CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet" oyuyla kabul edildiği halk oylamasıyla ilgili olarak “AKP’ye oy veren seçmenlerin bugün yüzde 55’inin, ‘tarafsız cumhurbaşkanından yana’ olduğunu gösteriyor. Yani, onlar da taraflı cumhurbaşkanı istemiyorlar” dedi.
Kılıçdaroğlu, halk oylamasının yapıldığı 16 Nisan 2017'den sonraki süreç için “Demokrasi yok. Yargı bağımsızlığı yok. Medya özgürlüğü yok. Düşünceyi ifade özgürlüğü yok. Üniversiteler baskı altında. Cezaevleri tıka basa dolu. İnsanların yargıya erişim hakkı da yok” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Antalya’da bir grup gazetecinin soruları üzerine şu değerlendirmeleri yaptı:
"Sen çocuk musun?"
Yeni modelin, sorunları çözmediği, aksine sorunları büyüttüğü ve derinleştirdiği açık. Örneğin eğitim alanında tek adam çıktı, TEOG’u kaldırdığını söyledi. Böyle bir karar alırken danıştığı kimse yok. Eğitimi tamamen bir kaos ortamına soktu. Anne- babalar arayışta. Dış politikada, Dışişleri Bakanlığı devrede dışı bırakılmış, 100 yıllık tarih, deneyim, birikim bir kenara itilmiş. Ekonomiye gelince ‘Faizleri indireceğim’ diyor, ‘indir’ diyorsun indiremiyor. Sonra şikâyet ediyor. Dolar yükselince ‘Dış güçler bize operasyon çekiyor’ diyor. Sen çocuk musun sana operasyon çekiyor. Aklın nerede? Kendi suçunu, beceriksizliğini hayali dış güçlerin üzerine atarak sorunlardan sıyrılmaya çalışıyor. Ekonominin durumu felaket bir tablo oluşturuyor.
"Hayali düşmanlar yaratıyorlar"
Temel sorunlarından birisi de demokratikleşme. Demokrasi yok ortada. Yargı bağımsızlığı yok. Medya özgürlüğü yok. Düşünceyi ifade özgürlüğü yok. Üniversiteler baskı altında. Böyle bir baskı altında yabancı sermayeye ‘Gel Türkiye’de yatırım yap’ der misiniz? Tam tersine yatırımcı Türkiye’den kaçıyor. Cezaevleri tıka basa dolu. İnsanlar haksızlığa uğramasına rağmen hakkını arayacağı bir mecra yok. İnsanların yargıya erişim hakkı da yok. Çünkü Kanun Hükmünde Kararnamelerle insanların dava açması da engelleniyor. Dış politika, ekonomi, demokratikleşme sorunları birbirlerini tetikleyen, etkileşime neden olan ve sorunların daha da derinleşmesine neden oluyor. Dış politikadaki bir sorun ekonomiyi etkiliyor. Demokratikleşmedeki bir sorun da ekonomiyi etkiliyor. Dolayısıyla bu sorunlara bütüncül bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Ama bunlarda böyle bir kapasite yok. Devlette liyakatı bitirdikleri için sorunları çözemiyorlar. O yüzden de hayali düşmanlar, güçler yaratarak sorunları soyutlaştırmaya çalışıyorlar. Devlette liyakat sistemi çökertildi. İşin uzmanına verilmiyor. Sorunların sebebi olan iktidar, sebebi başkalarının üzerine atarak geçiştirmeye çalışıyor.