İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in basın danışmanı ve Yeniçağ yazarı Murat İde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile selefi Abdullah Gül arasında başlayan "KHK" tartışmasını değerlendirdi. İde, Erdoğan'ın Gül'e "Yazıklar olsun" dediğini hatırlatarak "Kardeşim dediğine 'yazıklar olsun' diyen, bana neler demez ki?" ifadesini kullandı.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin "bastırılmasında" rol oynayan sivillere yargı muafiyeti getiren düzenleme için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "kaygı verici", "gözden geçirilmeli" yorumlarında bulunmuştu. Gül'ün, KHK'larla ilgili resmi Twitter hesabında yaptığı iki paylaşımı, 28 Aralık saat 17:53 itibarıyla toplam 9288 kişi retweetlemiş, 29511 kişi beğenmişti. Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP kurucularından Bülent Arınç'ın da retweetleyerek desteklediği paylaşımlar için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Yazıklar olsun" ifadesini kullanmıştı.
Murat İde'nin "Yazıklar olsun 'kardeşim" başlığıyla yayımlanan (31 Aralık 2017) yazısı şöyle:
Demokrasinin işleyebildiği ülkelerde, şapkayı çıkarıp önüne koyardı bir iktidar.. "Nerede hata var, bu kadar ısrarlı tepki neden?" diye sorar, bir orta yol arardı..
16 Nisan'da "Evet" diyerek, onayladınız 'Tek Adamlığı', buyrun, tablo ortada..
İki gün önce de altını çizmeye çalışmıştım.. Memleketin hemen her kurumundan, 16 Nisan'da birlikte 'Evet' dediklerinden bile itiraz geliyor.. Ama ne hükümet ne de Cumhurbaşkanı oralı değil..
Başta dedim, demokrasinin işlediği bir ülkede 'umurunda' olabilir ancak.. Tek adamlığın pençesine düşmüş bir ülkede değil..
***
Ve bak geldiğimiz yere; 8 yıl önceki "Adayımız KARDEŞİM Abdullah Gül", öyle suya sabuna da dokunmadan, iki laf etti diye, statüsü "Yazıklar olsun" seviyesine indi..
Tutturdular bir "Kemalin kayığı" muhabbeti, işlerine gelmeyen herkes, o kayığın yolcusu ilan ediliyor dakkada..
***
Bu da bir başka taktik aslında.. Bir taşla iki kuş misali.. Hem itiraz edenlere gider yapıyorlar hem de itiraz eden herkesi 'Kemalin Kayığı' dediğiniz o torbaya dolduruyorlar.. Sonra sen uğraş dur, kayıkta olmadığını ispatlamaya..
***
Gerçi ben de böyle yazıp çiziyorum ama inşallah Cumhurbaşkanı denk gelmez yazıma..
Kardeşim dediğine "Yazıklar olsun" diyen, bana neler demez ki..
Gomoniz silahı bu gomoniz...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener iki kez değindi konuya.. Rusya'dan alınacak S-400 füzeleri için, "Bunun diplomatik şartlarını oluşturmadan, teknik altyapısını kurmadan çöpe gidecek bir işe milyar dolarlar yatırmanın anlamı ne?" diye sordu..
Aman Allah'ım, sessiz bir fırtına koptu.. Sessiz diyorum, çünkü daha siyasilerin ağzına düşmedi mevzu..
"Ne yani NATO'ya, Amerika'ya bağımlı kalmamızı mı istiyorsun?" diyen de var, "NATO'cu ya, millî bir askeri yapıya karşı çıkması normal" diyen de..
Sanırsın, S-400'ler, Rus değil, Adapazarı Vagon Fabrikası'nda üretilen millî silahlar.. (Zaten orası silah da üretmez..)
Birbirimizi dinlemez, dinlemeyince de anlamaz olduk.. İşte Meral Hanım'ın en çok mücadele ettiği de bu.. Huzur kalmadı, anlayış kalmadı, birbirimizi dinleme kalmadı.. Biri bir şey söyledi mi kafadan "Saldır Co" durumundayız..
***
Meral Akşener'in bu konudaki sözlerinin tamamını dinlemez, okumazsanız taca çıkarsınız..
Diyor ki mealen ve özetle;
"Biri canını sıkıyor, Orta Doğu politikana, ona gıcıklığınla yön veriyorsun.. Olmaz..
Rusya-İran-Suriye üçgeni canını sıkıyor, Kürecik-mürecik, hemen NATO'nun füzelerini çakıyorsun topraklarımıza..
Trump canını sıkıyor.. Bu defa Rusya'ya dönüp milyar dolarlık S-400'leri alıyorsun..
Türkiye Cumhuriyeti şahsi dostlukların ve ilişkilerine göre dış politika belirleyeceğin bir çadır devlet değil..
Bu füzeler NATO üyesi ülkelerin uçaklarını düşman belliyor.. Programları böyle.. NATO üyesi olduğumuz için bizim son teknoloji uçaklarımız da öyle.. Kendi toprağımızdaki füzeler, kendi uçaklarımızı düşman görecek ama sen yüreğini soğutmuş olacaksın.. Dış politikanı ya da güvenlik politikalarını, kişisel ilişkilerine göre değil, ülkenin ve milletin menfaatine göre belirle.. Bekamız neyi gerektiriyorsa onu yapalım.. Ama ona kızıp bununla, buna kızıp onunla kol kola girmenden büyük zarar görüyor Türkiye.. S-400 macerası da millî güvenliğimizin penceresinden değil, kişisel husumetlerden çıktı."
***
Gerçekten, son yıllarda dış politikamız hep, beyefendinin sevdikleri ve sevmediklerine göre şekilleniyor.. Ve zaten o yüzden 'Onurlu yalnızlık' diye süslediler ya, içine düştüğümüz açmazı..
Türkiye NATO üyesi kalır ya da kalmaz.. Buna, devleti ve milletiyle birlikte karar verir, kimse de bir şey diyemez.. Ancak bunun belirleyicisi, beyefendinin muhabbeti ya da daralması değil, ülkenin ihtiyaçları olmalı..
NATO'da kalıp, ABD'ye, Almanya'ya, Fransa'ya ve bilcümle NATO ülkesine müttefik deyip, Trump'ı gıcık etmek için, Rusya ile apayrı bir güvenlik çerçevesi çizmeye kalkmak, bize yepyeni bir bocalama alanı yaratacak.. E yazık günah..
***
Dedim ya, bir de "Ne yani ABD'ye bağlı kalalım, millî bir güvenlik politikamız olmasın mı diyor?" diyen "Milliyetçi-Maafazakarlarımız" var ya.. Cevap versen zamana yazık, vermesen kandırabilecekleri insanımıza..
Bak aga, S-400, bildiğin Rus silahı.. Hani yıllarca memlekette her kafanı attıranı "Gomonizler Moskova'ya" diye yolladığın memleket var ya, hah işte oranın, o silahlar..
Yıllarca tepeni attıran herkesi oraya gönderdin, şimdi de o gomonizlerin silahları buraya gelsin mi istiyorsun?
Haaa, gominizm bitti diyorsan eğer, gomonizimden gomonizler vazgeçti, sen gomonizimle mücadeleden vazgeçmedin, dilin hâlâ aynı..
Rusya'dan alınan silahlara laf edilince, "Millî bir silahımız, güvenlik politikamız olmasın diyorsun haaa" diye parmak sallayan kafayla, gomonizlerin vazgeçtiği gomonizimle hâlâ mücadele ettiğini sanan kafa aynı kafa..
Bak sonuç gelip nereye dayanıyor;
'Nato kafa, nato mermer..'