Adana Aladağ'da geçen yıl 29 Kasım'da 11 çocuk ve bir eğitimcinin hayatını kaybettiği yurt yangınıyla ilgili açılan davanın dördüncü görüşmesi görüldü. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, mağdur ve sanık yakınları ile çok sayıda izleyici katıldı. Davada ifadesi alınan kamu görevlilerinden Bayram Aydın, kaymakamlıkta görevli olduğunu, yangın ya da iş güvenliği konusunda eğitim almadığını söyledi. Kaymakamlıktan yazı işlerinde bilgisayar işletmeni olduğunu ve şube müdürü Davut Gökçe'yle birlikte denetleme yaptıklarını belirten Cihan Ünal da ifadesinde "Denetim için bir eğitim almadıklarını belirtti.
Diken'den Rıfrat Doğan'ın haberine göre, Adana’nın Aladağ ilçesinde 10 yaşlarında 11 çocuk ve 18 yaşında bir eğitimcinin yangında hayatını kaybettiği Süleymancılar’a ait yurt faciasıyla ile ilgili açılan davanın dördüncü duruşması görüldü.
Aladağ’da geçen yıl 29 Kasım tarihinde çıkan yangında 24 kişi de yaralanmıştı.
Dördüncü duruşma, Kozan Ticaret Odası Konferans Salonu’nda görüldü. Duruşma öncesi faciada yaşamını yitirenlerin aileleri duruşma salonu önünde kısa bir açıklama yaptı.
Ailelere hukuki yardımda bulunan Sosyal Haklar Derneği avukatlardan Ömer Gökhan Çelik, bir kez daha hukuk talep etmek için burada olduklarını, bugün ölümlerde birincil sorumluluğu olan kamu görevlilerinin mahkemeye çıkacaklarını, aileler ve hayatını kaybeden çocuklar için hukuk mücadelesinin devam edeceğini söyledi.
‘Kamusal kaynaklar cemaatlere verildi’
Davayı izlemeye gelen Eğitim Sen Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da, “Türkiye tarihi boyunca görülmemiş boyutlarda köy okulları kapatıldı,taşımalı eğitim yaygınlaştırıldı, devlet yurtları kapatıldı, yeni yurtlar açılmadı, çocuklar bilfiil devlet eliyle cemaat yurtlarına teslim edildi. Devlet yurtlarına, halka ayrılmayan kamusal kaynaklar; cemaatlere peşkeş çekildi. 1989’da 305 kişi olan taşımalı eğitim, şu an 2 milyonun üzerinde. 2 milyonun üzerinde çocuk okul öncesi, ilkokul döneminden itibaren ailesinden uzak her türlü istismara açık, eğitimci niteliği olmayan kişilerin, cemaatlerin eline teslim edilmeye devam ediyor” diye konuştu.
Açıklama ardından duruşma salonuna geçildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar, mağdur ve sanık yakınları ile çok sayıda izleyici katıldı.
‘Eğitim almadım’
Yargılanan kamu görevlilerinden Bayram Aydın, ifadesinde kaymakamlıkta görevli olduğunu, yangın ya da iş güvenliği konusunda eğitim almadığını söyledi.
Aladağ Özel Kız Öğrenci Yurdu’nda 2014 ve 2015 yıllarında Kaymakamlık görevlendirmesi ile sanıklar arasında bulunan ilçe milli eğitim şube müdürü Ramazan Arı ile denetim için yurda gittiğini belirterek, “İlçe Milli Eğitimin verdiği 45 maddelik formu evet, hayır diye cevaplandırarak denetimi gerçekleştiriyoruz. Herhangi bir yangın denetimi olduğunu bile bilmiyordum. Bu konuda eğitim de almadım” dedi.
Yangınla ilgili neye bakması gerektiğini kimsenin söylemediğini ifade eden Aydın, “Yangın levhaları, yangın tüpleri olduğuna bakıyorduk. Formda olmadığı için yangın tatbikatı olup olmadığını sormadık” dedi. Yangın merdiveni olup olmadığına baktıklarını kaydeden Aydın, denetim sırasında kapıların açık ve kullanılır durumda olduğunu belirterek kapıların hangi maddeden yapıldığını hatırlamadığını söyledi.
Kendileri denetimi yaptıktan sonra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ne yaptığını bilmediğini ifade eden Aydın, “Soruşturma İl Milli Eğitim müfettişlerinin denetleme raporundaki 44’üncü maddede yer alan birkaç hususu ne için işaretlediğimizi sordu. Çünkü bu maddeler yurdun kapatılmasına neden olacak maddelermiş. ‘Bize şu hususa dikkat edin’ diye belirtmediler. Yangın ikaz butonu gördüğümü hatırlıyorum. Girişte merdivenin sağında olması lazım” dedi.
Sanık avukatı: Denetim yetkinliği yok
Sanık avukatı, “Bilgisayara veri girişi yapmak görevi. Denetimle ilgili bir yetkinliği yok. Denetlemeden bir gün önce ya da aynı gün denetleme ile ilgili görevlendiriliyor. Yangın ya da iş güvenliği uzmanı değildir 45 soruluk şablona uygun formu dolduruyor” dedi.
Soruları ‘Hatırlamıyorum’ ile geçiştirdi
Müşteki avukatlarının sorularını cevaplayan Aydın, resmi olarak kadrosunun veri hazırlama ve kontrol işletme olduğunu söyledi. Toplam 10 raporda denetim kurulu üyesi ve başkanı olan Aydın, müşteki avukatlarının raporu neye göre hazırladığı sorusunu cevapladı.
Raporlarda yer alan artırılmasını istediği tedbirlerin neler olduğunu, yeterli personel çalıştırılması ile ilgili maddelere ilişkin sorulara “Evet” diyen Aydın, birçok maddeye “Hatırlamıyorum” diye cevap verdi.
Sanık Aydın, 30 Mayıs 2013 ve 6 Haziran 2013 raporlarının birebir aynı olmasına da “Hatırlamıyorum” dedi. Müşteki avukatları birbirine yakın iki raporda duvarda Atatürk’ün Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı’nın bir raporda olduğunu, başka raporda olmadığını işaretlediğini söyledi.
Sanık, bu soruya da “Hatırlamıyorum” dedi.
Denetime gidiyor ama teknik bilgisi yok!
Bayram’ın ardından savunma yapan Cihan Ünal, kaymakamlıktan yazı işlerinde bilgisayar işletmeni olduğunu ve şube müdürü Davut Gökçe ile birlikte denetleme yaptıklarını ve özel yurt yönetmeliğine göre denetim yaptıklarını söyledi.
Denetim için bir eğitim almadıklarını ve yangın söndürme ile alet ve malzemelerin olduğunu ve yangından sonra kapıların plastik olduğunu öğrendiğini aktaran Ünal, “Denetimi şube müdürü yapıyordu. Ben sadece imza atıyordum. Denetimden sonra hazırlanan raporun ne olduğu veya ne yapıldığını bilmiyorum. Yangın levhaları vardı. Yangın çıkışı merdivenlerin yanında perde yoktu. Teknik olarak bir şey bilmiyorduk. Yangından sonra bunların olacağını öğrendik. Yangın tatbikatı ile ilgili ne ben ne de başkası sormadı. Diğer yurtlarda da denetim yapılıyordu. Ben raporlar düzenlendiğinde bilgim oldu. Ben raporu düzenledim ve şube müdürüne verip gittim” diye savunma yaptı.
Mağdur avukatlarının “Sizin yangınla ilgili eğitim almamanıza rağmen neden göreve gittiniz?” sorusuna Ünal, “Kaymakamlığın oluru ile görevlendirildim. Bunun reddedilmesi mümkün değil” diye savundu.
Ünal’ın ardından ise İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Davut Gökçeli, özel öğrenci yurtları yönetmenliği kapsamında kaymakamlığın görevlendirilmesi ile denetim yaptıklarını söyledi.
45 maddelik formun ülke genelinde halen kullandığını savunan Gökçeli, “Yurt binasında arananlar şartlar başlığında mevzuata uygun yangın merdiveni ve malzemesi bulunup bulunmadığı denetlenir. Gittiğim her iki denetleme de her iki katta tarihleri geçmediği yangın tüpleri vardı. Bizler tüm odaları gezdik. Yangın merdiveninin kapıları açıktı. İkaz levhaları ışıklı değildi ama duvarda asılı idi. Denetimde yurt müdürü ve yönetiminde biri de vardı. İsimlerini biliyorum ama kim olduğunu hatırlamadım. Bizden önce milli eğitim müdürlüğü müfettişlerinin denetimde yangın tatbikatı yaptırıp yaptırmadığını sordular. Ancak ne dediklerini tam olarak hatırlamıyorum. Maarif Müfettişlerinin yaptığı denetimi raporunda yangın tatbikatının yapıldığı belirtilmişti” dedi.
‘Eğitim almadım’
Her yıl iki kez denetim yapılıp, raporların İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderildiğini ve kendilerine geri dönülmediğini ifade eden Gökçeli, raporları denetim yapılan yurda da gönderdiklerini ve yurttan gelen gelişim planını da tekrardan İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderdiklerini söyledi.
Gökçeli, Maarif müfettişlerinin hazırladığı rapora istinaden iki kez yurdun gelişim planı raporu gönderdiğini ifade edip,“Yangınla ilgili bir eğitim almadım. Benim yaptığım denetim özel öğrenci yurtları yönetmenliği ile yaptığım bir denetimdir. Ben teknik personel değilim, eğitim almadım. Yurt açılması sırasında özel yurtlar la ilgili 18 şart yerine getirilmeden açılmasına izin verilmemesi gerekiyor bu yurt 2010 yılında dönüştürülmüş. Dönüştürülmesi sırasında sağlık, iskan, Bayındırlık ve iskan müdürlüğünden olumlu raporlar alarak açılmıştır. O zamandan beri bayındırlık, itfaiye konusunda değişiklik anlamında herhangi bir talep gelmemiştir” diye savundu.
Duruşmada mağdur avukatlarından SHD avukatı Can Atalay, Süleymancılar Cemaati dediği sırada ise salonda kısa süreli gerginlik yaşanırken, savcının Atalay’a tepki göstermesi dikkat çekti.
Mağdur yakını Salih Aydoğdu, “Nerede bizi savunmaya çalışan varsa dışarı atılmak isteniyor” dedi.
Atalay’ın sorusu üzerine ise Gökçeli, “Yerde halılar vardı. Yangın merdiveninin kapısının plastik olduğunu görmedim. Tüm maddelerle ilgili bildirim yapıldı. 43 madde ile ilgili ise bildirim yapılıp yapılmadığını bilmiyorum” dedi.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş da yurdun eksiklikleri ile ilgili rapor konusunda milli eğitime beş kez yazı yazdıklarını ancak cevap alamadığını söyledi. Etkin bir izleme ve kontrol yaptıklarını belirten Aktaş çocukların tarikat yurduna yönlendirilmesiyle ilgili “Ben il milli eğitime yazı yazdım ama sonuç alamadım” dedi.
Mahkemeye 40 dakika ara verildi.
‘Denetim yapılsaydı yurt kapanırdı’
Aradan sonra Ramazan Arı ise 45 maddelik denetim raporunda 44. maddede yer alan a, b ve c şıklarını sehven işaretlediğini maarif müfettişlerinin yaptığı inceleme sonrasında öğrendiğini belirtti. Arı yangın tatbikatı konusunda teknik bir bilgisinin olmadığını ve bu konuda herhangi bir kurs almadığını söyledi.
Arı suçsuz olduğunu iddia ederek “Eğer denetim yapılsaydı yurt kapanırdı. Yangından sonra bu denetlemeler yapıldı ve dört yurt kapatıldı” dedi.
Mahkeme savunmalardan sonra savcıdan mütalaa talep etti. Savcı kamu görevlilerinin tutuksuz yargılanmasını tutuklu yargılanan sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Mahkemeye tutuklu sanıkların ve avukatlarının beyanlarının alınmasıyla devam edildi. Sanıklar suçsuz olduklarını iddia ederek tahliye talep etti.
Ara sonrası mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıkların tutuklanma talebinin reddine; tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verip duruşmayı 26 Şubat 2018’e erteledi