Gündem

AKP'li Şamil Tayyar 'Yeni dosyalar açılırsa kimse şaşırmasın' dedi, 14 Aralık için Ergenekon örneğini verdi

AKP'li Şamil Tayyar, Fuat Avni'nin bir ortak hesap olduğunu ve devletin elinde kimler olduğuna dair bilgiler olduğunu söyledi

16 Aralık 2014 15:11

AKP'nin gazeteci kökenli isimlerinden Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, ‘paralel yapı’yla ilgili Türkiye genelinde farklı illerde yürütülen soruşturmalar olduğunu kaydederek, "Yeni dosyalar açılırsa hiç kimse şaşırmasın" dedi.

AKP’li Şamil Tayyar, cemaate yakınlığı ile bilinen bazı medya organlarını da kapsayan 14 Aralık operasyonunu Rusyanın Sesi Ankara Temsilcisi Yurdagül Şimşek'e değerlendirdi.

Operasyona gerekçe olan iddiaların gazetecilik faaliyetiyle alakası olmadığını savunan Tayyar, AB ve ABD'den gelen tepkileri ciddiye almadığını, onların hadiseye siyasi baktığını söyledi. Twitter fenomeni Fuat Avni'nin operasyonla ilgili twitinin kendilerine paralel yapının hala devlette ne kadar güçlü olduğunun gösterdiğini belirten Tayyar, Fuat Avni'nin bir ortak hesap olduğunu ve devletin elinde kimler olduğuna dair bilgiler olduğunu söyledi. Tayyar, paralel yapıyla ilgili Türkiye genelinde farklı illerde yürütülen soruşturmalar olduğunu kaydederek, "Yeni dosyalar açılırsa hiç kimse şaşırmasın" dedi.

 

‘Suçlamalar gazetecilik faaliyetiyle ilgili değil’

 

Şamil Tayyar, gözaltı kararına bakıldığı zaman söz konusu isimlerle ilgili suçlamanın, devletin egemenliğini sona erdirme, tehdit, şantaj ve baskı yoluyla iktidar oluşturma girişimi, özetle bir darbe teşebbüsünden söz edildiğini söyledi. Tayyar, "Hal böyleyse bu bir gazetecilik faaliyeti değil. Sokaktaki herhangi biriyle bir gazetecinin suç işleme lüksü yok diye düşünüyorum. Bir hukuki süreç devam ediyor. Sonucunu bir izlemek, görmek gerekir" dedi.

 

‘AB ve ABD'yi ciddiye almıyorum’

 

Operasyonla ilgili AB ve ABD'den gelen tepkileri de değerlendiren Tayyar, "AB ve Amerika'dan gelen tepkileri ciddiye almıyorum. Çünkü onlar hadiseye siyasi bakıyorlar. Geçmişte de biz bu çifte standardı gördük. Mısır'da darbe yapıldı, Tahrir Meydanı'nda binlerce insan katledildi. Kan üzerine kurulmuş bir darbeci iktidarı kutsadılar, darbeye darbe diyemediler. Yine Suriye'de 200 bin insan katledildi, Esad'a hala katil diyemediler. Binlerce insanın hayatını kaybettiği katliamları kutsayanların Türkiye'de bir darbecilik teşebbüsü iddiasıyla açılan soruşturmada demokratik kaygılarını dile getirmelerinin ciddi bir tarafı olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.

 

‘Gazeteci denilen kaç kişi var?’

 

AK Partili Tayyar, gazetecilerin nasıl darbe organizasyonu içerisinde olabileceğine ilişkin soru üzerine de, "Orada zaten gazeteci dediğiniz kim var ki, toplam üç kişiden söz ediyoruz herhalde. Grup başkanı Hidayet Karaca aslında yöneticidir, gazeteci de sayılmaz. Ekrem Dumanlı genel yayın yönetmeni, bir de yazar olarak Nuh Gönültaş'tan söz ediliyor. Diğerleri polis ve senaristler" dedi. Tayyar, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

Medya araç olarak kullanılmış

 

"Yine o iddialara baktığımızda şunu görüyoruz. Fethullah Gülen'in, Nur Cemaatinden kopmuş bir grupla alakalı yaptığı açıklamalar var. Sonra bu açıklamaların Samanyolu'nda yayınlanan bir dizi de kullanıldığını ve o grubun terör örgütü olarak suçladıklarını görüyoruz. Onun medya alt yapısındaki bazı kalemlerin yaptığına dair iddia var. Arkasından da soruşturma açılıyor, davaya dönüşüyor ve Molla Muhamed ismiyle bilinen Mehmet Doğan 17 ay boyunca hapiste kalıyor. Sonuçta siz bu girişiminizle başka insanların özgürlüğünü kısıtlamışsınız. Yani medya orada bir araç olarak kullanılmış. Eğer iddia doğruysa. Eğer mahkemede bu iddiayı teyit ederse ortaya çıkan gerçeklikli bu."

 

‘Darbeciler her zaman gazetecilerden yararlanmıştır’

 

"Şunu da biliyoruz ki tarih boyunca özellikle medyanın kitle iletişim araçlarının toplum üzerindeki etkisinin arttığı dönemlerde darbeciler her zaman gazetecilerden yararlanmıştır" diyen Tayyar, Türkiye'de 1960 darbesinin, 61 muhtırasının, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın, 27 Nisan'ın hepsinin arkasında gazeteciler olduğunu savundu. Şamil Tayyar, "Çünkü bu teşebbüslerin kitlesel bir boyut kazanabilmesi için iletişim araçlarına ihtiyaç duyulur. Bu da biz de medya mensuplarıdır. Kendisini bu yönüyle kullandıran medya mensuplarının varlığı Türkiye'de maalesef hayli fazladır" dedi.

 

‘Toleranslı politikayı algı operasyonuna dönüştürdüler’

 

AKPli Tayyar, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın canlı yayında gözaltına alınmasına ilişkin tartışmaları da değerlendirerek şunları söyledi:

"Paralel yapının profesyonelliğine bağlıyorum onu. Bu konuda oldukça mahirler. Özellikle Ergenekon ve Balyoz sürecinde bir tecrübe edindiler. Operasyonu yapan ekipler paralel yapının ekipleriydi. Algı oluşturmayı çok iyi biliyorlar. Nitekim Ekrem Dumanlı'ya tebligat yapılıyor ve kendisi kalabalık oluşuncaya, televizyonlar pozisyon alıncaya kadar gidip teslim olmuyor. Burada polis, Ergenekon sürecindeki gibi sabah 04.00'de eve baskın yapsa, yani İlhan Selçuk'a yaptığı gibi, o görüntülerin hiç birisi olmazdı. Ama geçmişte yaşanan o tür olumsuzluklar olmasın diye makul bir saatte 07.00'den sonra tebligat yapıldı ve karakola çağrıldı. Yani buyurun polis merkezinde ifade verin denildi. Baskın falan da yapılmadı. Bunu bir baskın gibi sundular. Bunu bir algı operasyonuna dönüştürdüler. 17 Aralık'ta da bunu yaptılar. İşte düşünün ki önceden İngilizce basılmış tişörtler, üzerinde 'haram lokma yemedik' yazılı tişörtler, kelepçeli görüntüler ve o görüntülerin anında sosyal medya üzerinden pazarlanması, tanıtılması, bu algı operasyonunda ne kadar başarılı olduklarını gösteriyor. Yine 14 Aralık operasyonunda da İngilizce pankartlar, tişörtler hazırlanmıştı. Yani Fuat Avni'nin hesabı üzerinden hemen bir algı operasyonuyla karşı karşıyaydık. Emniyet buna izin vermeyebilirdi. Bence Ergenekon ve Balyoz'daki yanlışlıklara düşülmesin diye uygulanan o toleranslı politikayı paralel yapı bir algı operasyonuna dönüştürdü."

 

‘Fuat Avni hala devlet içinde ne kadar güçlü olduklarını gösteriyor’

 

Tayyar, söz konusu operasyonun Twitter fenomeni Fuat Avni hesabından duyurulmasını da, "Fuat Avni yani Fuat Avni'nin twitti bize hala devlet içerisinde ne kadar güçlü olduklarını gösterdi. Oradan hala bilgi alabildiklerini ortaya koydu. Ama bunu biraz az önce söylediğim algı operasyonunu güçlendirmek için çarpıtarak kullandılar. 400 kişiyi gözaltına alacaklar, bunun 150'si de gazeteci dediler. Meclis'e de soru önergesi verildi. Baktık ki toplam 32 kişi çıktı, ve o 32 kişiden sadece ikisi gazeteci. Eğer Hidayet Karaca'yı da gazeteci kabul edersen, toplam üç gazeteci çıktı. Peki ne oldu, nerede 147 gazeteci? Hani 150 gazeteciyi gözaltına alacaklardı? Zannediyorum bu isimleri öğrendiler. İki isim, Samanyolu ve Zaman gazetesinde tepedeydi. Onlara yönelik operasyonu etkisiz kılmak eğer mümkünse kurtarabilmek için böyle abartılı yayınlarla kamuoyu oluşturmaya çalıştılar ve operasyon sonucunda tablo ortaya çıktı" diye konuştu.

 

‘Fuat Avni ortak hesap, devlet biliyor’

 

Tayyar, "Sizce Fuat Avni kim?" sorusuna ise, "Fuat Avni paralel yapının ortak bir hesabı. Buradan algı operasyonu yapıyorlar. Tek kişi değil. Zaten devletin elinde kimler olduğuna dair bilgiler var. Yani yurt içinden de, yurt dışından da bu hesap kullanılıyor" yanıtını verdi.

 

‘Gülen'in izni alınmadan dizi senaryoları belirlenmiyor’

 

Senaristlerin gözaltına alınmasına ilişkin tartışmaları da değerlendiren Tayyar, "O 2010'daki bir süreç. Soruşturma yeni açıldı. Tahşiyeciler denilen ve silahlı örgüt diye tanıtılan grupla ilgili daha sonra Tek Türkiye dizisinde sahneleniyor. Geçen yıl sanırım Kasım ayında Fethullah Gülen'in bazı ses kayıtları düşmüştü. Orada Tek Türkiye ve benzeri dizilerde hangi konunun işleneceğiyle ilgili Fethullah Gülen'den izin alıyorlardı. Yani Fethullah Gülen'in izni olmadan dizi senaryoları belirlenmiyordu. Dolayısıyla bu dizideki senaryonun da Fethullah Gülen'in bilgisi dahilinde hazırlandığı, o konuşmasından sonra Tahşiyeciler grubunun bir terör örgütü olarak dizide gösterildiğini görüyoruz. Yani o dizi üzerinden operasyon çekiliyor, sonra yazı yazılıyor ve arkasından da bazı yerlerde bombalar, silahlar bulunuyor. Arkasından da bazı isimler gözaltına alınarak tutuklanıyor" dedi.

 

‘Tutuklanacaklar diye bir şey yok’

 

Senaristlerin serbest bırakıldığının anımsatılması üzerine de Tayyar, "Tutuksuz yargılama olur. Ayrıca bunların tamamı tutuklanacak diye bir şey yok. Bir kısmı tutuksuz da yargılanabilir, tamamı tutuksuz yargılanabilir. Ama devam eden bir yargı süreci var" dedi.

 

‘Yeni dosyalar açılırsa kimse şaşırmasın’

 

AKP’li Şamil Tayyar, "Bu operasyon genişler mi?" sorusuna ise, "Bunu kendi bağlamında değerlendirmek lazım. Bundan bağımsız başka dosyalar çıkabilir. Türkiye genelinde farklı illerde yürütülen soruşturmalar var. Olgunlaştıkça bunlar operasyonlara dönüşüyor. Yeni ama birbiriden bağımsız dosyalar açılabilir paralel yapıya ilişkin. Bu, paralel yapının az önce tarif ettiğimiz Tahşiyeciler dediğimiz kısımla alakalı. Ama yarın bir başka sebeple hazırlanmış bir girişimle, eylemle ilgili çıkabilir. Yani yeni dosyalar açılırsa bundan hiç kimse şaşırmasın. Sonra ne olur, bunlar tek merkezden yönlendirildiği kanaati hukuken tespit edilirse, bu dosyalar birleştirilebilir. Ergenekon'da da öyle olmuştu. 21 ayrı dosya, iddianame tek ana dosyada birleştirilmişti. Burada da öyle bir yol izlenir mi bilemiyorum ama bu da bir ihtimal olarak karşımızda duruyor" yanıtını verdi.

 

‘17 Aralıkla ilgili konuşulmayan ne kaldı’

 

Tayyar, söz konusu operasyonun 17 Aralık operasyonunun birinci yıldönümünden hemen öncesinde yapılmasını 'yolsuzlukların konuşulmasını engelleme amacına yönelik' olduğu iddialarına da yanıt verdi. Tayyar, "Buna denk gelmiştir. Yani 17 Aralık'ı konuşmak isteyenler yine konuşurlar, kimseyi engelleyen bir tarafı yok. Kaldı ki Hidayet Karaca yazı yazan biri de değil. Zaman gazetesinin bir çok yazarı var, Samanyolu 24 saat yayın yapıyor. 17 Aralık'ı konuşmak isterlerse konuşurlar" dedi.

 

‘Siyasi saiklerle yapıldı iddiasını teyit için kullanılan argüman’

 

Tayyar, 'gündem değiştirme' iddialarıyla ilgili de, "Yani 17 Aralık'ta yeni bir şey mi olacaktı da konuşulacaktı, gündemde ne vardı. Zaten 17 Aralık bir yıldır konuşuluyor. Konuşulmayan ne kaldı ki 17 Aralık'ta, 17 Aralık'ın yıldönümünde onun konuşulmasından insanlar ürksünler ve korksunlar. Zaten Meclis'e gelen fezlekeler var, devam eden dava dosyaları var. Çarşaf çarşaf gazetelerde haber yapılıyor, televizyonlarda haber yapılıyor. 17 Aralık'la ilgili konuşulmayan, yazılmayan, çizilmeyen bir şey kalmadı ki bir yıl sonra bunların konuşuluyor olmasından birileri tedirginlik duysun. Bu tamamen yine operasyonu siyasi saiklerle yapıldığı iddiasını teyit etmek için kullanılan argümanlar olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.