İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir" sözlerine sert bir dille tepki gösteren Akşener, "Sayın Erdoğan millete 'sabret' diyeceğine sen önce git 500 milyon dolarlık uçağını sat. İş bulamayan gence, uzaktan eğitim için çocuğuna bilgisayar alamayan babaya gelince sabır var. Geçeceksin bunları Sayın Erdoğan" dedi.
Hatay'da çıkan ve onlarca eve sıçrayan orman yangınıyla ilgili iktidara sert eleştirilerde bulunan Akşener, "Türkiye bu yangınları dünyanın birinci maddesi yapmalıydı ama olmadı" ifadesini kullandı.
Akşener sözlerine, "Çünkü bunu yapmak için liyakat, devlet ciddiyeti, vatan sevgisi gerekir. Bu vesileyle vatan sevgisi gösterip alevlerle mücadele eden itfaiyelerimizi, orman işçilerini, sağlık görevlilerini tebrik ediyorum. Milletimiz yangın felaketini bir rant felaketinin izleyeceğinden endişe duyuyor. Bir an önce ağaçlandırma çalışmaları yapıp milletin endişelerini giderin" diye devam etti.
İYİ Parti, bazı medya organları tarafından sansür uygulandığı gerekçesiyle genel başkanları Meral Akşener’in konuşmasını şehir meydanlarında yayınlatmak istedi. Ancak valilik ve kaymakamlıklar konuşmanın yayınlanmasına izin vermedi. Akşener, bugünkü konuşmasında söz konusu engellemeye ilişkin şöyle konuştu:
"Değerli milletvekilleri; Bir selam borcum da meydanlara… İstanbul ve Bursa İl Başkanlıklarımız bu hafta muhteşem bir işe imza attılar. İktidara, “Medya sizinse, meydanlar bizim.” dediler. Beşiktaş, Kadıköy ve Bursa Kent Meydanı’na dev ekranlar kurdular. Milletimiz bugün, grup toplantımızı bu ekranlardan takip ediyor. Kadıköy’e selam olsun. Beşiktaş’a selam olsun. Bursa’ya selam olsun. Bizi yalnız bırakmayanlara, bize kulak verenlere, “benim meselem bir memleket meselesi” diyenlere selam olsun. Bu kutlu yolda yolunuz da bahtınız da açık olsun. Milletimiz mutlu, devletimiz güçlü olsun."
Akşener'in açıklamalarından ön çıkanlar şöyle:
"Murat’ın sevmeyeni çoktur. Çünkü bilirler ki Murat İde iyidir cesurdur. Söyle o zaman Murat nerelerdesin? Hakaret ettiler diye susacak mısın? Dayak yediler diye susacak mısın? Allah razı olsun kardeşim."
Hatay'daki orman yangınları
Maalesef yine kötü bir hafta sonu geçirdik. Hatay ve Kahramanmaraş’taki orman yangınları yüreklerimizi dağladı. Özellikle Hatay’da, kent merkezlerine dayanan alevlerin yarattığı tahribat, belki de onlarca yılda tamir edilemeyecek. Bizim için kutsal olan, cennet doğamızı yakanları, Yüce Allah’a havale ediyorum. Allah’ın bize lütfu olan o muhteşem ormanlarımıza ateş düşürenler, oradaki masum canlıları ateşe verenler, bilsinler ki, hesap günü geldiğinde Cenabıhakk’ın en ağır azabıyla cezalandırılacaklar. Bu işin arkasında, hayata ve insana dair ne varsa düşman olan, terör örgütünün olduğu şüpheleri var. Bu konuda güvenlik birimlerimiz hızlı hareket etmeli, ve gereğini bir an önce yapmalı.
"Türkiye bu yangınları, dünyanın birinci gündem maddesi yapmalıydı"
Yapılan, tüm dünyada infial yaratacak bir alçaklıktır. PKK’nın gerçek yüzünü dünya kamuoyuna göstermek de, en başta hükümetin görevidir. Ancak bakıyoruz ki; Bu konuyu dünya gündemine taşımak adına, hiçbir şey yapılmamış. Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığı, işini yapıp olanı biteni kamuoyuna taşımak yerine, maaşlı trollerini bize saldırtmakla meşgul olmayı tercih etmiş. Büyükelçilikler, resmi hesaplarından bir sosyal medya mesajı bile paylaşmamış. Pek çok elçiliğimiz tek bir tweet dahi atmamış. İşte size Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin ultra yetkin bürokratları…Oysa bu alçaklık, dünyanın tüm haber bültenlerinde yer almalıydı.
Türkiye bu yangınları, dünyanın birinci gündem maddesi yapmalıydı. Ama olmadı. Çünkü bunu yapmak için devlet ciddiyeti gerekir, liyakat gerekir, vatan sevgisi gerekir. Vatanının her ağacını, her canlısını kutsal bilmek, Önemsemek gerekir. Bu vesileyle; iktidarın gösteremediği vatan sevgisini gösterip, alevlerle özveriyle mücadele eden itfaiyecilerimizi, sağlık ekiplerimizi, güvenlik güçlerimizi ve orman işçilerimizi kutluyorum.
"Kül olan alanlarla ilgili ağaçlandırma çalışmalarını bir an önce başlatın"
Tek bir ağacı bile kurtarmak için verdikleri mücadele için, Allah her birinden ayrı ayrı razı olsun. Buradan iktidarı uyarıyorum; milletimiz, yangın felaketini, bir rant felaketinin takip edeceğinden endişe duyuyor. O bölgelere dikilecek tek bir binanın, otelin veya konutun vebali büyüktür. Kül olan alanlarla ilgili ağaçlandırma çalışmalarını, bir an önce başlatın, Ve bunu şeffaf bir biçimde yapın, vatandaşlarımızın endişesini giderin."
Azerbaycan'a destek
"Moskova’daki ateşkes masasından kalktıktan birkaç saat sonra Gence’de sivillere saldıran bu gözü dönmüşlüğe bir son verilmeli. Artık Türkiye kurulacak bir masada olmalıdır. Sayın Aliyev, yaptığı açıklamada Türkiye’nin masada olmasını belirtmişti. Kardeşlerimizle olmamız gereken masa bizim için ar meselesidir. Daha haziran ayında Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldıran Kanada, Ermeni diyasporasının baskısıyla yeniden ambargo uyguladı. Şüphesiz bundan sonra da başka masalar kurulacak. Türkiye, o masalarda kardeşiyle yan yana oturmalıdır. Bunu Azerbaycan’ın yanlık olmadığını dosta düşmana göstermek için yapmalıdır."
Erdoğan'a Albayrak tepkisi
"Anlaşılan Erdoğan'da artık damadının yalanlarına inanmıyor."
"Karabağ, sadece Azerbaycan Türk Devleti’nin değil, bu büyük coğrafyadaki her Türk’ün derdidir. Geçen hafta Giresun ve Yozgat’taydık. Her yeni durakta daha kötü bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz."
Erdoğan'ın "Sabır" sözlerine tepki: Sen önce git 500 milyon dolarlık uçağını sat
"Çarşıda, pazarda, mutfakta yangın var. Tüm hedefleri düşürdüler ama uçuyoruz diye masal anlatıyorlar. Eskiden uçuyoruz, ekonomik kriz yok diyebiliyordu ama şimdi diyemiyor. Şimdi sabır diyor. Millete “sabret” diyeceğine; sen asıl önce git, 500 milyon dolarlık uçağını satıp, Saray’ın fantastik harcamalarını kıs. Bu dar zamanda, asıl önce sen biraz sabret… Ama edemezsin, israfa, lükse, şatafata çok alıştın, çok… Ballı ihalelere gelince, sabır yok Yandaşa vergi affına gelince, sabır yok. Makam arabası saltanatı sürenlere gelince, sabır yok. Sarayın masraflarından bir kuruş tasarruf etmeye gelince, sabır yok. İtibar diye süslediği savurganlıktan, milim geri adım atmaya gelince, sabır yok. Ama; Tenceresi kaynamayan analara gelince, Ay sonunu getiremeyen emekliye gelince, İş bulamayan gence gelince, Uzaktan eğitim için çocuğuna, bilgisayar alamayan babalara gelince, Siftah yapmadan dükkanını kapatan esnafa gelince, Kredi borcu gırtlağına dayanmış milyonlarca vatandaşıma gelince; “Sabır” öyle mi? Geçeceksin bunları Sayın Erdoğan. Geçeceksin.
Cefayı bal eylemek millete, sefayı bal eylemek saray ve şürekasına… Yok öyle yağma, Sayın Erdoğan! Makine mühendisi bir evladım, daha bir hafta önce, benzin istasyonunun marketinde, asgari ücretle işe başladı. Senin sefan, onun gibi milyonlarca gencimizin hayallerinden daha mı kıymetli? Sen git sefa sürmeye tam gaz devam et, gençlerimizin hayalleri yıkılsın… Yok öyle yağma, Sayın Erdoğan! Giresun’da yolumuza çıkan bir esnafımız isyan etti.
Dedi ki; “Esnafın birine 7 bin, bir başkasına 50 bin lira kredi verdiler. Neye göre belirlendi belli değil, ama biliyoruz ki parti hesapları bunlar.” Bir başka esnafımız dedi ki; “Selde 200 bin lira hasarı olan, 50 bin lirayı zor aldı. Ama 13 bin lira hasarı olana, 45 bin lira verdiler. Neye göre anlamadık.” Ben size söyleyeyim, Ak Parti kodamanlarının eşi dostu, yardımlarda bile en başa yazılıyor. Bakın Ak Parti’ye oy verenler demiyorum, Ak Parti kodamanlarının eşi dostu diyorum. Ak Parti’ye oy veren de, İYİ Parti’ye oy veren de aynı durumda. Sen git etrafındaki bir avuç azınlığa ballı krediler dağıt, evi-dükkânı yıkılmış esnaf kardeşime gelince, üç kuruşluk destek öyle mi? Yok öyle yağma, Sayın Erdoğan!
"Milletin sabır taşı çatlamak üzere"
"Sen farkında değilsin görüyorum ki umurunda da değil ama milletin sabır taşı çatlamak üzere. Doların yükselmesine aldırış etmeyen damat bakan 1 yılda doları frenleyebilmek için Merkez Bankası’ndaki dövizi satıp savdı. Kayın pederinin övündüğü döviz rezervini eritti. Damat bakan eğer reklamlardan kalkıp gözünü dövize çevirseydi binlerce öğrencimize bilgisayar ve internet imkanı sunabilirdi. 1,5 milyon çocuk uzaktan eğitime erişemiyor. Çünkü bilgisayar ve interneti yok. Hiç değilse 1,5 milyon öğrencimize bedava internet ve bilgisayar verseydin fena mı olurdu."
Aile ve Çalışma Bakanlığı'na sert tepki: Neyin kafasını yaşıyorsunuz kardeşim!
"Aile ve Çalışma Bakanı 2 yılda 674,5 milyar lira emekli maaşı ödedik diyor. Ahan da keşke ödemeseydiniz! Eliniz mecbur be eliniz mecbur. Hayır yapmışlar! Siz hangi kafayı yaşıyorsunuz? Neyin kafasını yaşıyorsunuz kardeşim? Siz ne zaman bu kadar uçtunuz? Utanır insan bunu söylemeye.
Bu büyük millet yutkunmayı değil konuşmayı, yokluğu değil mutluluğu hak ediyor. Bir yanda faizlerdeki, kurdaki artışlar, gün yüzü görmeyen esnafımız, KOBİ'lerimiz, sanayicilerimiz var. Diğer yandan tıkır tıkır dolarla parasını alan yandaşlar var. Bizim kürsümüz KOBİ'lerimize milletimize, sanayicilerimize açık. Ülkemizde 3 milyon 200 bin KOBİ var. İstihdamın 3’te 2’sini yaratıyorlar. "