Ekonomi

AKP'nin yalnız adamı Ali Babacan

Murat Sabuncu Milliyet gazetesindeki köşesinde Ali Babacan'ın son dönemde AKP içindeki yerini yazdı.

12 Ağustos 2010 03:00

T24 - Bir zamanlar Türkiye ekonomisini kurtaracak isim olarak gündeme gelen Kemal Derviş kriz sürecinde izlediği politikalar yüzünden DSP-MHP-ANAP kolalisyonunca yalnız bırakılmıştı. Bugün yaşanan bir başka ekonomik kriz sürecinin etkileri devam ederken Ali Babacan'ın da parti içinde böyle bir yalnızlık yaşadığı öne sürülüyor.

Ali Babacanı'nın çalışmalarını yakından takip eden Milliyet gazetesi Ekonomi Müdürü Murat Sabuncu'nun bugünkü (12 Ağustos 2010) yazısı:


Babacan, Derviş’in ‘koalisyondaki son dönemi’ gibi Ak Parti’deki yalnız adam oldu...

Artık adını koymak lazım. Ekonominin kaptan köşkündeki isim Ali Babacan, Ak Parti Hükümeti’nin Kemal Derviş’idir. Daha doğrusu “Derviş’in koalisyonda yalnızlaştığı son dönemdeki” halidir. DSP-MHP-ANAP koalisyonunu, arkadan bu hükümeti izleyenler bunun ne manaya geldiğini iyi biliyorlar. Ama ben “bilmeyenler-anlamayanlar” için açayım. Bu yazımı geniş yetkilerle ekonomiyi krizden çıkarmak için işin başına getirilen Derviş’i de yakından izleyen-tanıyan, aynı zamanda

Babacan’ı da bakan olduğu günden beri takip eden-görüşen bir gazeteci olarak yazıyorum.
Babacan bir süredir, Ak Parti içinde “ekonomide alınması gerekli tedbirler konusunda” partisinin duruşu dışında da “pozisyon” alıyordu. Özellikle “mali kural” onun çok önemsediği yerli-yabancı yatırımcıya anlattığı, Türkiye’de ekonominin “emniyet subabı” olarak gördüğü bir konuydu.


İmzası mali kural...

Derviş’in ekonomiye attığı en önemli imzalardan biri nasıl “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı” ise Babacan’da mali kuralı bu denli önemsiyordu. 17 Eylül 2009 tarihinde aynen şunları söyledi:
"Mali kural uygulaması, en az Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kadar önemlidir".
Ve bu tarihten itibaren “not kuruluşlarından IMF’e, akademisyenlerden köşe yazarlarına” dünyadaki ve Türkiye’deki önemli ekonomistlere kuralın taslağını, tartışmak-katkılarını almak üzere gönderdi

Bu süreçte biri ekonomi müdürleriyle birinde de baş başa bu kuralı onunla tartışma fırsatım oldu. Her seferinde “göreceksiniz bu kural geçtiğinde ekonominin geleceği çok sağlam temellere oturacak” demişti

Gelen katkılarla “formüle” son şekli verildi ve haziran ayında Meclis kapanmadan bunun yasalaşacağı söylenmişti. Haziran geldiğinde ise Ak Parti grup başkanvekili Bekir Bozdağ işaret fişeğini yaktı: Genel Kurul programı böyle giderse mali kural yetişmez ve ekim ayına kalır.


Konuşmamayı tercih etti

Bozdağ böyle diyordu ama herkes biliyordu ki hükümet eğer herhangi bir yasayı çıkarmak istiyorsa gece gündüz çalışıp mutlaka bitiriyordu. İşin bu kadar basit olmadığının herkes farkındaydı.  Bu açıklamanın ardından Babacan’ın bu işe bozulduğu yakın çevresi tarafından duyuruldu. Ve bakan sonra bu konuda hiç konuşmamayı seçti.

Önceki gece Sanayi Bakanı Nihat Ergün ile ekonomi yöneticilerinin yemeği vardı. Önce Ergün üzerine birkaç cümle…Parti kurulduğu günden beri içinde. O kadar içindeki Ak Parti kurulmadan önce yapılan beyin fırtınası toplantılarında, hatta partinin kurulması ile ilgili son kararın alındığı “bu parti kurulmalı mı, kurulursa öncelikleri neler olmalı” gibi içinde onlarca soru olan “meşhur karar anketinin” tartışıldığı Hidiv Kasrı’ndaki 20 kişilik ekipten biri. Yani partide etkin isim.

Ergün “mali kuralın ipini resmen çeken” konuşmayı yaparken kelimelerini esirgemedi. Önce “haziran konusu aniden ortaya çıktı” diyerek Babacan’ın bu tarihi söylemesini “adını vermeden” eleştirdi. Sonra “yetişmediği için değil bakanlar kurulundaki itirazlar nedeniyle kuralın kaldığını” anlattı. “Yatırımcı bakanlıklar” başta Ulaştırma ve Bayındırlık olmak üzere “kendimizi bu kadar sıkı bağlamak zorunda mıyız?” eleştirisi yapıldığını belirtti.  Hatta, kuralla belirlenen yüzde 5 büyüme yüzde 1’lik kamu açığı hedeflerinin kendisine göre esnek olduğunu ancak gerekirse bakılabileceğini kaydetti. Yani kural “yeniden gündeme gelse bile değiştirilebileceğini” ima etti. Üstelik ertelemeyle “bu kuralın akademisyenlerden ekonomistlere” yeniden tartışılmasının yolunun açılacağını da vurguladı. 


Bir de örnek verdi:

 “Örneğin, İstanbul Boğazı’na ikinci tüp geçidi yapmak istiyoruz. Mali kural bize bu geçidin yapımı için borçlanmaya ne kadar izin verecek? Yatırımcı bakanlıklar işte bunu net görmek istiyor. Bize göre mevcut formül bu esnekliği sağlıyor. Ancak daha da esneklik gerekiyorsa ‘yüzde 5 büyüme yüzde 1 kamu açığı’ formülüne bakılır.”


Mücadeleye devam

Aslında lafı uzatmaya gerek yok. Bakanın ve diğer  Ak Parti yöneticilerinin açıkça söylemediği ama herkesin gördüğü gerçek net: Ülke seçime gidiyor, bu kadar katı kural ne kadar gerçekçi ve ihtiyaç var mı? 

Babacan’a yakın kaynaklarla toplantının hemen ardından ve dün sabah konuştum. “Babacan’ın bu kural yüzünden yalnız kaldığını hatta neredeyse tüm partinin kendisine karşı olduğunu,  ancak onun “ülkenin ekonomik geleceği için çok önemsediği bu kuralın er ya da geç kabulü için uğraşmaya devam edeceği”  bilgisini aldım.

Babacan’ın durumunu “koalisyon hükümetinde kendisinin getirilmesinde ön ayak olan DSP dahil koalisyonun diğer iki ortağı MHP ve ANAP’ın” baskısına boyun eğmemeye çalışan Derviş’e benzettim. 

Partiye Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle gelen her iki liderin de “sevdiği” bir isim olan Babacan, AK Parti içinde “koalisyon partisinde gibi” zor görev yapıyor. Derviş’in “icraatlarını” acımasızca eleştirenlerin bile “bugün dünya krizinden farklılaşan Türk ekonomisi için katkılarını” en azından dost sohbetlerinde söylediklerini biliyorum. Babacan da “bu siyaset” deyip, önemini hem içeride hem dünyada bu kadar vurguladığı kuralın arkasından çekilmezse bir gün Derviş’in anıldığı gibi anılabilir. Ya da…