Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, AKP'li bir belediye başkanının "Gücümüz ve itibarımız azaldı, bunalıma giren arkadaşlarımız var" diye şikâyet ettiğini yazdı.
Kütahyalı, AKP'li başkanın sözlerini şu ifadelerle aktardı:
"Partimizin tüm belediye başkanları diken üstünde. Bugün de benimle ilgili istifa haberi ya da 'işi bitecek' haberi çıkacak mı diye bakıyorlar. Durumumuz bu..."
Kütahyalı'nın Sabah'ta "Belediye başkanları" başlığıyla (18 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Bu belediyeler ve başkanları meselesine dair yazmayı hiç düşünmüyordum. AK Parti'nin kendi bünyesinde bu meseleyi daha güzelce çözüp konunun gündemden kalkacağını düşünüyordum. Sonra ne yazarsam yazayım malum konuda spekülasyon olacaktı. O yüzden yazmak istemedim...
***
Fakat bu süre zarfında hem bana hem Nagehan'a o kadar çok AK Partili belediye başkanından telefon geldi ve hâlâ geliyor ki artık bu konuyu yazmak şart oldu. Hakikaten Türkiye'nin dört bir yanındaki AK Parti belediye başkanlarının anlattıkları nerdeyse hep aynı ve hepsi tedirgin...
***
Bu belediyeler gündeminin fırsatını özellikle CHP'nin mükemmel değerlendirdiği anlaşılıyor. CHP yerel il ve ilçe teşkilatları bugünlerde bayram ediyor. Her yerdeki AK Parti Belediye Başkanı ile ilgili CHP teşkilatları yerel medyada hemen dedikodu döndürmeye başlıyor: "Sırada bizim ilçenin, bizim ilin belediye reisi de var. O da listede. O da gidiyor. O da istifa edecek." Konjonktür de müsait olduğu için elbette bu haberler ahali arasında da yayılıyor...
***
Mesela referandumda yüzde 70'e yakın evet gelmiş bir yöremizin belediye başkanı bile bana şikâyet etti ve şöyle dedi:
"Benimle ilgili hiç gündemde böyle bir şey yok ve Cumhurbaşkanımızla yakın zamanda çok güzel bir görüşme yaptık ama oluşan hava yüzünden belediye çalışanlarının bile tavrı tarzı değişti. Tek ben değil birçok arkadaşım ilimizde ilçemizde otorite kurmakta zorlanmaya başladık. Belediye başkanları olarak gücümüz ve itibarımız azaldı. Azalmadı diyen yalan söyler. Hepimizin muhalifleri bu lafları koz kullanıyor. Bunalıma giren belediye başkanlarımız var. İşler aksıyor. Hizmetler yavaşladı. Partimizin tüm belediye başkanları diken üstünde. Bugün de benimle ilgili istifa haberi ya da 'işi bitecek' haberi çıkacak mı diye bakıyorlar. Durumumuz bu..."
***
Yukarıda alıntıladığım sözler AK Partili belediye başkanlarının ortak hissiyatını yansıtıyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tüm teşkilatları silkeleyip titretip kendine getirmesi de şüphesiz olumlu oldu. İyi çalışmayan ve popülaritesi düşen belediye başkanlarına yönelik istifaya davet edişler de asla yanlış değil. Fakat bu belediyeler mevzusunun bir an evvel gündemden düşürülmesi de şarttır. Burada bence tek kriter 31 Mart 2019'da o ilde, ilçede belediye başkanlıklarını AK Parti'nin kazanıp kazanamayacağı olmalıdır...
***
Aynı şey en popüler konu Ankara için de geçerlidir. AK Parti hangi formülle olursa olsun 31 Mart 2019'da Ankara'yı kazanmak zorundadır. Ankara'yı kazanmak için yapılacak her operasyon haklı olur ve herkes bu noktada seçimin kazanılmasını düşünmelidir. Atılacak tüm adımlar Ankara'yı kaybetmemek üzerine kurulmalıdır. Dedikodular değil akıl AK Parti'ye hâkim olmalıdır. Aslında her şehir ve her kasaba için aynısı geçerlidir...
***
AK Parti içinde yenilenme ve dinamizm hiç şüphesiz şart. Diğer yandan AK Partili belediye başkanlarının samimi haykırışına da kulak verilmelidir. AK Parti kendi belediye başkanlarının yörelerindeki halk nezdinde itibarsızlaşıp, hiç kimsenin saymadığı insanlara dönüşmesinden memnun olamaz. Bilakis bu durum 31 Mart 2019'a giderken AK Parti'nin kritik seçimleri kaybetmesi için önündeki en büyük handikaptır...