Hatta belki bu bile olamayacak, 3D teknolojisi onu da alıp götürecek. Onun için benim kişisel görüşüm gelecek tasarım dönemidir.

Orada insanların ufkunu açacak bir ortam, altyapı ve atmosferi oluşturduysanız hiç korkulacak bir şey yok. Bugünün sorunu hardware sorunu değil. En komplike üretimi bile burada yapabilirsiniz ama teknolojisi sizde yoksa, hep bekleyen konumdasınız. Değer zincirinde de kusura bakmayın kaymağı size yedirmezler. Kemikteki etleri sıyıracaksınız. Akıl kimdeyse para onda olacak.”

Üçüncü çeyrek çift hane gelir

Ayhan Yavrucu, baz etkisi ile üçüncü çeyrek büyümenin yüzde 10’un üzerinde geleceğini söylüyor. “Yılda yüzde 6.5 büyüme çok ciddi bir rakam. Çin kadar büyüyorsunuz neredeyse...” diyor.

Beka sorununu aşmak 4. Sanayi devrimi ile mümkün

“Bulunduğumuz coğrafyada jeopolitik riskler çok yüksek. Bu coğrafyada bulunuyorsanız, gözümüzün yanını riskten hiç ayırmayarak odak noktamızı bu coğrafya ile başa çıkabilecek hale dönüşümde tutmalıyız. Bu coğrafya ile başa çıkabilmek ekonomik dönüşümden geçiyor. Ekonominiz güçlüyse bunlarla başa çıkarsınız, aksi halde başa çıkamazsınız. Beka sorununu aşmak 4. Sanayi devrimi ile mümkün.”

Kavramları konuşmayı bırakıp kolları sıvayalım

“Biz inovasyonu da, Sanayi 4.0’ı da çok konuşuyoruz... Kavramlarla ilgili sorunumuz yok. Ama artık sahaya inip tıkanan o kanalları açmamız gerekiyor. Kavramlar artık biliniyor, bununla vakit kaybetmeyelim. Artık kolları sıvayıp işe başlama zamanı. Konuşmayı çok iyi beceriyoruz da kolları pek sıvamıyoruz. Bu kanalın kazılması gerek demekle olmuyor, birinin eline kazmayı alıp kazması lazım.”