AKP kurucu üyesi olarak siyasete atılan ve Dışişleri Bakanlığı yapan Yaşar Yakış, Rus uçağının düşürülmesi için “Türkiye kendi hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürmekle hakkı olan bir şey yapmıştır” dedi. Uluslararası ilişkilerde haklı olmanın her zaman yetmediğini söyleyen Yakış, “ O haklı adımı atmakla ne kazandık, karşılığında ne kaybettik ona da bakmak gerekir” dedi.
Yaşar Yakış’ın Zaman gazetesinin bugünkü (27 Kasım 2015) nüshasında yayımlanan, "Düşürülen Rus uçağı" başlıklı yazısı şöyle:
24 Kasım 2015 günü, Türkiye-Suriye sınırında bir Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi, gündemi birden değiştirdi.
Türkiye'nin yaptıklarında uluslararası hukuka aykırılık yok. Hiçbir ülkenin bu konuda Rusya'nın yanında yer almamış olması da Türkiye'nin haklılığının başka bir göstergesi.
Kamuoyumuzun şu sıralarda en çok merak ettiği hususlara kısaca göz atmakta yarar var:
Türk-Rus ilişkilerinin bu olay nedeniyle askeri bir çatışmaya doğru tırmanması ihtimali azdır.
Konunun NATO ile Rusya arasındaki bir anlaşmazlık haline dönüşmesi ihtimali de yok gibidir. NATO ülkeleri, Türkiye'nin bu eylemini desteklemişler fakat taraflara itidal tavsiye etmişlerdir.
Ancak Putin'in olaya çok kızdığı hem yaptığı açıklamanın üslubundan hem de vücut dilinden açıkça görülmektedir. Başbakan Medvedev'in de benzer bir tutum ortaya koyması Rusya'nın, zaman ve zemin müsait olduğunda, Türkiye'nin canını sıkacak bir tepki göstereceğinin işaretidir.
İlk akla gelen endişe, kış ortasında Rusya'nın Türkiye'ye doğalgaz pompalayan istasyonların vanasını kapatıp kapatmayacağıdır. Rusya'nın ticari alandaki uluslararası taahhütlerini yerine getirmemesi güvenilirliğini zedeleyeceği için böyle bir yola tevessül etmesi beklenemez. Bunu, sözleşmeye bağlanmış taahhütleri için söylüyorum. Ancak önümüzdeki dönemde, henüz müzakere aşamasında olup kesin taahhüde bağlanmamış konularda Türkiye'ye karşı olumlu tavır sergilemesini bekleyemeyiz.
Öyleyse ne olur?
Türkiye ile Rusya arasında birçok alanda, uzun zamandan beri tuğla tuğla örülerek bugünkü haline getirilmiş sıkı ekonomik ilişkiler vardır. Rusya pazarında faaliyet gösteren Türk inşaat firmaları 20 milyar doların üzerinde projeler gerçekleştirdiler. Ayrıca yatırımcı ve işletmeci olarak da çok aktifler. Uçak olayından sonra bu işadamlarımızın Rus makamlarından eskisi kadar ilgi ve müsamaha göreceklerini bekleyemeyiz.
Türkiye'nin Rusya'ya en büyük ihraç kalemi yaş sebze ve meyvedir. Bunlar, bahane üretilip geri çevrilmesi yahut gümrüklerde bekletilerek bozulmasına yol açılması mümkün ürünlerdir. Rusya, Türkiye'den gelen ürünleri sıkı bir kontrole tabi tutmaya daha birinci günden itibaren başlamış bulunuyor.
Rusya Türkiye'ye, Almanya'dan sonra, en çok turist gönderen ikinci ülkedir. 2014 yılında Türkiye'ye gelen Rus turist sayısı 4,5 milyon civarında idi. Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye'nin Ruslar için güvenli bir yer olmadığını ileri sürerek, kendi vatandaşlarına Türkiye'ye gitmemelerini tavsiye etmektedir. Alman turistlere nazaran daha fazla para harcadıkları bilinen Rus turistlerinin sayısında ciddi bir azalma olursa turizm sanayimizin bundan olumsuz olarak etkileneceği tabiidir.
Bunlar ekonomik alanda Türkiye'yi sıkıntıya sokacak alanlardan birkaçıdır. En az bunlar kadar önemli bir başka husus da Rusya'nın Kuzey Suriye'de Türkiye'nin faaliyetlerini zorlaştıracak eylemlere girişmesidir. Rusya, İran'la birlikte, Suriye devletinin daveti üzerine Suriye'de bulunduğunu ileri sürerek, Suriye'deki askeri varlığını meşruiyet zemininde görmektedir. Bu konumundan yararlanarak, İran ve kendisinden başka ülkelerin Suriye'deki faaliyetlerini zorlaştıran faaliyetler içine girebilir. Önceki gün Suriye'nin Türkmendağı bölgesinde birçok hedefi vurması ve Cilvegözü Sınır Kapısı'nın Suriye toprakları tarafından Türkiye'den Halep'e malzeme götüren bazı TIR'ları bombalaması bunun ilk işaretleridir.
Sırf Türkiye'ye zarar vermek için PYD'yi desteklemesi ve ona silah ve malzeme vermesi mümkündür.
Sözde Ermeni soykırımını reddedenleri cezalandırmak için bir yasa çıkarması, ileride Dağlık Karabağ konusunda da Ermenistan taraftarı tutumunu daha da ileri götüreceğinin işaretidir.
Rusya ile ilişkilerdeki gerginlik Türkiye'ye yönelik yabancı sermaye akımını da olumsuz etkileyecektir.
Kısaca, Türkiye kendi hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürmekle hakkı olan bir şey yapmıştır. Ancak uluslararası ilişkilerde haklı olmak her zaman yetmiyor. O haklı adımı atmakla ne kazandık, karşılığında ne kaybettik ona da bakmak gerekir.