Gündem

Aladağ yurt yangını davasında bütün yöneticilere ceza verildi

11'i çocuk 12 kişinin hayatını kaybettiği yangında, kamu görevlisi sanıklar hakkında ölüme sebebiyet olma suçundan beraat kararı verildi

04 Temmuz 2019 09:20

Adana’nın Aladağ ilçesinde, 29 Kasım 2016’da Süleymancılar cemaatine ait kaçak yurtta 11’i çocuk 12 kişi yaşamını yitirmesi , 24 çocuğun da yaralanmasıyla ilgili 18 kişinin yargılandığı davanın 10'uncu duruşması başladı. Davada 7'nci duruşmadan itibaren tutuklu sanık bulunmuyor. Kozan 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada karar verilmesi için verilen ara sonrası salona silahlı özel tim görevlileri girdi. Kararını açıklayan mahkeme, yurt müdürü sanık Cuma Ali Genç'e 11 yıl 1 ay 10 gün, dernek başkanı sanık İsmail Uğur'a 12 yıl 2 ay 20 gün, yurt müdür yardımcısı sanık Mahmut Deniz'e 10 yıl, dernek yöneticisi sanıklara 8 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası verdi. Kamu görevlisi sanıklar hakkında ölüme sebebiyet olma suçundan beraat kararı verilirken, görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılmalarına karar verildi. 

18 sanıktan 8'ine 8 yıl 10 ay 20 gün ile 12 yıl 2 ay 20 gün arasında değişen hapis cezaları verildi

Evrensel'den Volkan Pekal'ın haberine göre duruşma öncesi basın açıklaması yapan Sosyal Haklar Derneği ve aileler, kamu görevlilerinin de sorumlu olduğunu belirterek adalet istediklerini söyledi. Burada konuşan Avukat Can Atalay, "Eğitimi Süleymancılar'a emanet edenler bu vebalin altında ezilecek. Bu dava eğitim hakkı davası. 12 kız çocuğu şahsında bu ülkede okumak isteyen yoksul çocukların davası" dedi.

Aileler kamu görevlilerine istenen cezayı az buldu

Dava özensiz davranış sonucu ölüme neden olma anlamına gelen ve 2 ila 15'er yıl hapis cezası ön görülen "birden fazla kişinin taksirle ölümüne ve yaralanmalarına sebep olma" suçundan açılmıştı. Hazırlanan iddianame ölümlerin alınmayan ihmaller zinciri ile göz göre göre geldiği belirtilerek çok tartışılmıştı. Savcılık makamının önceki duruşmada istediği ceza dosyayı bir adım daha ileri taşıdı. Savcılık mütalaasında ölümlerin ön görülür olduğunu kabul ederek "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olma" suçundan ceza verilmesini istedi. Buna göre taksirle öldürme ve yaralanmalarına sebep olma suçundan verilecek ceza 3'te 1 ya da yüzde 50 oranında arttırılarak 2 yıl 8 aydan 22.5 yıla kadar ceza verilmesi ön görülüyor. Ancak bu ceza Yurt müdürü, yurdun bağlı olduğu derneğin yönetim kurulu ile sınırlı. Savcılık kamu görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma suçundan ceza istedi.

Çocuklarını yangında kaybeden aileler ve müşteki avukatlar kamu görevlilerinin de sorumluluğuna dikkat çekerek, davranışın ölümle sonuçlanacağının ön görülmesine rağmen umursanmaması anlamına gelen "Olası kastla öldürme ve yaralanmalarına sebep olma" suçundan ya da ihmali davranışla kasten öldürmeden ceza almalarını istiyor. Aileler başta yurt müdürü, İlçe Milli Eğitim Müdürü'nün cezalandırılmasını istiyor. 

Aileler mütalaaya karşı verdiği ifadede sanıkların cezalandırılmasını, adaletin yerini bulmasını istediklerini söyledi. Ahmet Altun mütalaada ihmaller suçlanan başta dönemin İlçe Milli Eğitim Müdürü olmak üzere kamu görevlilerinin de gereken cezayı almasını istedi. İsmail Bagir, kendilerini yönlendiren üç muhtarının da yargılanmasını istedi. Mehmet Karataş, görevi kötüye kullanmakla suçlanan dönemin İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş'ın cezasının az olduğunu ifade etti. Nazmiye Karataş da özellikle İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş'tan özellikle şikayetçi olduğu söyledi. Mustafa Avcı da kendilerini yönlendiren İlçe Milli Eğitim Müdürü'nün ceza almasını istedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Mütalaaya katıldı

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nı temsilen katılan avukat mütalaaya katıldıklarını belirterek bilinçli taksirle öldürme suçunu üst sınırından ceza verilmesini istedi. Savunma yapan avukatlar ise savcının mütalaasına katılmadıklarını yangın çıkış sebebinin araştırılmasını isteyerek, itfaiye ekiplerini yine suçladı. Avukatlar cezanın "olası kastten öldürme'nin üst sınırında verilmesini" istiyor. 

"Bu dosya yoksulun eğitim hakkı dosyasıdır"

Avukat Can Atalay, yurdun 1972'de açıldığını ve kaçak olarak işletildiğinin Aladağ Belediyesinin idari soruşturma ile ilgili Adana 3'üncü İdare Mahkemesine verdiği yazıda ortaya çıktığını hatırlattı. "Yurt 1972 muhtırasından sonra açılmış, ilk resmi yazılmasını 1980 askeri darbesinden sonra yapmıştır" diyen Atalay, 1972 muhtırası ve 1980 darbesi ile cemaatlerin yurt açmasının önünün açıldığına işaret ederek "40 küsür yıldır Tüm kamu görevlileri tarafından korunacaksınız, sonra kamu görevlileri ile illiyet bağı yok diyeceksiniz. Bu dosya yoksul ailelerin çocuklarının eğitim hakkı dosyasıdır" dedi.

"44 yıl kaçak yurt işletilmesine göz yumuldu"

Eğitim hakkının yargının ve bürokrasinin iki dudağı arasında olmaması gereğini ifade eden Atalay,  "Sanıklar cemaat faaliyetlerinin sürdürülmesini öncelleyerek gerekli önlemleri almamıştır. Dün FETÖ'cüler sağlanan imkan bugün Süleymancılara sağlanmaktır. Kamu görevlileri açısından ceza' olası kasttan öldürme'nin üst sınırında verilmelidir. 40 kusür yıl göz yumulması kamu idaresinin sorumluluğunu tarif ediyor. Yurdun açılması ve faaliyetin sürdürülmesini sağlayan olası kastı tarif ediyor " diye konuştu.

Kamu görevlilerinin etkili denetim yapmadığını, tespit ettikleri eksiklikleri gidermek için hiçbir adım atmadığını dile getiren Atalay, "Cemaatin menfaati öncellenmiştir,  öngördükleri sonucun meydana gelip gelmemesini umursamamışlardır"  dedi. Atalay, kapıların çocukların üzerine kilitlendiğini ve çocukların kaçmamaları için kapı kollarının çıkarıldığını da hatırlattı.

Adana Baro Başkanı Avukat Veli Küçük de Aydın Efeler'de aynı cemaatin yurdunda çıkan yangından bahsederek "Denetlememe göz yumma var. İlçe Milli Eğitim Müdürünün yönlendirdiği söylüyorlar. En temel hak olan eğitimi sağlamak yerine İlçe Milli Eğitim Müdürü, kendi düşüncesini taşıyan yurda yönlendirmiş. Yangın hangi nedenle başlarsa başlasın çok ciddi yaşamsal tehlike oluşturacak koşullar var. Çok önceden biliniyor. Sanıklar bunu görecek yeteneğe sahip olması gereken kişiler. Kamu vicdanını rahatlatacak ve bir daha böyle olayların olmamasını sağlayacak şekilde hüküm kurulmasını, tüm sanıkların olası kastla insan öldürmeden ve üst sınırdan cezalandırılmasını talep ediyorum" dedi. 

"Zimmetle malzeme alan itfaiye eri sorumlu olamaz"

Görevi kötüye kullanma ile suçlanan İtfaiye eri sanıklar adına savunma yapan Av. İsmail Ayan zimmetle malzeme almak zorunda olan itfaiye erlerinin yeterli olmayan malzemeden sorumlu olamayacağını belirterek "Sanıklar arasında daire başkanı ve İtfaiye amiri dahi yok. Ama malzemeyi tedarik etmekle görevli olmayan iki itfaiye eri sanık olarak dinleniyor. Elbisesini zimmetle teslim alan kişi sorumlu tutulamaz. Sorumlular amir konumunda çalışıp malzeme tedarik etmesi gereken kişilerdir" dedi.

Bakanlığın tazminat için hedef gösterildiği savunması

Eski İlçe Milli Eğitim Müdürü sanık Mehmet Aktaş'ın avukatı Berkay Dikici tepki çeken bir savunma yaptı. Müvekkilinin olayın gerçekleşmesinde sorumluluğunun olmadığını söyleyen Dikici, milli eğitimden tazminat alabilmek için müvekkilinin suçlandığını söyledi. Etkin denetim yapmadığı konusunda konuşan Dikici, 'müvekkilinin değil, marif müfettişlerinin izleme ve değerlerlendirme yapmakla yükümlü olduğunu, İlçe Milli Eğitim Müdürünün denetim yapmasının mümkün olmadığını savundu. Müvekkilinin günah keçisi yapıldığını iddia eden Dikici, müvekkilinin Milli Eğitim Bakanlığından tazminat almak için hedef gösterildiğini ileri sürdü. Dikicinin ifadelerine isyan eden aileler "Bizim canımız yandı biz para istemiyoruz. İstiyorsanız biz size verelim" diye tepki gösterdi.

Aileler tepki gösterirken elinde fotoğraf makinesi bulunan bir gazeteci salondan çıkarıldı.

Savunmalarında TEDAŞ ve İtfaiyeyi suçlamaya devam eden sanık avukatları dosyanın genişletilmesini isteyerek ek süre istedi.

Sanık avukatı beraat eden Kurşun'a "FETÖ" suçlaması yaptı

Sanık avukatları, Adana Barosu'nun dosyaya verdiği mütalaayı hazırlayan, ingilizce bilimsel yazılar içeren Zaman Today's gazetesinde makaleler yazdığı için Çukurova Üniversitesinden ihraç edilen Eğitim Sen üyesi Doç. Dr. Günal Kurşun'un FETÖ'cü olduğunu iddia ederek FETÖ'nün dosyaya girdiğini ileri sürdü.

Av. Mustafa Çinkılıç, Kurşun'un müvekkili olduğunu belirterek müvekkilinin beraat ettiğini belirterek "Müvekkilim barış imzacısı olduğu için görevinden ihraç edilmiştir. Yargılandığı davada suçun unsurları oluşmadığından beraat etmiştir. Meslektaşım müvekkilimin FETÖ'cü olduğunu söyleyerek suç işlemiştir" dedi. Konuyla ilgili söz almak isteyen Adana Baro Başkanı Veli Küçük'e mahkeme heyeti izin vermedi.

Duruşmayı Sosyal Haklar Derneği, Eğitim Sen, Adana Barosu ve çeşitli illerin baroları izliyor.