Gündem

Akşener: Ya Afganistan mı kaldı kardeşim de orada Mehmetçik duracak, derhal askerimizin geri çekilmesi lazım

"Geç olmadan sınırın güvenliğinin sağlanması lazım"

18 Ağustos 2021 13:44

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesinin ardından yaşanan gelişmelere ilişkin olarak, "Ya Afganistan mı kaldı kardeşim de orada Mehmetçik duracak, derhal askerimizin geri çekilmesi lazım" değerlendirmesini yaptı. Akşener, sınır güvenliğinin sağlanması için de çağrı yaptı. 

Akşener, Muğla'nın Bodrum ilçesinde orman yangınında zarar gören bölgeleri ve köyleri ziyaret etti, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Orman yangınlarının yaşandığı bölgede daha önce incelemelerde bulunduklarını belirten Akşener, yangından zarar gören yerlerin yapılaşmaya açılmaması için sürecin yakından takipçisi olduklarını söyledi. Bölgede eksik olan ve yapılması gerekenlere İyi Parti olarak dikkat çekmeye devam edeceklerini ifade eden Akşener, “Yaraların sarılması lazım. O yaraların sarılıp sarılmadığına dair tespitlerde bulunup bu yaraların sarılması için de takipçi olacağız” dedi.

Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'nın haberine göre Akşener şunları kaydetti: 

Yaşanan orman yangınlarının ardından “Mehmetçik’in” sahaya inmemesini nasıl değerlendirdiği sorulan Akşener, darbeye zemin hazırladığı iddiasıyla kaldırılan EMASYA Protokolü’nü hatırlattı.

“Eski İçişleri Bakanı olarak şunu söyleyeyim. EMASYA diye bir tebligat, yönerge vardı. Emniyet, asayiş, yangın ve afet üzerineydi. Bu program, bu yönerge kaldırıldı. Askerler için de devlet görevlileri için de bir plan, programdı bu. Eğitilirlerdi. Yangın ve afet için eğitilirlerdi. Bir yangında Mehmetçik ne yapacak o eğitimde verilirdi. Ki ben 1999 depremini ailesiyle yaşamış bir siyasetçiyim. Bilinirdi. Şimdi ilk iş o kaldırıldı. O EMASYA planının tekrar yerine koyulmasında fayda var."

"Türkiye maalesef göç konusunda bir hendek haline geldi"

"Başından beri bir şey söylüyorum. Türkiye maalesef göç konusunda bir hendek haline geldi. 2001’de Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanı olarak beni Avrupa Parlamentosu’na bir kararı engellemeye gönderdi. Yani dünyanın birçok yerinden, Türkiye’ye yakın yerlerden Türkiye’ye gelip Batı Avrupa’ya gidecek insanların Türkiye’de kalması için bir anlaşma, karar söz konusu. Biz onu engellemek için Dışişleri Bakanlığı’nın özel kalemiyle gittik ve o devletin büyükelçiliğinin de gayretleriyle engelledik. Sonra 2002 seçimleri oldu. Baraj altı kalındı ve 2007’de TBMM’ye tekrar dahil olduk ve TBMM Başkanvekili olduk. Sayın Hayrünnisa Gül’ün, Sayın Esma Esad için verdiği bir yemeğe katıldım. Yani Cumhurbaşkanlığı’nın verdiği bir yemeğe katıldım. Orada hatta bakanlar vardı. Bazı STK’lar vardı. Orada yapılan konuşmada anladım ki Türkiye hedef olmuş. Yani engellemek için bizzat Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderildiğim o kadar hayata geçmiş. Tarihini bilmiyorum. Orada konuşulandan çıkardığım sonuç budur.

Sayın Erdoğan ve iktidar ister Batı Avrupa’yı tehdit amaçlı, ister bir başka sebeple ne ise adı, Türkiye’yi bir hendek, göçmenlerin kalıp Batı’ya geçmediği bir alan haline getirdi. Şimdi Suriyeli, kimine göre 4 milyon kimine göre 5 milyon göçmen var. Sadece Suriyeli bu göçmenlerin gelmesi, buraya yerleşmesi, zaman zaman Avrupa’yı onlar üzerinden sayın Erdoğan tarafından tehdit edilmesi Türkiye’nin hangi işine yaradı? Sıfır. Sayın Erdoğan’ın ağzından diyorlar ki 65 milyar dolar para harcanmış. Bu süreç içerisinde. 65 milyar dolarla ne olduğunu söyleyeyim size. Bir arkadaşım hesap yaptı. Pandemi döneminde her evde yaşayan her kişiye 800 dolar para verebilirdik. Yapılacak fabrikaları, şu yanan yerlerin yanmaması için alınacak uçakları, çocuklarımızın iş imkanı için işletmeleri saymıyorum bile. 83 milyona kişi başına 800 dolar para verebilir bir pozisyonda oluyorsunuz.

"Geç olmadan sınırın güvenliğinin sağlanması lazım"

Bu arada Afganistan’da Taliban öne geçti, en son Kabil’i aldı ve oradan bir göç var. İktidarı yönetenler ve Sayın Erdoğan’ın çok çelişkili beyanlarıyla karşılaştık. Bugün öyle yarın öyle. Şimdi duvar yapmaya kalkışıldı. Duvar yapmasına bir şey demiyorum ama ondan önce yapılması gereken iş, İran Büyükelçiliği’nin çağrılıp İran tarafının da kendi sınırını koruması, bizim de sınırımızın korunmasının sağlanmasıdır. Bunların hiçbiri olmadan ne olduğunun anlaşılmadığı bir göçle tekrar karşı karşıyayız. Çeşitli sebeplerle vatanını bırakıp gelmiş insanlara yönelik, onlara düşmanlık etmek kolay. Ama bu insanların buralara kolay, hızlı gelmesinin önünü açanın ve açanların vebalini, sorumluluğunu konuşmak zorundayız. Dolayısıyla geç kalmadan o sınırın güvenliğinin sağlanması lazım.

" Türkiye bu keşmekeş içerisinde devlet olma ciddiyetini kaybediyor"

Biden’la Sayın Erdoğan baş başa Dışişleri mensupları olmadan görüştü. En ufak bir bilgi, dosya almadan özel bir şahsi tercümanla oturdu yalnız başına konuştu. Kayıtlarda ne konuştuğuna dair bir şey yok. Basında el sıkıştılar diye yazıldı. Ayıp olanı şu; Biz hem Sayın Erdoğan’ın açıklama yapmasını istedik hem de Amerika’nın. Amerikan elçiliği açıklama yapıyor, bizim Dışişleri Bakanı’mızdan, Sayın Erdoğan’dan açıklama yok. Türkiye bu keşmekeş içerisinde devlet olma ciddiyetini kaybediyor. Türkiye itibarını kaybediyor.

"Ya Afganistan mı kaldı kardeşim de orada Mehmetçik duracak?"

Afganistan’da, Kabil Havaalanı'nı korumak için zaten askerimiz var da ayrıca da asker gönderilmesine dair. Ya Afganistan mı kaldı kardeşim de orada Mehmetçik duracak? Derhal askerimizin geri çekilmesi lazım. Bir tezkere var ve o tezkerenin durumuyla ilgili de hemen Meclis’in toplanıp o tezkereyi iptal etmesi lazım.

Taliban’ın geçmişte terör örgütü olarak görüldüğü, bugün ise temasların yapıldığının hatırlatılması üzerine Akşener, “Bütün bunların tamamı ciddiyetsiz devlet insanlarının ciddiyetten uzak devleti yönetmesiyle izah edilebilir. Göç yolda düzelir mantığıyla dış politika olmaz, olamaz. Dün bunu dediğinizde, yarın bunu diyemezsiniz. Şartlara göre bazı şeyleri düzeltirsiniz, düzenlersiniz ama yol haritanız olur. Büyük bir ciddiyetsizlik görüyorum ve Türkiye büyük bir zarara uğruyor” ifadesini kullandı.